Mümtaz Soysal

Bölüşük Kıbrıs

24 Ocak 2014 Cuma

BİZİMKİ, sizinki, herkesinki dahil, bugünün Türkiyesi’nde üç-beş sayfa haber okuyup da kafası karışmayan varsa beri gelsin. Her şey az çok doğru, herkes az çok haklı. Böyle bir durumda güncel ama kısa bir köşe yazısı yazmak için özde iki taraflı olup iki tarafın da az çok gerçekçi ve haklı göründüğü bir konu seçmekten başka çare yoktur. Tabii, öyle bir fırsatta bile, konunun köklü, çok yanlı olduğunu ileri sürenler çıksa da sonuçta ürünün bir köşeye sığmayacağı, az çok değil, kesinlikle bellidir.
Şimdi Kıbrıs yine gündemde. Çünkü Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne tam üyeliği konuşulmak isteniyor ve her zaman olduğu gibi Türkiye’nin bu amaca erişmek için Kıbrıs “sevdası”ndan ve AB hevesinden vazgeçmesi şart koşulmaya çalışılıyor. İster istemez, “sevdaysa ayıp mı, geçmişteki zulümler ve haksızlıklar bir yana Kıbrıslı Türkler için bu da uluslararası hukuk açısından bedel ödemeyi gerektirmeyen bir insan hakkı konusu sayılmaz mı?” gibi soruları akla getirmeden duramıyor insan.
Ayrıca, bir başka koşul olarak gündeme sokulmak istenen “Türk askeri Ada’dan çıksın” konusu da küllenmiş geçmişin eşelenmesi ve gelecek olasılıkların sinsi bir şantajı sayılmaz mı?
Kaldı ki, “Kıbrıs Türklere ya da Türkiye’ye bırakılsın” diyen de yok. Bütün sorun, “yan yana, çatışmasız, barış için yaşama” düzenini insanca paylaşma konusudur. Bunun çeşitli yöntemleri de herkesçe biliniyor ve ille birlikte bir tek devlet içine tıkıştırılmaktan ibaret değil. Avrupa tarihinin son evreleri vaktiyle savaşlar bitsin, düşmanlıklar silinsin diye, üstelik zorla değil, hatta zaman zaman iyi niyetle gerçekleştirilen “birleştirme, bütünleştirme, kaynaştırma” gibi başarısız girişimlerinin bugünkü ayrılık durumları da ortada: Avusturya-Macaristan gibi ortak devlet deneyimlerini anımsayanlar yakın geçmişin Çekoslovakya çözümünü yanı başımızda yaşayabilenler var mı artık?
Çağdaş dünyanın evrenselliği insanları çoğu zaman kendi ulus - devletlerinin sorunlarıyla baş başa bırakabiliyor. Kıbrıslı Türkler ile Rum diye bildiğimiz Kıbrıslı Yunanlıların biri Ada’nın kuzeyinde, öbürü de güneyinde iki ayrı devlet olarak dostça yaşamaları Türkiye-Yunanistan dostluğunu da sağlamlaştırmaz mı? Yeter ki, Ankara bu yakın komşuluk ilişkisini perçinleyecek sağlam bir işbirliği ve uyumlu işlevler önerisi hazırlayıp inisiyatifi ele alabilsin.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Çelişki Korkusu 19 Mart 2014
Acı 14 Mart 2014

Günün Köşe Yazıları