Siyaset nedir, sorusunun en güzel yanıtlarından biri başlıktaki sözdür.

Umut olmazsa, toplumu nasıl sandığa götürebilirsiniz?

Umut olmazsa, kim “Bu ülkeyi ben daha iyi yönetirim” deyip siyasete soyunur?

Umut olmazsa, hangi Meclis’te yeni yasalar çıkarma uğraşı olur?

İşte bu yüzden Mustafa Kemal Atatürk, “Umutsuz durum yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben hiç umudumu yitirmedim” demiştir.

Siyasette üretilen sloganlar da hep daha iyiye yönelik umudu içermektedir. 

Yeter söz milletin!

Büyük Türkiye!

Toprak işleyenin, su kullananın!

Ak günlere!

Çağ atlayacağız!

Konuşan Türkiye!

İki anahtar!

Bunlar siyasi tarihimizin dönemeçlerini tarif eden, başta umut olmak üzere pek çok anlam yüklü sloganlardır!

***

Uğur Mumcu’yu anma toplantılarında konuşmalarımızı tamamladıktan sonra dinleyicilerin sorduğu sorular ne yazık ki umuttan çok umutsuzluk yüklüydü.

Şu tür sorular ilk sıradaydı:

- Bunlar iktidarı vermez diyorlar, doğru mu?

- Sandıklara sahip çıkılacak mı?

- Parmak boyası için neden bastırmıyorsunuz?

- Yüksek Seçim Kurulu’nun durumu ne olacak?

Bu sorulara nasıl yanıt verirsek verelim, salondakilerin kafasındaki kuşku tam olarak gitmiyor.

Bize göre seçimlere yönelik tehlikelerin başında sandığa olan güvenin zayıflaması geliyor. 

Bu güven zayıflarsa, sandığa gitme heyecanı da zayıflar. 

Hangi seçmenin heyecanı ve güveni zayıflar?

Değişim isteyen kesimlerin...

Yani muhalefetin!

Bu nedenle liderlerin en çok özenmesi gereken konuların başında sandığa güven gelmeli. Elbette içi boş, hamaset dolu bir güven söyleminden söz etmiyoruz.

Kılıçdaroğlu’nun YSK konusundaki düşüncelerini net ifadelerle dile getirmesi buna yönelik kuşkuları yeniden ülke gündemine taşıdı.

Durumu kabullenmek ya da olağanlaştırmak yerine üzerine gitmek, topluma güven vermek kaçınılmaz. Başka bir seçeneği akla dahi getirmemek şart.

Örneğin parmak boyası için bastırmak toplumda sanılandan fazla güven oluşturacak.

Başta CHP olmak üzere seçime katılma yeterliliği olan bütün partilerin YSK’den bilgi-belge edinme hakkı var. CHP’nin YSK’deki temsilcisi avukat Mehmet Hadimi Yakupoğlu’nun tüm gelişmeleri adım adım izlediğini biliyoruz.

***

Umudu öne çıkardık ama daha geniş ölçekte baktığımızda seçmen sandığa üç temel duygu ile gider:

Umut, öfke, korku...

Örneğin can güvenliği kaygısı yükseldiğinde bunu korumak öne çıkar. Doğadaki bütün canlıların iki temel duygusu vardır; hayatta kalmak ve türünü sürdürmek. Buna insan da dahildir. Hayatta kalmanın tehlikede olduğu korkusu öteki bütün olumsuzlukları ikinci plana iter, tercihi belirler.

Öfke de sandığa gidişin bir unsurudur. İktidara dersini vermek ya da beliren bir tehlikeyi önleyecek gücü göreve getirmek, ciddi bir sandık motivasyonudur.

Umut ise bütün bunların üzerindedir.

Mutlu olmak da umut kökenlidir.

Yeter artık...

U-mutlu olmak istiyoruz!