Miyase İlknur

Harbiye Marşı’nı da değiştiriverin bari!...

05 Kasım 2022 Cumartesi

Harbiden AKP’nin önceki seçimde bilboardları süsleyen seçim afişinde yer alan “Hayaldi gerçek oldu” dedirten bir aşamaya geldik. Aslında aşama, TDK sözlüğüne göre önem ya da değer yönünden gitgide yükselen bir sıra basamakların her birine denilir ama bizim için değilse bile AKP için bir aşamadır nihayetinde.

Seçimlerde AKP adına yardım kolisi dağıtan, muhalefet partilerinin pankartlarının indirilmesi için bizzat ekiplerin başında duran, il ve ilçe başkanları ile bakanları ziyaret eden, muhalefete parmak sallayan valiler gördük.

AKP il başkanını askeri törenle karşılayan jandarma karakolu komutanlarına da rastladık.

Kamunun aracını eşine tahsis eden, devletin polisine eşinin çantasını taşıtan, hepsinden önemlisi devletin kurucusunu yok sayan, hatta lanetleyen diyanet işleri başkanını da gördük elhamdülillah!

Cumhurbaşkanının karşısında düğmesi olmadığını unutarak cüppelerinde iliklemek için düğme arayan, önünde saygıyla eğilen yüksek yargı mensuplarını çok evvel tanımıştık.

Bırakın cumhurbaşkanını, damadın siyasi kariyerini inşa etmek için kurulan Pelikan Grubu’ndan aldığı talimatla davalar açan savcılara ve o savcıların yazdığı osuruktan iddianameleri kabul edip ceza yağdıran partili hâkimlere alışalı epey oldu.

Ülkenin ana muhalefet partisine devletin kurumlarının kapılarını kilitleyip içeri almayan, korkudan perdenin arkasına saklanıp güvenlik güçlerine talimat veren genel müdür ve kurum başkanları ile tanıştık.

Emniyet Genel Müdürlüğü’nün sosyal medya paylaşımında bu kurumda İstihbarat Daire Başkanlığı yapmış Sabri Uzun’un Canan Kaftancıoğlu’na verilen cezayı kınamasına tepki olarak “İstihbarat Daire Başkanlığı yapmış birisinin böyle bir AHLAKSIZLIĞI kabul edilemez” diye yazılmasına da alıştık.

Ömürlerini Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ve Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin şartlarını yerine getirmeye adamış emekli amirallerin bu sözleşmeyi tartışmaya açan hükümeti uyarmak üzere yayımladığı açıklama nedeniyle aldıkları emir üzere amiraller hakkında suç duyurusunda bulunan tapu müdürü bile gördü bu gözler.

Diplomatik gezilerde yapılan heyetlerarası görüşmeler cumhurbaşkanı ve eski başbakan çocuklarının katılımını bile sineye çektik.

Ama “Yok gerçekten bu kadarı da da fazla” dediğimiz bir olaya tanıklık ettik. Geçtiğimiz hafta Polis Akademisi Bandosu AKP’nin seçimlerinde kullanacağı şarkıyı seslendirmesi karşısında nutkumuz tutuldu.

CHP’yi kötülemek için müflis bakkal misali eski defterleri karıştıran ve “Milli Şef” döneminin otoriter hatta faşist bir rejim olduğunu, partili valilerin bulunduğunu, ilkokullarda okutulan andın, izci gruplarının ve milli bayramlardaki geçit töreninin faşist rejimlere özentiden kaynaklandığını papağan gibi tekrarlayanlar sus pus!...

Yukarıda sıraladıklarımız ilk akla gelenler. Bundan âlâ faşist rejim mi olur ya?...

Oldu olacak Harbiye Marşı’nı da değiştiriverin de tam olsun bari...

KIZIM SANA SÖYLÜYORUM GELİNİM SEN ANLA

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun cari açığın kapatılması için uyuşturucu ticaretine yol verildiğini öne süren videosu üzerine İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, elinde bir dosya ile ekranlara çıkıp “Kılıçdaroğlu’nun FETÖromanı bu dosyanın içinde” diyerek salladı.

Neresinden baksan sorunlu...

Dosyanın içindekini kendisine saklayacağına savcılığa aksettirmesi bırakın bir bakanı bir vatandaş için bile suç sayılması gereken bir durum.

Kılıçdaroğlu’nun sözlerini eleştirebilir, “İyi de belgen nerede?” diye sorgulayabilirsiniz. Dosya sallamak ne?

Herhalde içişleri bakanı, bu dosya ile bir yerlere mesaj veriyor. Kendisini görevden almak için yanıp tutuşan ama yeri dar olduğu için bunu yapamayan Saray erbabına diyor ki “Kılıçdaroğlu hakkında bunları biliyorsam sizin hakkınızda neler neler biliyorum ayağınızı denk alın”.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları