Mustafa Balbay
Mustafa Balbay mustafabalbay35@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

17 Aralık’ın Ardındaki Gerçek...

07 Ocak 2014 Salı

Demokrasinin üç temel kuralı vardır; açıklık, hesap verebilirlik, yönetebilirlik...
Bu kurallar tam olarak işliyorsa, demokrasi de işliyor demektir. Birinde aksama varsa, öteki kurallar da anlamını yitirecektir.
AKP iktidarı döneminde ilk iki kural sürekli aksadı. Hatta işlemedi. Üçüncüsü ise bir süredir paralel dalgalar halinde inip çıkıyor; kimin yetkisi kimin elinde, belli değil.
Bugün açıklık ve hesap verebilirlik üzerinde duralım. 17 Aralık’ta başlayan “yolsuzluk ve rüşvet operasyonu” bu iki kuralı bir kez daha yakıcı biçimde gündeme getirdi. Bir iktidar işbaşına geldiğinde ilk ne yapmışsa, o icraat iktidarın karakterini de ortaya koyar.
AKP 3 Kasım 2002 seçimlerinden sonra hükümeti kurduğunda yaptığı ilk iş bu olmuştu:
Kamu İhale Yasası’nı (KİY) değiştirmek!
Hükümet o günden bu yana sürekli bu yasayı değiştiriyor!
Yasaların günlük yayımlanan hava durumu raporlarından daha ileri bir hükmü yok. O dönem nasıl kullanılması gerekiyorsa öyle değiştiriliyor. KİY’de yapılan değişikliğin sayısı 30’u buldu. Kaba bir hesaba göre, her mevsim değiştirilmiş.

***

KİY ve benzeri yasalarda değişiklik demek, hesap verme ve açık olma mekanizmalarının da kapalı olması demek.
Teftiş kurulları da tümüyle işlevsizleştirildi. Sayıştay’ın elinde ise sadece şu yetki kaldı:
Denetleme raporu yazamıyorum raporları yazmak!
Böyle bir ortam ne üretir?
Yolsuzluk...
İşte 17 Aralık operasyonuyla birlikte tartışılmaya başlanan iddiaların ardında bu devlet yapısı geliyor. Konuya bu açıdan bakmadıkça, böylesi operasyonlarla yolsuzlukların üzerine gidileceğini, yolsuzlukların önleneceğini tartışmak, kevgir neresinden su akıtıyor diye, uzun uzun inceleme yapmaya benzer. Bu bağlamda 17 Aralık operasyonunun üç unsuru var:
1- Ne ile suçlanırsa suçlansın herkese adil yargılanma, kendisini savunma hakkı tanımak.
2- İddialarla ilgili kamuoyuna tatmin edici bilgi verip belirsizliği ortadan kaldırmak.
3- Denetim mekanizmalarını güçlendirmek. Bunların hiçbirinin gerçekleşmediğini görüyoruz. Ana muhatap olarak hükümet, bu sorumluluklarını yerine getirmek bir yana, her şeyin üstünü örtmek için telaşlı adımlar atıyor.

***

CHP İstanbul Milletvekili ve 17 Aralık sonrası kurulan Kriz Masası Başkanı Aykut Erdoğdu uzun süredir ciddi iddialar ortaya atıyor. Aslında gündeme getirdiği her konunun bilgisini belgesini de ortaya koyduğu için bunlar “iddia” düzeyinden öte anlam taşıyor.
Erdoğdu, son olarak kara parayı aklamak için “yasal” yöntemlere başvurulduğunu açıkladı. Böylesi Türkiye’de olur; yasal yolsuzluk!
Erdoğdu, diplomatik dokunulmazlık zırhı kullanılarak Türkiye’ye altın ve döviz sokulduğunu iddia ediyor. Bu işlemlerin rakamsal boyutunun on milyarlarca dolar düzeyinde olduğunu vurguluyor.
Hükümet, başta altını çizdiğimiz icraatı alışkanlık haline getirdiği için Aydoğdu’nun verdiği bilgiler de yadırganmıyor.
Türkiye’de uzun süredir yolsuzluk iddialarına şu mantıkla bakılıyordu: “Bunlar doğru olsa bile, adam çalıp çırpsa bile, iş de yapıyor...”
Adam çalıyor, ama çalışıyor da!
Hiçbir ahlaki temele dayanmayan bu davranış biçiminin toplum katında yıkılmaya başladığını görüyoruz.
Sonuç olarak, 17 Aralık operasyonuyla ortaya çıkan tablonun tutulacak tarafı yoktur.
Temiz toplum ve temiz yönetim için yapılması gereken, bu yönde bir iktidarın adımlarını güçlendirmektir.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Şam mı yaşam mı? 24 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları