Miyase İlknur

Siyasetçiliği de olaylı geçti...

23 Ekim 2015 Cuma

İlk hâkim karşısına Ulus muhabiri iken çıktı. Dava konusu ne bir yazı ne de haberdi. Aslında olayın perde arkasında elbetteki devrin kodamanları ve siyasetçileri ile ilgili yazdığı yazılardı belki, ama Ankara Palas’taki bir baloda kaybolan çantayı çalmakla itham edilmiştir.

Basında “Kayıp Çanta Davası” olarak geçen olayın sanığı ve kahramanı Altan, Ulus muhabiri iken Ankara Palas’ta verilen Galatasaray Balosu’na katılmış, balonun verildiği üst katında oturacak yer bulamayınca alt kata inerek kendisini masasına davet eden Ömer İnönü’nün masasına oturmuş ve bir süre sohbet ederek balodan ayrılmıştır.

Balonun verildiği üst katta ise, Naşide adlı bir bayanın dansa kalktığı sırada masada olan çantası kaybolmuş ve pistten indikten sonra çantasının çalındığını söyleyerek feveran etmesi üzerine eski Ticaret Bakanı Atıf İnan, çantayı alanı gördüğünü söylemiş ve çalan kişi olarak da alt katta Ömer İnönü ile oturan Çetin Altan’ı göstermiştir.

Vakıa çanta bir süre sonra tuvalette bulunmuştur bulunmasına ama, Altan yine de Atıf İnan’ın ısrarlı suçlamaları nedeniyle karakola çekilmiştir. Aylar süren dava sonucunda Altan beraat etmiştir. Dava sırasında eski Ticaret Bakanı Atıf İnan, Altan’ı tanımadığını söylese de, Çetin Altan bir Ankara gazetesinde İnan hakkında yazdığı eleştiri yazılarını gösterince işin rengi anlaşılmıştır.

Yön Dergisi, 1960’lı yıllarda sosyalist gençliği etkileyen en önemli yayın organıydı. Bu derginin başyazarı Doğan Avcıoğlu, yazarları Çetin Altan, İlhan Selçuk ve İdris Küçükömer ise, o dönem gençliğin idolleri olarak öne çıkmıştı. 1961 yılında kurulan Türkiye İşçi Partisi, 1965 genel seçimleri öncesinde, bu dört ismi de partiye davet etmişti. Çetin Altan ve İdris Küçükömer TİP saflarına katılmış, Altan 1965 seçimlerinde İstanbul Milletvekili olarak TBMM’ye girmişti.

Vekilliğin ilk yılında vukuat

Çetin Altan’ın milletvekilliğinin daha birinci yılında yazdığı “Bornova Savcısı lütfen dinleyin” başlıklı yazısı, başına dert açmıştı. Savcılığın başvurusu üzerine, önce Anayasa ve Adalet Komisyonu’nda ardından da TBMM’de dokunulmazlığı kaldırıldı. Altan, hakkındaki tezkere görüşülürken kürsüde yaptığı konuşmada, “Ben bir işporta yazarıyım aslında. Hergün yazıyorum. Rekor kırdı kitabım sayenizde. Siz üstüme geldikçe herkes merak etti. Türk parlamentosu sabahın dördünde bir yazarla uğraşıyorsa o yazar parlamento kadar büyüktür demek ki...” demesi de AP’lileri kızdırmış kürsüye yürümelerine neden olmuştu.

Dokunulmazlığı kaldırılan Altan Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Anayasa Mahkemesi de TBMM’nin kararını usulden bozarak dokunulmazlığını iade etti.

TBMM’de her kürsüye çıkışı olay oldu Altan’ın. 21 Şubat 1968 tarihli oturumda da AP’lilerin saldırısına uğrayarak Yunus Koçak ve Kemal Nebioğlu ile birlikte linç edilircesine dövüldü.

Aynı yıl TİP içinde de ayrılıklar başgöstermiş ve Mehmet Ali Aybar’a karşı mahalefet hareketi başlamıştı. O yıl toplanan kongrede divan başkanı olan Çetin Altan’ın kongre sırasında yazdığı bir yazıda Mehmet Ali Aybar’a karşı yaptığı eleştiriler Disiplin Kurulu’na verilmesine neden oldu. Ancak Disinlin Kurulu karar vermeden Aybar istifa etti ve TİP olaganüstü kongresi toplandı. 12 Mart darbesi geldikten sonra gözaltına alınan Çetin Altan, bir çok yazısı nedeniyle yargılandı. Birçok davadan ceza alırken bazılarından da beraat etti. Gerçi yazılarının tamamı sıkıyönetimin ilanından önce yazılmıştı ama bunu aldırış eden olmadı. Bir yazısında Cumhurbaşkanına hakaretten 1.5 yıl, “Parlamentoculara tanınan son şans” başlıklı yazısı nedeniyle iki yıl, “Sovyet İhtilalinin 50.yılı” başlıklı yazısı nedeniyle de 1.5 yıl ceza aldı.

Hapisteyken “Büyük Gözaltı” adlı romanıyla Orhan Kemal roman ödülünü aldı.

8 Aralık 1973’te Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk tarafından affedilerek tahliye edildi.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları