Miyase İlknur

O rütbeli Korkut Eken mi?

29 Mayıs 2021 Cumartesi

Sedat Peker, Kıbrıs’ta katledilen meslektaşımız Kutlu Adalı’nın ölümü ile ilgili yaptığı ifşa ile 90’lı yılların “kelle avcısı” Korkut Eken’i bir kez daha gündeme getirdi. Bazıları tarafından kahraman olarak görülen Korkut Eken’in, teröre karşı mücadele ederken hukukun dışına çıkması bir yana, bir de içinde Abdullah Çatlı, Oral Çelik, Haluk Kırcı gibi eski ülkücü katiller, Tarık Ümit gibi kriminal olaylara karışmış isimlerle mala çökme olaylarına da adı karışmıştı. Kutlu Adalı’nın öldürülmesi olayını hafta içinde Sedat Peker’in gözaltına alınan kardeşi Atilla Peker de yazılı ifadesinde tüm detaylarıyla anlattı. Korkut Eken de Saygı Öztürk’e adaya Atilla Peker’le gittiğini doğruladı. Güya adada PKK sızmaları varmış da ne olur olmaz diye yanına Atilla Peker’i de almışmış.

Allah Allah!

Kıbrıs’ta PKK yapılanması varsa KKTC’nin güvenlik güçleri ne iş yapar? 

Yoksa KKTC, PKK’yi terör örgütler listesine almamış mı?

Hadi diyelim ki yavru vatanın polisi bu işte uzman değil. Peki, orada bulunan TSK, PKK’nin hakkından gelemeyecek kadar beceriksiz mi? O zaman Rum kesimi EOKA tarzı yeni bir terör örgütüyle saldırıya geçecek olsa vah halimize...

Yok, PKK konusunda ille de Türkiye’nin yardımı gerekiyorsa ve Korkut Eken gibi Özel Harekât’ı eğitmiş bir komutana ihtiyaç varsa, yanına eğittiği birimden kuvvetler almak yerine bir suç örgütünün iki numaralı ismi ile gitmesi de neyin nesi?

Hem Korkut Eken, Atilla Peker’i nereden tanıyor? 

Asker arkadaşı mı yoksa başka işleri kotardığı örgüt arkadaşı mı?

Yoksa Çatlı, Çakıcı ve Yeşil gibi o da mı devlet adına çalışıyor?

KUTLU ADALI NİYE ÖLDÜRÜLMÜŞTÜ?

Adalı, öldürülmeden bir süre önce gazetesinde 1974’teki harekât sırasında Kıbrıs’a gelen bir rütbeli askerin Rumlardan paha biçilmez ganimet edindiğini, bunu o sırada adadan çıkaramayacağı için St. Barnabas Kilisesi arazisinde bir yere gömdüğünü, yıllar geçip emekli olduktan sonra askeri araçla bir gece gizlice gelip arazide bir yerleri kazdığını, oradan aldıklarını yine o askeri araca koyup götürdüğünü yazmıştı yazısında. O yazıdan sonra Yeni Düzen gazetesi çalışanları, Sivil Savunma Teşkilat Başkanı Galip Mendi’nin telefonla kendilerini tehdit ettiğini açıkladı.

Gazimağusa’daki Saint Barnabas Manastırı’na düzenlenen tuhaf bir askeri baskını manastırın bekçilerinden Mustafa Alikor, şöyle anlatmıştı: “14/3/96 Perşembe 16.00-08.00 gecesi nöbetinde 19.00 sularında St. Barnabas Müzesi’ne bir manga asker ve bir albay, soyismi Koparır, bize ‘Sizinle bir ilgisi yok, biz burada ufak çaplı bir tatbikat yapacağız’ dedi ve bizim içeri girmemizi söyledi. Başımıza da iki silahlı asker dikti. Biz içeri girdikten sonra bir sivil araba, Reno 12 Toros CV 765 plakalı bir araba geldi. İçinden dört kişi indi. Küçük kiliseye doğru gittiler. Bundan sonra üç adet sivil araba daha geldi. 23.00’te ayrıldılar. Askerler ayrıldıktan sonra, iki adet taşın çıkarılıp dışarı atılı olduğunu gördük. Ayrıca dört araba toprak atılı gördük. Sabah daire müdürüne bildirdik.”

MENDİ SORGULANMIŞTI

2003 yılının haziran ayında Ledra Palace Oteli’nde İHAM yargıçlarınca ifadesi alınan Korgeneral Galip Mendi, Saint Barnabas Manastırı’na gizli bir operasyon yapıldığını ilk kez kabul etmişti. AİHM’deki dava tutanaklarının 23., 24. ve 25. sayfalarında yer alan ifadelerine göre Mendi, olayı şöyle aktarmış: “Tabii Saint Barnabas olayı, Kutlu Adalı Bey’in vefatından yanılmıyorsam üç ya da dört ay önce basına yansıyan, size göre bir ‘olay’dı, bana göre bir faaliyetti. O olay ile ilgili sadece bildiğim bazı şeyleri söylemek istiyorum. Saint Barnabas olayı ile Sivil Savunma Teşkilatı Başkanlığı’nı ilişkilendirme çalışmaları oldu. Hatta Kutlu Adalı Bey’in öldürülmesini bu Saint Barnabas’taki faaliyet ile ilişkilendiren kişiler oldu. Saint Barnabas, o dönem Barış Kuvvetleri Komutanlığımızın yaptığı huzura yönelik, teröre yönelik faaliyetlerden bir tanesiydi.”

Kilise baskınıyla huzur ve güvenliğin ne gibi bir ilgisi var?

Kutlu Adalı davasında ihmal ve eksik yargılama nedeniyle AİHM Türkiye’ye 96 bin Avro para cezası verdi.

Kilise baskını 1974 yılında Rum evlerinden, dükkânlarından, bankalardan ve İkon Müzesi’nden çalınıp Aziz Barnabas’ın gömütüne gizlenmiş paha biçilmez tarihi eserler, para ve mücevheratı oraya gömen kimdi?

Korkut Eken, 1974’te Kıbrıs Barış Harekâtı’nda görevliydi. Adada gösterdiği hizmetlerden dolayı “şerif rozet beratı” ile ödüllendirdi. Acaba diyorum; o gömünün sahibi Korkut Eken olabilir mi?

Geçmişte, terörle mücadele adı altında voliyi de vurma konusunda becerikli olunca, insanın aklına geliveriyor işte...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları