Miyase İlknur

Lider yorulmaz teşkilat yorulur

24 Ağustos 2024 Cumartesi

Bizim gibi az gelişmiş ülkelerde hele de Doğu toplumlarında liderler doğa üstü varlıklardır. Asla yanılmaz, asla yorulmaz, asla kandırılmaz ve asla yaşlanmazlar. Eğer bir hata yapılmışsa bu liderden kaynaklanmaz. Yakın çevresi ve alt kademedeki yöneticilerin hatasıdır. Hesap vermesi gereken biri varsa o kişi lider olamaz.

Halbuki liderin suçladığı beceriksiz kadroları da seçen liderdir. Kalibresi düşük liderler, kendisine rakip olmasınlar ya da eylem ve söylemlerine itiraz etmesinler diye çapsız insanları yakın çevresine doldururlar. O kadrolar da çapsızlıklarının farkında olduklarından kendi siyasal ömürlerinin liderin ömrüne bağlı olduğunun bilinciyle hareket eder liderin duymak istediği sözleri söyler, yanlışını gördükleri halde itiraz etmezler.

Sürekli “padişahım çok yaşa” denmesinden hoşlanan liderler, kendilerini uyaracak, başarılı olması için öneriler getirecek kadrolarla çalışmadığından doğal olarak hata yaparlar. Birinci sınıf yöneticiler birini sınıf kadrolarla çalışır, ikinci sınıf liderler ikinci sınıf kadrolarla. Eh, üçüncü sınıf liderler de üçüncü sınıf kadrolarla.

Hem lider hem kadro ikinci ya da üçüncü sınıf olursa başarısızlık kaçınılmaz olur. Halbuki lider, eksiğini gediğini kapatmak için birinci sınıf kadrolarla çalıştığında, o kadronun başarıları liderin hanesine yazar. Herkes, “Helal olsun adam tam lider. Nasıl bir kadro kurmuş ve nasıl başarılı politikalar üretiyorlar” der.

Cumhurbaşkanı ve AKP lideri Erdoğan, 2002’de iktidara geldiğinde kendisi dışında güçlü bir kadro ile yola çıktı. Yıllarca politikada pişmiş, feleğin çemberinden geçmiş, bürokraside önemli görevler almış o kadroyla birlikte Türk siyasi tarihinde hiçbir lidere nasip olmayacak başarılar elde etti. Tabii dünya konjonktürünün de katkısıyla. Ama bir süre sonra kerametin sadece kendisinde olduğuna inandı ve yeri geldiğinde kendisine itiraz da edebilen kadroları yavaş yavaş tasfiye etti.

BEN HARİÇ HERKES SUÇLU

MHP’nin başımıza bela ettiği cuhurbaşkanlığı hükümet sistemi denen bu ucube rejime geçip de tek adam olunca artık ne kadroya ihtiyaç vardı ne de Meclis’e. Şeklen partisinde; MYK, disiplin kurulu, TBMM grup yönetimi gibi organlar ve organlara atanmış isimler elbette vardı. Ama organlarda atanmış isimler aynı zamanda bir iğneli fıçı üzerinde oturuyordu. Her başarısızlık ya da itiraz sonucunda hemen görevden alınıyor ve yerlerine başkaları geliyordu. İl ve ilçe başkanlıklarında da aynı devri daim sürüp gidiyordu.

Görevden alınanlar uslu durduklarında ve lidere sadakatlerini sürdürdüğünde bir süre sonra yeniden o görevlere atanmaları mümkün olduğundan kimse sesini çıkarmayıp sırasını bekliyordu.

Son iki seçimde AKP büyük kan kaybetti. 14 Mayıs seçimlerinde Erdoğan, ilk kez ikinci turda seçilirken partisi bir önceki seçime göre 7 puan oy kaybetti. Son yerel seçimlerde ise oy kaybı çok daha dramatik oldu. Kurulduğundan beri ilk kez bir seçimde AKP ikinci parti konumuna geriledi.

Erdoğan, son iki seçimdeki başarısızlığı lider olarak hiç üstüne almadı. Kendisi dışında herkes hatalıydı. Adaylar yanlış seçilmiş, teşkilatlar çalışmamış, milletvekilleri halktan kopmuş, parti yönetimi kibir abidesi haline gelmiş ve bu nedenlerle seçim kaybedilmişti. Oysa adayları seçen de milletvekilleri, il ve ilçe başkanlarını atayan da kendisiydi.

Partisinin 23.kuruluş yıldönümünde konuşan Erdoğan, “Yorulan arkadaşlar biraz kenara çekilip dinlensin” dedi.

Ya yorulan kendisiyse?

Ama yok, bizim gibi ülkelerde ya kafalar değişirse ya da liderler kalıbı değiştirse kangren olmuş sorunların ne olduğuna teşhis konulabilir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları