Miyase İlknur

Vicdanımızı kaybettik, hükümsüzdür!

07 Kasım 2020 Cumartesi

Donanmayı Haliç’te çürümüye terk etmekle suçlanan Abdülhamit, nereden esmişse bir gün Altınboynuz’da demirli donanma gemilerinin durumunu merak ederek teftişe çıkmış. Sefere çıkacak durumda çok az gemi olduğunu, kruvazörlerden bazılarının güvertesinin sebze yetiştirmek üzere kullanıldığını ve iki zırhlının ise buharlaştığını görmüş. Donanma envanterinde kayıtlı olan iki zırhlı resmen sırra kadem basmış. Sorumlular cezalandırılmış elbet. Ancak zat-ı şahanelerinin öfkesi ve üzüntüsü haftalarca geçmemiş.

Bu teftişten bir süre sonra Yıldız’da düzenlenen bir eğlencede gösteri yapan sihirbaz birçok küçük kaşığı yutunca yanındakilere dönen Abdülhamit, “Bu da bir şey mi? Benim zırhlı yutmuş Harbiye Nazırım var!” demiş. 

Abdülhamit günümüzde yaşasaydı, kaybolan maddi-manevi değerlerimizi gördüğünde ne tepki verirdi acaba? İki zırhlıyı kaybettiği için kellesini aldığı amirale verdiği cezanın çok ağır kaçtığını düşünürdü belki de...

Baksanıza hafta içinde kaybettiklerimizin dökümüne...

Sayıştay raporuna göre, DTCF’de 440 el yazması eser kaybolmuş. Daha önce de Mimar Sinan Üniversitesi Resim Heykel Müzesi’nde 404 eser, Gazi Üniversitesi Hacıbektaş Enstitüsü’ndeki yazma eserler ile Ankara Valiliği’nin eski binasının Sosyal Bilimler Üniversitesi’ne devredilmesi sonrasında 210 adet tablo kaybolmuştu. Bilim yuvalarında da emanet envanterler kayboluyorsa asıl kaybolan hem insani hem de bilimsel ahlakımızdır.

Vicdan kayıp ahlak izinde

İzmir depremi olduğunda bütün ulus enkaz altında kalan insanlarımız için yüreği ağzında kaygıyla beklerken bazı kara vicdanlılar “Allah gavur İzmir’i cezalandırdı” türünden paylaşımlar yaptı. Van depremi olduğunda tüm Türkiye yitirdiğimiz canlara ağlarken kafatasçı ilkel yaratıkların benzer paylaşımlarını okuyup utanmıştık.

Biz ne ara vicdanımızı kaybettik Allah aşkına?

1996 yılında da Çorum’da bir deprem olmuş, şükür ki can kaybı olmamıştı. O günlerde AKİT yazarı Mustafa Kaplan, depremle ilgili köşesinde “Memleketim Çorum’daki depremi yerinde görmek için ilçe ve köyleri dolaştım. Gördüm ki yıkımlar daha çok Alevi köy ve mahallelerinde olmuştu. Buralarda büyük ölçüde inanç zaafiyeti vardı. Bu manevi ikazla inşallah akıllarını başlarına alırlar, kabri unutmazlar, Allah’ın emir ve riayetlerine riayet ederler” diye yazmıştı. O zaman biz de kendisine “Van’da deprem oldu ve orada hiç Alevi yoktu; Adapazarı’nda kaç kez deprem oldu ve burada da hiç Alevi yoktu; Bingöl’de deprem oldu Kığı ve Yayledere hariç Alevi yoktu; Afyon’da deprem oldu Emirdağ ve Şuhut ilçeleri hariç Alevi yoktu. Allah buralarda kime ikaz verdi” diye sormuş karşılığında küfür ve hakaret almıştık.

Bu tiplerin o inandıkları Allah katında da zerre itibarları yokmuş ki akıl, vicdan ve insanlık gibi duyguları esirgemiş onlardan.

Neyse ki içindeki çirkinliği sosyal medya paylaşımları ile dışavuran bu tipler için bu kez anında operasyon yapıldı. Ama komik olan, sosyal medya hesabından provokatif paylaşım yaptığı gerekçesiyle gözaltına alınan Neriman K. hakkında deprem ve afet bilinci ile ilgili eğitim alması şeklinde adli kontrol kararı verilmesi. Bu kişinin ders alması gerektiği kesin de bunun deprem ve afet bilinci konusunda değil, ahlak, vicdan ve insanlık konusunda olması gerekirdi zannımca...

Devlet aklı hepten kayıp

Peki, ya uzunca süredir kaybettiğimiz devlet aklına ne demeli?

1999 depreminden sonra hepimizden kesilen deprem vergileri de kayıp. Yaklaşık 48 milyar TL tutarındaki deprem vergilerine ne olduğunu soranlara bir yetkili çıkıp da izahat vermiyor. Babalarının parasını değil, kendi paramızı soruyoruz, ona da cevap yok. 

Deprem vergisi kayıp, işsizlik fonu parası kayıp, korona salgını başladığında IBAN numarası verip bizzat Cumhurbaşkanı tarafından başlatılan bağış paraları kayıp, Elazığ depremi için toplanan paralar kayıp, Beşiktaş katliamında şehit olan polisler için toplanan bağış paraları kayıp, 15 Temmuz gazileri için toplanan paralar kayıp.

Bütün bu kayıplar yetmezmiş gibi Cumhurbaşkanı Erdoğan çıkıp, kendi 18 yıllık iktidarı döneminde yapmadıklarının hesabını vereceğine te 1939’da olan depremin hesabını CHP’den sormaya kalkıyor. 

Vallahi üç kuruşluk aklımız vardı bu sorumsuz sorumlular yüzünden onu da kaybetmek üzereyiz.

Gazeteye ilan verip, eskisinin hükmü olmadığını yenisini çıkaracağımızı söylesek işe yarar mı acep?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları