Mustafa Balbay
Mustafa Balbay mustafabalbay35@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

İktidara Giden Yol... (26.01.2014)

26 Ocak 2014 Pazar

Bu yıl Uğur Mumcu’yu ve katledilen tüm aydınlarımızı anma etkinliklerine 18 Ocak’tan itibaren katılmaya başladım. Bu kapsamda yaptığım ilk 5 konuşmanın ardından genel gözlemlerimin gençlikle ilgili bölümü, ayrıca kaleme almayı hak edecek kadar heyecan vericiydi.
18 Ocak’ta Malatya’da sevgili Veli Ağbaba’nın girişimiyle CHP il örgütünün düzenlediği toplantının iki ana gücü vardı; kadınlar ve gençler. Kadınlara ayrıca değinmek isterim. Gençler hem heyecanları hem bilinçleriyle salonun kahramanıydı. Uğur Mumcu’nun bütün zamanları aşan “Unutma Bizi” başlıklı yazısını o kadar güzel seslendirdiler ki; içimden Uğur Mumcu’ya seslenmeden edemedim:
“Bu halk seni unutur mu?”
5 yıl aradan sonra ilk kez katıldığım 24 Ocak etkinliklerindeki gençlerin hiçbiri doğal olarak Uğur Mumcu’yu görmemişti. Günlük yazılarını kaleme alışının ertesi günü okumamıştı. Ama öylesine içten “Unutma bizi” diye haykırıyorlardı ki; sanki Mumcu’yu dün toprağa vermişiz de ertesi günü onu unutmama yemini ediyorlardı.

***

23 Ocak’ta Antalya’da Uğur Mumcu’yu tam bir gazeteci olarak yansıtan güzel bir heykel açıldı. Gazeteciliğin en alt ve en üst makamı muhabirliktir. Mesleğe muhabir olarak başlarsınız. En iyi yazar olmayı başarmanın ve bunu sürdürmenin sırrı muhabirlik ruhunu kaybetmemektir. Uğur Mumcu bu ruhu hiçbir zaman kaybetmedi. Heykel açılışı sonrasında Piramit’teki konferansta kadınların ve gençlerin heyecanı salona hâkimdi.
CHP Maltepe Gençlik Kolları’nın Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde 24 Ocak akşamı düzenlediği Uğur Mumcu’yu ve devrim şehitlerini anma toplantısı da yine tam bir gençlik heyecanıyla geçti. Ortak bakış bu olmalı ki; onlar da geceye “Unutma bizi” diye başladılar. Aralarında saz çalmayı ve söylemeyi bilenler “Uğur’lar olsun”u seslendirdi. Gençlerin heyecanı tüm salona yayıldı. Ak saçlılar da “Her yer Taksim her yer direniş”, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye haykırırken 20’li yaşların heyecanını yaşıyorlardı. Onlara seslenmeden edemedim:
“İnsan heyecanları kadar gençtir!”

***

Bu yıl konuşmacı olarak katıldığım ve katılacağım anmalarda ana konu olarak şunu seçtim:
Uğur Mumcu’dan Ahmet Taner Kışlalı’ya, Muammer Aksoy’dan Bahriye Üçok’a, Necip Hablemitoğlu’dan Çetin Emeç’e kadar katledilen aydınlarımıza büyük bir borcumuz var. Onlar fikirlerinden ödün vermeden, karşılaşabilecekleri tablonun ölüm olabileceğini göze alarak yaşadılar. Onlara olan borcumuz ancak onların düşüncelerini ülke yönetimine taşıyarak ödenebilir. Ancak o zaman katledilen aydınlarımızın gerçek anlamda yok edilemediğini kanıtlamış olabiliriz.
Bu düşüncemi salonlarda paylaştığımda büyük bir karşılık aldım. Zaman zaman da şu soruyla karşılaştım:
Haklısın, ama nasıl?
İktidara giden yol her şeyden önce bu yolu hedeflemekten geçiyor. Bu düşüncelerin Türkiye’de iktidar yapılabileceğine inanmaktan geçiyor.
Sadece direnmek, sadece acılara katlanmak yetmez...
Yetmemeli...
Katledilen aydınlarımızı anma toplantılarında önüne iyi bir hedef konabilecek büyük bir heyecan var.
Bu hedef salonları, sokaklarla ve halkla buluşturarak iktidara yürümek olmalı.
Yönü olmayan gemiye hiçbir rüzgârın faydası olmaz.
Artık yönü netleştirmek, sağlamlaştırmak ve gerekleri için harekete geçmek gerekiyor.
İktidara giden yol, sokaklarda, arka mahallelerde, üniversitelerde başlayan arayışa yanıt vermek ve toplumla kucaklaşmaktan geçiyor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Şam mı yaşam mı? 24 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları