Miyase İlknur

Bir intiharın genel provası

20 Kasım 2021 Cumartesi

Şehir Tiyatroları’nın 2009’da sahneye koyduğu Duşan Kovacevic’in oyununu anlatmayacağım. Oyun, borçları yüzünden her şeyini yitirmiş başarısız mimarın Tuna Nehri üzerindeki köprüde intihara kalkışması olayı üzerine kuruludur.

Türk ekonomisi de her şeyini tükettiği ve borç sarmalına girdiği için intihara sürükleniyor. Ama ekonomi canlı bir varlık olmadığı için ne intihar etme ne de intihardan kaçınma gibi bir irade göstermesi mümkün değil. Ekonominin intiharı ancak onun dümeninde olan karar alıcıların iradesiyle olur ki bu aynı zamanda ekonomiyi yönetenlerin de intiharı demektir.

Ülkenin her kurumunda mevzuat gereği yöneticileri olsa da gerçek karar alıcının bu kurumların yöneticileri olmadığını dağdaki çoban bile biliyor. Yargının, güvenliğin, dış politikanın tek karar alıcısı Cumhurbaşkanı olduğu gibi ekonominin tek karar alıcısı yine o. Üstüne üstlük kendisini ekonomist olarak gören biri olduğu için bu konuda yetkinliği olduğunu savunuyor.

Başlangıçta onun “Faiz sebep enflasyon sonuç” fantezisini dini düşünce yapısına bağlamıştık. Bu fanteziyi damadı Albayrak döneminde de denemiş, 128 milyar doları da haklı çıkmayı umarak heba etmesine rağmen başaramamıştı. 

Şimdi yeniden aynı fanteziyi yaşama geçirerek sonuna kadar gitmeye niyetli. Bu kez kararından dönmeye hiç niyeti yok. “Du bakali ne olacak?” diyerek faizlerde dibi görmek istiyor. Başka bir deyişle ekenomiyi sürüklediği intiharın sonucunda ne olacağını merak ediyor anlaşılan.

Hani materyalist olsa Beşir Fuat’a özeniyor diyeceğim ama değil. Olsa olsa irrasyonalist, nepotist ya da egosantrist olabilir.

Ancak göre göre hem ekonominin hem kendisinin intiharını kayıtsızca izlemesi ruh hali olarak Beşir Fuat’ınki ile aynı. Acaba o da bu Osmanlı entelektüeli gibi intiharın her anını not ediyor mu diye merak ediyor insan.

Beşir Fuat, intiharını Ahmet Mithat Efendi’ye iki yıl önce yazdığı bir mektupla bildirmiş ve kadavrasının da Tıbbiye’ye bağışladığını ilan etmiştir.

Alın size bir merak konusu daha. Acaba Reisimiz Türk ekonomisinin kadavrasını kime ya da kimlere bağşlamayı düşünüyor? Birleşik Arap Emirlikleri’ne mi, Katar’a mı yoksa İngiliz tefecilere mi?

Beşir Fuat’ın kadavrasının Tıbbiye’ye bağışlanması dini gerekçelerle yaşama geçirilmemişti ama ekonomimizin kadavrasının bağışlanmasını önleyecek bir dini gerekçe de yok.

Siz bakmayın faiz kararını “nas”lara bağlamasına?

Eğer “nas”lara uymayı ilke haline getirmiş olsaydı, rüşveti ortadan kaldırır, mal biriktirmeye heves etmez ve kamu mallarını talan ettirmezdi. O nedenle yaptığına dini kılıflar uydurma sadece enflasyon altında ezilen tabanını yine dini söylemlerle tevekküle yöneltmek.

KORKMAZ YİĞİT, TÜRKKAN’A VERECEK PARAYI NEREDEN BULDU?

Şehit yakını olduğu söylenen bir kişiye küfretmesi nedeniyle Saray medyası bu olayı seçime kadar köpürtecek anlaşılan. 

Lütfi Türkkan’ın küfür eyleminin savunulacak bir yanı yok. Bunun şehit yakını olduğu için büyütülmesi de ayrıca garip. 

Ne yani şehit yakını olmayan birine küfretmesi normal mi ki ısrarla şehit yakını diye vurgulanıyor.

Günlerden beri bu olayı işledikten sonra şimdi de Korkmaz Yiğit’in arsa satışı nedeniyle verdiği paranın üstüne yatması ne parayı ne de arsayı vermesi konu ediliyor. Lütfi Türkkan hakkında “Hem küfürbaz hem dolandırıcı” başlığı altında hem de.

Korkmaz Yiğit hakkındaki davalardan birinde özel belgede sahtecilik suçlaması da vardı sanırım.

Neyse konu o değil.

Korkmaz Yiğit’in TMSF’ye borcu yok muydu? 

Yiğit TMSF’ye bu borçları ödedi mi acaba?

Ödemediyse Lütfi Türkkan’a arsa karşılığında ödediği 4 milyon 500 bin lirayı nereden buldu diye merak ediyorum sadece. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları