Mustafa Balbay
Mustafa Balbay mustafabalbay35@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Yargı Krizi Devleti Sarıyor

15 Ocak 2014 Çarşamba

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün de fiilen devreye girmesiyle Ankara’daki devlet krizinin görünen görünmeyen bütün tarafları çare arayışını yoğunlaştırdı. Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) ortadan kaldırılarak Adalet Bakanlığı eliyle Başbakan’a bağlı bir “talimatları yerine getirme kuruluna” dönüştürülmesi Çankaya’yı da yakından ilgilendiriyor.
Hükümetin planı şu:
Yasa Meclis’ten geçtikten sonra Gül’ün önüne gelecek. Gül’ün onayının ardından tüm işlemler tamamlanacak. HSYK, hiçbir çalışanın olmadığı içi boş bir bina haline gelecek. Hemen yeni yapı oluşturulacak. CHP’nin Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvurusu sonucu iptal kararı çıksa bile bu karar geriye yürümeyeceği için amaç gerçekleşmiş olacak.
Bu planın yürümesi için Gül’ün “veto” yetkisini kullanmaması gerekiyor. Öyle anlaşılıyor ki Gül topun kendi kucağına gelmesini istemiyor. Zira gelirse verdiği her karar tepki çekecek.
Muhalefet ve toplum bir yana, hükümet koalisyonu içindeki kanatlar arasında bile ciddi hedef haline gelecek. Bu noktada Gül’ün anayasa değişikliği önerisi dün Ankara kulislerinde yeni olasılıkları gündeme getirdi ama, “ortak bakış” getirmedi.

***

Başbakan dün partisinin grup toplantısında HSYK için de Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) tipi bir yöntem önerdi. Yani HSYK üyelerini Meclis seçecek, her parti oy oranı doğrultusunda üyeye sahip olacak.
Bu öneri tümünden beter. Oyun kadar adalet, bile değil. İktidarın yargıya tümüyle egemen olduğu bir yapı!
Başbakan’ın dilinden düşürmediği “darbe” böylece tam anlamıyla gerçekleşmiş, yargıya en ağır darbe vurulmuş olur.
Başbakan kabul edilemez bir değişikliği gündeme getirdiğinde daha beterini önerip “kaos ortamı” yaratmayı icraat edindi. Bu tutum, yakın gelecekte Çankaya-hükümet geriliminin yaşanacağını gösteriyor. Gül’ün hükümet koalisyonu içinde iki taraf arasında denge sağlayan ayrı bir güç unsuru olup olamayacağı HSYK krizine karşı takınacağı tutumla netleşecek.

***

Başbakan’ın grup konuşmasının bir unsuru da kamuoyu vicdanında kabul görmemiş yargılamalardı. Başbakan, bu yargılamaların sahte delillerle yapıldığını, adil olmadığını vurguladıktan sonra dedi ki:
“Ayarlanmış yargı mensupları kullanıldı...”
Böylece özel yetkili mahkemelerin (ÖYM) “ayarlanmış” olduğu Başbakan tarafından da ilan edildi.
Silivri yargılamalarında sanıkların ve avukatlarının bıkıp usanmadan sürekli dile getirdiği bu gerçek artık Başbakan’ın da gündeminde.
Hükümet koalisyonunun yargı üzerinden başlattığı devlet krizinin bir ölçüde “hayırlı” sayılabilecek sonucu bu yargılamaların “kurgu” olduğunun Başbakan tarafından da kabul edilmesidir.
O zaman “gereği” yapılmalıdır.
ÖYM’ler bugün yeni dava kabul edemiyor. Ellerindeki dosyaları bitirdiklerinde kendileri de bitmiş olacak. Yazacakları son karar aynı zamanda kendilerini de kapatma kararı olacak.
Artık ÖYM’lerde alınan kararların da tıpkı kendileri gibi ortadan kaldırılmasını tartışmanın zamanıdır.
Yakın geçmişte bugün gelinen noktayı hayal etmek zordu. Silivri davaları devlet temizliğidir iddiasından, bu davalardan haksız yere içeride yatanlar var saptamasına gelindi.
Yakın gelecekte bu davaların tümden hukuksuzluğu gündeme gelecek.
Anayasa Mahkemesi süreci hızlandırabilir. Önünde duran ÖYM’lerin tümden iptaline ilişkin başvuruyu sonuçlandırabilir. Böylece haksız yere içeride yatanlar özgürlüğüne kavuşur.
Girilen belirsizliğin en net sonucu hapistekilerin özgürlüğü olabilir.
Kamuoyu vicdanı her şeyin önüne bunu almalıdır.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Şam mı yaşam mı? 24 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları