Mustafa Balbay
Mustafa Balbay mustafabalbay35@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Başbakan'a Mektup-4

05 Mayıs 2011 Perşembe
\n

Sayın Başbakan,

\n

İstanbul çılgınlığınızı açıkladığınız canlı yayın toplantınızda, sıklıkla olduğu gibi Pınarhisar Cezaevinde kaldığınız günlerden söz ettiniz.

\n

\n\n\n

Uzun konuşmanızın bu bölümü gazetelerde yayımlanmadığı için canlı yayında tuttuğum not kadarıyla anımsatmak istiyorum.

\n

Şöyle dediniz:

\n

Pınarhisarda hayal kurduk. Özgürlüğün hayalini kurarken aynı zamanda Türkiye hayali kurduk. Hiçbir ferdi ötekileştirmeden, müreffeh, kalkınmış bir ülke yaratmanın hayalini kurduk...

\n

Kesinleşmiş cezanızı çektikten sonra, yeniden kolları sıvayıp ülke yönetimine talip olmanın yolunu, yöntemini tasarlamışsınız.

\n

O cezanın devamı, size siyasi yasaklar getirse bile, bunu ortadan kaldırma çabası içine girmek hakkınız. Nitekim dönemin ana muhalefet partisi de sizin siyasi yasaklı olmanızın demokrasiyi yaralayacağını düşündü. Önünüzü açan anayasa değişikliğine evet dedi.

\n

Size sağlanan bu olanağı, bugün henüz hüküm giymemiş kişilerden bile esirgiyorsunuz. Adeta hükmü siz veriyorsunuz. Seçim meydanlarında sürekli hakkımızda verdiğiniz kararı okuyorsunuz.

\n

Savcılıktan yargıçlığa mı geçtiniz?

\n

İleri demokrasi dediğiniz bu mu?

\n

***

\n

Sayın Başbakan,

\n

İstanbul çılgınlığınızı açıkladığınız hafta hücrem hareketliydi.

\n

Cezaevinde soğuk su 4 bölüm halinde günde 6 saat akıyor. Sıcak su 2 bölüm halinde haftada 4 saat.

\n

Hücrenin küçük olmasından şöyle bir iyimserlik ürettim:

\n

Bir saatte her tarafı temizliyorsunuz!

\n

Hücre ve havalandırma çıkışı dahil.

\n

Artık yeni tamir-yıkma-sökme-takma ekibinin gelmeyeceğini düşünüp iyi bir temizlik yaptım. Ertesi gün öğleden sonra demir kapı şangırdadı; bir teknik eleman, bir işçi girdi. Gözetleme kamerasının yeri iyi değilmiş, ters yöne takacaklarmış.

\n

Ellerinde matkap; sök duvar, del duvar 2 saatte her taraf yine toz oldu. Sürgün edildiğimiz 28 Şubattan bu yana 36. tamiratı da böylece tamamladık.

\n

Sayın Başbakan,

\n

Önceki mektubumda, ziyaret kısıtlamalarına değinip, sizin cezaevi günlerinizi anımsatmıştım.

\n

Bu mektupta da 36. tamiratın ardından sizin koğuşunuz nasıl hazırlanmıştı, onu anımsatacağım.

\n

Kaynak, yine sizin çevrenizden Hüseyin Besli ve Ömer Özbayın Bir Liderin Doğuşukitabı.

\n

Olağanüstü bir başarıyla sizinle aynı cezaevinde, aynı koğuşta kalması sağlanan Hasan Yeşildağın anlatımı da çok insanca.

\n

O bölümden bir kesit:

\n

Hasan Yeşildağ, Tayyip Beyle kalacağı Pınarhisar Cezaevine önceden gider gezer. Yapılacak işlerin listesini çıkartır. Yönetimden gerekli izinler alınır. Tahsis edilen koğuşu temizletir. Duvarlara kâğıt kaplatır. Zemine boydan boya halı döşetir. Elektrik ve sıhhi tesisat yenilenir. Sıcak su için şofben taktırır. Kapıları boyatır, ilave sürgü yaptırır. Çatıya manyetik bariyerler, bahçeye elektronik sensörler yerleştirir... Derin donduruculu büyük boy buzdolabı, çamaşır ve bulaşık makinesi, toplantı ve çalışma masaları, deri koltuklar, oturma grupları, büyük ekran televizyonla kalacakları koğuşu sıkıcılıktan uzak yaşam ve çalışma alanına dönüştürürler... Hasan Yeşildağ, Reisten üç gün önce Pınarhisar Cezaevine teslim olduğunda mahkûmlar ve gardiyanlar tarafından krallar gibi karşılanır. TC Pınarhisar Kapalı Ceza ve Tevfikevi mahzun ve utangaç bir çocuk gibi tarihi misafirini beklemektedir...

\n

***

\n

Sayın Başbakan,

\n

Damdan düşenin halini damdan düşen anlar demişler, siz bunu başka türlü anlamışsınız. Damdan düşünce yaralı kalınacağını bildiğiniz için bizi gökdelenden atmanın yollarını arıyorsunuz.

\n

Siz koğuş ekibi seçmişsiniz...

\n

Biz yalnız...

\n

Size duvardan duvara halı...

\n

Bize beton karo...

\n

36. tamirattan 2 gün sonra Silivri Ceza İnfaz ve Tutukevi Kurumları İzleme Heyeti geldi. Mustafa Özkurt başkanlığındaki 3 kişilik heyeti hücrede oturtabilecek durumda olmadığım için havalandırmaya aldım. İlk şunu söylediler:

\n

Daha önce geldiğimizde üç kişilik tecritteyiz diyordunuz, şimdi teksiniz...

\n

Dar zamanda olup bitenleri anlattım.

\n

Yalnızlıkla birleşen acı, sert kaya gibidir. Çarptınız mı, fena. Tutunup üstüne çıkarsanız, yaşam zemininizi sağlamlaştırır. Ama bunu başaramayanlar var. Buna ilişkin gözlemlerimi isim vererek heyete aktardım.

\n

O komşularıma bakınca hedefin şu olduğunu düşünüyorum:

\n

Taammüden beyin öldürmek!

\n

Kaygılarımla...

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Umut ve mücadele! 21 Kasım 2024
Yine yeniden BOP! 20 Kasım 2024
Çekin elinizi! 19 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları