Miyase İlknur

Umudun tükenişi ve CHP

22 Temmuz 2023 Cumartesi

Seçimler öncesinde insanlarımız ilk kez bu kadar umutlanmışlardı. Artık karabasan gibi ülkenin üzerine çöken “tek adam rejimi”nden kurtuluşun elle tutulacak kadar yakın olduğuna inanıyordu toplum. O yüzden yapılan devasa yanlışlara bile gözünü kapayıp sineye çekti. Çünkü kimse o umudun tükenmesine inanmak istemiyordu.

Yapılan yanlışlar, atılan hatalı adımlar ne tek bir kişiden ne de tek bir partiden kaynaklıydı. Kolektif hatalar zincirinin yanında akla hayale gelmedik hilelere başvurulacağı bile göz ardı edilerek bir seçim hediye edildi. Seçmeni önce bu kadar umutlandırıp ardından o umudu tüketenler, seçim sonrasını yönetmeyi de beceremediler.

Önce bir özeleştiri, ardından da yeniden umudu diri tutma adına yapılması gerekenler yapılmadığı gibi tam tersine yapılmaması gereken ne varsa yapıldı.

Millet, yağmur gibi yağan zam ve vergilerin, emekliler enflasyonun yarısı kadar bile etmeyen maaş zammının, içeride siyasi rehine olarak tutulanların gündeme gelmesini beklerken içe dönük sorunlara gömülmüş. 

İki gün önce Kıbrıs Barış Harekâtı’nın yıldönümüydü. CHP tarihinin belki de en önemli eylemi olan o günü, sahte milliyetçilik davası güdenlerin gözüne sokması gerekmez miydi?

Bakın iki gün sonra da Lozan’ın 100. yılını kutlayacağız. İşgalcilerin hediyesi olan Sevr’in yırtılıp atılmasına ağıt yakanlar, bir aydan beri Irak’ın kuzeyinde Lozan’ı tartışırken CHP’den beklenen birinci ve ikinci genel başkanlarının başarısıyla imzalanmış Lozan’ı haftalar süren toplantılarla sahiplenmesiydi. DP iktidarında, CHP örgütleri il örgütlerinden ocak-bucak teşkilatlarına kadar Lozan’ı Türkiye’nin her bölgesinde günler süren etkinliklerle kutlardı. DP, bu toplantıları “asayiş” nedeniyle yasaklarken CHP’liler izinsiz olarak açık havada bile Lozan’ı kutlamakta direndiler.

CHP’DEKİ DEJA VU!

Yıl 1990. Bayrampaşa ilçesinde yapılan belediye başkanlığı seçimlerini DSP kazandı ve SHP’de gümbürtü koptu. İnönü, önseçim yerine arkadaşını aday gösteren Baykal ekibinin istifasını istedi. Ardından da olağaüstü kurultay kararı aldı.

Baykal ve ekibi, partide yarış yerine “uzlaşarak değişim” modelini dile getiriyordu. Bu değişim olmadan iktidar hayaldi. İnönü ise Baykal’a “uzlaşarak değişim” sözünden bir şey anlamadığını belirterek 23 Temmuz 1991 günü şu çağrıda bulunuyordu:

“İktidar mücadelesi gizli olmaz. Çıkacaksınız ortaya ‘Ben iktidara adayım, bana oy verin’ diyeceksiniz. Partide demokrasi varsa yarış da olur. Yarış olursa kavga çıkar korkusuyla uzlaşalım, anlaşalım olmaz. Nasıl anlaşılacak? Siz çekilin, biz seçilelim. Bu anlaşma değil. Bu ‘Siz yarıştan çekilin; biz yarışa girmeden hedefe varalım’ demektir. Genel başkanlığı elde etmek için ortaya çıkmak gerekir. Eğer ortaya çıkmazsanız parti o zaman karışır. Mantıklı düşünürseniz olayı anlamaya imkân yok. Bir genel başkanlık yarışı var, iki tarafı destekleyen taraflar var ama ortada iki aday yok. Mevcut genel başkanın partiyi iktidara getiremeyeceğini iddia ediyorlar ama adaylarını açıklamıyorlar. Kurultaya gelenler mevcut genel başkanı istemeyen bir grupla karşılaşacak ama ne yapacaklarını bilemeyecekler. Bu kurultayı bir çıkmaza götürür.”

Nasıl bugünü tarif ediyor değil mi?

Yıllar geçse de CHP’deki tartışmalar dön dolaş aynı.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları