CHP’nin 38. olağan kurultayı 8. genel başkan olarak Özgür Özel’i seçti. Kurultayın devamında iki soru güncelliğini koruyor:

1- Partinin iç düzeni, aday belirleme yöntemi ve benzer konularda verilen sözler nasıl tutulacak?

2- Kemal Kılıçdaroğlu ne yapacak?

CHP, 4-5 Kasım’da parti içi demokrasinin olabildiğince işlediği, yarışmalı bir kurultay yaptı. Hemen ardından da yerel seçim gündeme oturdu. Genel beklenti doğal olarak verilen sözlerin tutulması. Parti içi demokrasinin aday belirlemede de işletilmesi. Önseçim bunun en somut adımı. Zaman sorunu nedeniyle yaşanacak sıkıntılar parti tabanını da ikna edecek yöntemlerle aşılabilir. 

100 yıllık partide sekiz genel başkan... Bu CHP’de değişimin kolay olmadığını gösteriyor. Bir başka açıdan bakarsak genel başkan aynıdır ama partiyi ciddi değişimlerle kucaklaştırabilir. 

Kemal Bey, görev süresi bakımından İnönü, Atatürk, Baykal’ın ardından dördüncü sırada geliyor. 13 yıla ciddi değişimler sığdırdı. Bunların tümünde hiç kuşku yok ki iki temel hedefi vardı:

1- CHP’yi iktidar yapmak.

2- CHP’nin çağın değişimlerine hitap etmesini sağlamak.

Bunu başarmak için adım atarken şöyle bir yöntem benimsedi:

Parti organlarından yetki alıp, o yetkiyi sözünü ettiğimiz hedefler için istediği gibi kullandı.

Başarıya en yakın an 14-28 Mayıs’tı. Hakkını teslim etmek gerekir ki başarmak için kamuoyunun bildiği bilmediği her şeyi yaptı. Olmadı.

Başarının sahibi çoktur, başarısızlık yetimdir. 

Bunların ayrıntısı bir yana... Kemal Bey, kurultayın ilk turunda yüzde 49’da kaldı. Şimdi Kemal Bey’le birlikte siyasete devam etmek isteyenler zemini o yüzde 49’a oturtuyorlar. Buradan hareketle yerel seçim sürecinde partiye zarar verecek bir adım atmamayı, seçimdeki olası başarısızlık halinde harekete geçmeyi planlıyorlar. Kılıçdaroğlu’nun kendisi doğrudan adımlar atmasa da onunla hareket edenler bu politikayı pişiriyor. Söyleyeceğimiz tek şey var:

Yap-mayın!

Seçim sonrasına değil, seçim öncesine hazırlanın!

2024, 2028’in kapısı. 2024’teki başarısızlıktan CHP’nin hiçbir kanadı kazançlı çıkmaz, çıkamaz. 

Madalyonun öteki yüzü de genel merkezin tutumudur. Kılıçdaroğlu’nun ve onunla birlikte siyaset yapanların yerel seçimlerin sadece saha çalışmasına değil, her aşamasına katılması gerekir. 

Partilerde seçime hazırlık iki türlü olur: seçimde başarı için çalışanlar, seçim sonrası için çalışanlar. 

CHP’nin bu ikilemi mutlaka teke indirmesi gerekir. Partinin kurucusunun diliyle söylemek gerekirse, şu aşamada Genel Başkan Özgür Özel’in mevcudiyetinin yegâne temeli bu olmalı!

Kemal Bey, bir bilen mi bir bilenen mi olacak?

Kemal Bey’in siyaset yapma anlayışıyla ilgili iki uç değerlendirme var:

1- Çevresinden etkilenir. Son konuştuğu kişinin görüşü önemlidir.

2- Ne söylersen söyle yüzünde tel kıpırdamaz. Hiç renk vermez, bildiğinden şaşmaz.

Bugünlerde kendisiyle görüşenler kafalarındakini Kemal Bey’in onayladığını düşünerek yanından ayrılabilir ama sonuçta kendine özgü bir düşünce üretme sanatı var.

Özgür Özel’in başarısı Kemal Kılıçdaroğlu’nun da başarısıdır. Kemal Bey, böyle bakmalı.

Bir bilen olarak, partiyi büyütür. 

Bir bilenen olarak, kutuplaşmayı büyütür!