Mustafa Balbay
Mustafa Balbay mustafabalbay35@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Sarısülük Ailesiyle...

12 Ocak 2014 Pazar

Gezi Direnişi sırasında yaşamını yitiren Mehmet Ayvalıtaş, Abdullah Cömert, Ethem Sarısülük, Ali İsmail Korkmaz, Medeni Yıldırım, Ahmet Atakan Türkiye’de yeni bir dönemin kapılarını açan ölümsüz ellerdir.
Onların aramızdan koparılışını demir parmaklıkların ardında izlemekten başka bir şey yapamamak, gencecik fidanlar giderken insanın kendisini dünyada fazlalık bulmasına neden olan bir duyguydu.
Ethem Sarısülük’ün hedef kurşunuyla öldürüldüğü yerde defalarca yürümüş, çalıştığı OSTİM’e ve ailesiyle yaşadığı Batıkent’e başta konferans olmak üzere değişik nedenlerle defalarca gitmiş olmak ayrıca etkiledi beni.
Özgürlükten sonraki ilk günlerde ziyaret etmeyi düşündüklerimin başında Sarısülük ailesi geliyordu. 8 Ocak Çarşamba günü Batıkent Atatürkçü Düşünce Derneği’nin konferansına katılmadan önce, eşim ve ben Sarısülük ailesine konuk olduk. Anne Sayfı, kardeşler Mustafa, Cem, İkrar, ailenin öteki üyeleri, bir saat kadar sohbet ettik. Evin her tarafında Ethem’in fotoğrafları yaşıyor. Anne, lavlarını içine akıtan bir yanardağ gibi dik ve sarsılmaz duruyor. Ama içi ateş gibi. Yüreğindeki yangını avuçlayıp dizinin dibindeki çocukların adını dilinden düşürmeden Ethem’i çağırıyor.
Ana yüreğinden yükselen böylesi alevler, kimi karşısına aldıysa eritir, kül eder. Sayfı Hanım kimleri eriteceğini biliyor, tek tek sayıyor.

***

Ethem Sarısülük’ün nasıl öldürüldüğünü değil Türkiye, tüm dünya biliyor. O görüntülere bakıp “Olay tam anlaşılamadı” demek en hafif anlatımla insanlık ayıbıdır.
Türkiye, “faili meçhul cinayetler” ayıbından ne yazık ki kurtulamadı. Geçmişteki tüm olayları aydınlatıyoruz gerekçesiyle operasyonlar yapanlar, bunları gün ışığına çıkarmak bir yana, üzerine adeta beton döktüler.
Sarısülük cinayetinde ise bir başka ilk yaşandı. Bu olay “faili meşhur” bir cinayettir.
Belki de Türkiye’de hiçbir cinayetin faili bu kadar meşhur olmamıştır.
Belki de hiçbir cinayet bu kadar net kamera kayıtları eşliğinde işlenmemiştir.
Belki de hiçbir cinayetin faili böylesine elbirliğiyle gizlenmeye çalışılmamıştır.
Sarısülük cinayeti davasının bütün bu kabul edilemez uygulamaların gölgesinde belirsizliğe sürüklenmesi, bu tür olaylara meşruiyet kazandıracak çok tehlikeli bir girişimdir.
Mahkeme adeta açık olan her şeyi kapalı hale getirmek için elinden geleni yapıyor.

***

İşte bu noktada temel sorumluluk Gezi Direnişi’nin ruhuna sahip çıkan herkese düşüyor. 26 yaşında aramızdan koparılan Ethem’in davası topluma yönelmiş bir namlunun deşifre edilmesi ya da karanlıkta bırakılması ile sonuçlanacak.
Eğer bu dava kamuoyu vicdanında kabul görecek bir adaletle sonuçlanırsa bir daha böylesi olayların olmaması da sağlanabilecek demektir. Karanlıkta kalırsa topluma yönelmiş o silahın tetiği her an yine çekilebilir.
Bu bağlamda dava sadece Sarısülük ailesinin değil tüm Türkiye’nindir.
Toplum gözünü kapatırsa, aydınlatılmış olan cinayet yargılama yoluyla belirsiz hale getirilmiş olacaktır ki, bu yeni bir cinayet demektir.
Ethem’in cenazesini bile arzu ettikleri gibi yolculayamayan Sarısülük ailesinin bunca acının ardından başlıca isteği şu:
Davanın adaletle sonuçlanması.
Artık bir mücadele büyüğümüz olan Ethem’in davası hepimizindir.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Şam mı yaşam mı? 24 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları