Köşe dönmecilik, uyanıklık, adam sendecilik, magandalık, cehalet, ahbap çavuş ilişkileri, racon kesmenin egemen olduğu, bilim ve spor-futbol ilimi ile bilgisinin itibarsızlaştığı bir ortamda, kulüpleriyle, teknik kadrosu, hocalarıyla Türk futbolu, Avrupa’da ve dünyada KDV’siyle çok büyük bir fatura ödemektedir. Böyle devam ederse daha büyük faturaları da ödemesi kaçınılmazdır. Kaçış da maalesef gözükmemektedir. Özetle futbolumuzda çöküş teorisi devreye girmek üzeredir.
Allah tüm futbol camiamızın yardımcısı olsun ve korusun. Evet bu spor kulüpleri yasası, TFF Kanunu, genel kurul yapısı ve de kulüplerimizin holding patronları ile yönetilme sistemiyle, birkaç spor sayfası hariç, tamamının taraflı olduğu, gerçek futbol yazarlarının ise işsiz bırakıldığı bir medya sistemi devam ettiği müddetçe, bunların düzelmesi asla mümkün değildir.
Tüm bu durum ve şartların yoğun bir şekilde devam ettiği ligimizde, G.Saray-F. Bahçe derbisindeki futbolsuzluğu, koca Beşiktaş’ın bahsettiğim vasıflardaki başkan, yönetici ve teknik adamlarla nasıl perişanları oynayarak dibe vurduğunu konuşsak ne yazar. 11 lejyonerden kurulu G.Saray futbolcularının Türkçe motivasyon tabirlerinden pek anlamadığı için içerde ve Avrupa’da nasıl acizleri oynadığını, başta Trabzon ve diğer takımlarımızın da, Edirne’den dışarı hiç çıkamadığını, 3-4. sınıf takımlara karşı milli maçlarımızdaki galibiyetlerimizi ve 10–15 yılda güçlü takımlara karşı aldığımız tek tük başarılarını konuşmasak ne yazar?
Gerçek kabak gibi meydanda. 11.5 milyon nüfuslu Belçika, dünya futbolunda FIFA’da 1. sırada. 90 milyona yaklaşan Türkiyem ise, 38. sırada (O da Moldova- Kosova gibi takımlardan aldığımız bedava puanlar sayesinde).
Bakıyorum sayın Spor Bakanımız, TFF Başkanımız, kulüp başkanlarımızı ve futbol medyamız her şey güllük gülistan gibi konuşup duruyor.
Hâlâ bu kafalarla Türk futbolunun bir yere gelemeyeceğini büyüklerimiz nasıl göremiyor, anlamak mümkün değil.
Esasında bahsettiğim kanunları ve genel kurul yapılarını yeniden düzenleyerek, genlerinde büyük bir futbolculuk kabiliyetleri olan Türk gençliğinin başına, bilen-beceren- bitiren vizyonlarına sahip futbol adamlarını seçip getirsek, kısa ve uzun vadeli iki plan-programla reform paketlerimizi hazırlasak, bakın bakalım o zaman Belçika’nın altında mı, üstünde mi kalıyoruz.