Miyase İlknur

Karacaoğlan otobüse binemiyor

20 Şubat 2021 Cumartesi

Milletin morali bozuk. İktidarınki daha da bozuk. Gara operasyonundaki başarısızlığı sorgulanmasın diye ilk kez, evet ilk kez muhalefet liderlerine bir operasyon hakkında bilgi verme lütfunda bulunmasına rağmen hesabı tutmadı. Deneyimli askerler gibi muhalefet de başarısızlığın nedenlerini yüksek sesle sorgulamaya başladı. Tabii karşılığında “Nankörler! Sizi adam yerine koyup bakanlarımızı gönderdik be!” diye kükremekle kalmayan Reis, bir de CHP liderine saydırdı. Eskiden çocuklar küfür ve hakaret ettiğinde anneleri ağzına acı biber sürerdi. Büyükler hakaret ettiğinde ise “Aile terbiyesi görmemiş ne olacak!” diye ayıplanırdı. Günümüzde acı biberi Twitter’ın merkezi sürüyor. Hakaret içerikli paylaşımlara ya erişim engeli koyuyor ya da sansürlüyor. Erdoğan’a bu kez sadece Twitter değil, kendi İletişim Başkanı da sansür uyguladı. Gel de gülme...

Peki, Cumhurbaşkanı niye bu kadar öfkeli?

Müjdeli haber geldiğinde Başkomutan sıfatıyla ekranlara çıkıp başarıyı üstlenmeyecek miydi?

Tahmin edeceğiniz gibi bir yanına Milli Savunma Bakanı’nı diğer yanına özgürlüklerine kavuşmuş olan kamu görevlileri ile ailelerini alıp ulusa seslenecek, kendisinden sonra söz vereceği Milli Savunma Bakanı da “Cumhurbaşkanımızın talimatıyla harekete geçtik ve hamt olsun askerlerimizi başarılı bir operasyonla ailelerine kavuşturduk” diyecekti. Hatta Rize’deki AKP il kongresinde canlı bağlantı ile özgürlüğüne kavuşmuş insanlarımızı konuşturacaklar ve mehter marşı eşliğinde lebaleb coşku salonda tavan yapacaktı.

Keşke öyle olsaydı ve bizler de günlerce Cumhurbaşkanı’nın emir ve talimatıyla nasıl başarılı bir operasyon yapıldığı propagandasına maruz kalsaydık.

Ama olmadı. Demek ki bir şeyler eksik ve yanlış yapıldı.

Zaten bu konuda deneyimli güvenlikçiler ve emekli askerler, önceden müjde verilerek üç tabur asker ve 41 savaş uçağıyla rehine kurtarma operasyonunun yanlışlığına dikkat çektiler.

Madem ki Cumhurbaşkanı Başkomutan ve madem ki müjdeli haberi verme hakkı kendisinde; o zaman başarısızlığının sorgulanmasına da itiraz etmeyecek.

ASIM EREN’İN RUHU HORTLADI

Şehit annesinin parti kongresinde figüran olarak kullanılması, esprilerin, kahkahaların havada uçuşması, “ver mehteri!” modunda şarkılar söylenmesi bir yana başarısızlığın hesabını vermesi gerekenler bir de başkalarından hesap soruyor.

Amaç, Gara’daki başarısızlık sorgulanmasın. FETÖ’cü Serdar Atasoy’un generalliğe terfi ettirilerek İstihbarat’ın başına getirilmesinden bunalmış olan iktidar cenahı, Gara operasyonu başarıya ulaşsaydı hayli rahatlayacaktı. Bu kez Atasoy terfisinin üzerine bir de operasyonun başarısızlığı eklenince, sinirler iyice bozuldu. Şimdi hırsını muhaliflerden çıkarmaya çalışıyorlar. Daha doğrusu misilleme yapılıyor. Dün TBMM’de 9 HDP’li vekil hakkında apar topar fezleke hazırlandı. Milletvekillerinin suç işlemesi halinde elbette fezleke hazırlanır. Ancak “Niye daha önce değil de şimdi” diye de sormak lazım.

Eski Niğde milletvekili Asım Eren kafası, 2020’de yeniden hortladı da ondan.

1959’da Molla Mustafa Barzani Kerkük’te Türkmen mahallelerine saldırıda bulunmuş ve Türkmenleri Kerkük’ten kovmak için katliamlara girişmişti. TBMM Başkanlığı’na soru önergesi veren CHP Niğde Milletvekili Asım Eren, Başbakan Menderes’e “Irak’ta Kürtler, Türkmenleri katlediyor, Türkiye’de Kürtlere karşı misillemede bulunmayacak mısınız” sorusunu yöneltmişti. Partisi içinden, talebe cemiyetlerinden ve gençlik kollarından yoğun tepki gelince sonradan tornistan yapmıştı ama pek bir işe yaramamış ve bir süre sonra partisinden istifa etmek zorunda kalmıştı.

CEMAL SÜREYA BUGÜNÜ YAZMIŞ

Geçen haftanın önemli gelişmelerinden biri de Anayasa Mahkemesi’nin, YÖK protestosunu takip ederken ters kelepçe takılan gazeteciye 15 bin lira tazminat ödenmesine karar vermesiydi. Polisler eğer basın kartı da yoksa gazeteciye terörist muamelesi çekmeyi kendinde hak görüyor. Umarım bu karar ders olur.

İletişim Başkanlığı beğenmediği gazetecilere basın kartı vermez. Yazı ve haberlerini beğenmedikleri gazeteciler hakkında dava açılır, tutuksuz yargılansa bile yurtdışına çıkış yasağı uygular. Ülke zaten 65 yaş üstü olanlar için yarı açık cezaevi. Ataol Behramoğlu Ağabeyimiz bu konuda bir dava açtı ama tez zamanda sonuçlanacağını beklemiyoruz tabii. AKP kongreleri serbest ama Ataol Ağabey’in ya da bizim Şükran Abla’nın “Şükran Soner”in otobüse binip işe gelmesi yasak.

Cemal Süreya tam da bugünler için yazmış:

Bu hükümet,

Pir Sultan’a pasaport vermiyor,

Onu anladık.


Yunus Emre’ye de

Basın kartı vermiyor

Onu da anladık


Ama bu hükümet

Ferman çıkarmış

Karacaoğlan’ı otobüse bindirmiyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları