Miyase İlknur

Bir sen eksiktin!

21 Mart 2020 Cumartesi

Sanki az derdimiz vardı bir de bu korona denen muzır virüs çıktı başımıza. 

Muzır ki ne muzır?

Hem antikapitalist, hem din düşmanı, hem anarşist. Ne sınır tanıyor ne had biliyor... Tam bir ülkeden gitti diye düğün bayram yapılırken bir köşeden kafasını çıkarıp tüm dünyaya nanik yapıyor. Ne dersen var herifçioğlunda...

1990’larda başlayan neo-liberalizm kasırgasıyla vecde gelip “sınırlar kalktı oleeey!” diye nara atanlara da “şimdi belanızı buldunuz” dercesine, sınırlardan sadece para, mal, imge,bilgi, sembol ve değerlerin değil, insanlığın başına gelebilecek en büyük musibetlerin de bu açık sınırlardan geçip tüm dünyayı dolaşabileceğini tokat gibi yüzlerine çarpıverdi. Şimdi “büyük insanlık” evlerinde karantina altında oflayıp puflarken “Acaba Enver Hoca’nın Arnavutluk’u ya da Kuzey Kore modeli mi insanlık için daha doğruydu” demeye başladı bile.

Alman sosyolog Max Weber, kapitalizmin doğuşunu Avrupa’da reformların sonucunda ortaya çıkan Protestanlığa bağlamıştı. Protestanların kendilerini Tanrı’ya kanıtlamak için hayatlarını zenginlik elde etmeye adamaları, bu uğurda azimli olmaları, onları kurnaz ve verim odaklı çalışmaya itmesinden dolayı kapitalizmin geliştiğini öne sürmüştü. Neo-liberalizmin tavan yaptığı 90’lı yıllarda da Weber’i haklı çıkarırcasına Protestan bir vaizin oğlu olan Fukuyama “tarihin sonu” diyerek liberalizm adına erken bir galibiyet kutlaması yapmıştı. 

Fukuyama’ya da nanik

Şimdi, in midir cin midir belli olmayan bu korona melunu, bir nanik de Fukuyama ile müritlerine yaparak “Ben bitti demeden bitmiz agaaa!” deyiverdi.

Bırakınız yapsınlar bırakınız geçsinler” dediniz, o da geçiverdi ve yapacağını yaptı işte.

Neo-liberalizmin propaganda timi, insana yönelik harcamaların ekonomik yarışa engel olduğu tezini beyinlere öyle bir çaktı ki, sosyal demokratların iktidarda olduğu ülkelerde bile sosyal devlet politikası demode bulunup tedavülden kaldırıldı. Sağlık özelleştirildi, sosyal güvenlik enstrümanlarına sahip olmak bir ayrıcalık haline getirildi. 

Şimdi ne oldu?

Kapitalizmin kalesi olan ülkelerde bile hastanelerin kamulaştırılması gündeme geldi.

Korona sadece kapitalistlere değil, dinlere de düşman bir virüs olduğunu gösterdi.

Dinlerin de karizmasını çizdi

Çin’den sonra virüs İran’ın kutsal Kum kentine sıçradı. Kum kenti, Şia’nın en büyük eğitim merkezi. Şia inancında bu kentin ehlibeyt, yani On İki İmam tarafından korunduğuna inanılır. Herhalde o nedenle virüs geldiğinde karantinaya alınma çağrılarına kulak asmadı İran yönetimi. Tarihte Büyük İskender’in tarumar ettiği Kum kentini, bu kez de korona mahvetti. Ne sanıyordu mollalar? Sahip zaman Muhammed Mehdi’nin korona ile gelip cenk edeceğini mi?

Muzır virüs eğlenmeye doymuyordu. Oradan Katoliklerin merkezi İtalya’ya zıpladı. İtalyan halkını kırıp geçirdi. Vatikan’da geleneksel pazar törenleri iptal edildi. Papa Françesko, pazar duasını ekrandan yapmak zorunda kaldı. Katoliklerin günahını çıkaran Papa, virüsü ciğerlerinden çıkaramadı ama. Korona, Papalığın da karizmasını fena halde çizdi.

Ekranlarımıza korona konusunda uzman niyetine çıkarılan ilahiyatçılardan biri virüsün zina, ters ilişki ve eşcinsellikle bulaştığını söyledi. 

Buyur buradan yak!..

İran’da zinanın ve eşcinselliğin cezası idam ama virüs bu ülkeyi kasıp kavurdu. Hadi onlar Şii, muta nikâhı yapıyorlar diye Sünni bakış açısıyla yorum getireceksiniz biliyoruz. 

Peki, bizim umrecilerde çıkan virüsü neyle açıklayacağız?

Bu uzmanın dedikleri doğru olsaydı her türlü sapıklığın mubah görüldüğü Körfez’deki kraliyet aileleri koronadan topluca mort olmuşlardı.

Yav bi sus Demircan Hoca ya, bi sen eksiktin?

Korona, bize gelmeyeydin bu ara ne iyi olurdu. Ekonomik kriz, Suriye’den şehit haberleri, depremlerle cebelleşmek yetmiyormuş gibi bir de sen çıktın başımıza. Bir sen eksiktin yani? 

Geçen günlerde Pınar Fidan adında bir yeniyetme stand-up’çının Alevilere yönelik zevzekçe bir konuşması sosyal medyada trend topic oldu. Sözüm ona mizah yapıyor kızımız. Madımak katliamını espri konusu yapmış. Yaptığını da “ofansif mizah” diyerek haklı çıkarmaya çalışıyor. Ofansifin kelime anlamı hücum, saldırı demek. Yahu Aleviler günümüz siyasal ikliminde zaten yıllardır defansta. Hücumları cansiperane karşılamaktan, “Allah’ını seven defansa” diye bağırmaktan canları çıkmış. 

He kızım bi sen eksiktin valla!..



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları