Miyase İlknur

Aşı kaynatma

16 Ocak 2021 Cumartesi

Hemen “Yok daha neler; aşı kaynar mı yahu?” demeyin. Kaynar kaynar.. Biz kaynatırız abi... Her şeyi kaynattığımız gibi aşıyı da kaynatır, milleti oynatırız vesselam. BioNTech aşısının - 70,  Moderna’nın - 20, diğerlerinin ise 4 derecede saklanması zorunluyken biz aşıyı nasıl kaynattığımızı tarihten bir darb-ı meselle açıklamaya çalışalım.

Halife Ömer, halkın kendi idaresinden memnun olup olmadığını ölçümlemek için geceleri tebdili kıyafet evlerin kapıları önünde bir süre durup içeride konuşulanları dinlermiş. (Şimdi olsa özel yaşamın mahremiyetini tehditten hakkında dava açılırdı ya neyse...) Sahabeden İbn-i Abbas’la bir gece yine böyle tebdili kıyafet kapıları dinlerken bir evin içinden çocuk ağlamaları duyar. Bir süre bekler ama çocukların feryatları dinmeyince kapıyı vurarak içeri girer.

Halife Ömer, kadına sorar: “Bu çocuklar niye ağlıyor?” 

Ocaktaki tencereyi karıştıran kadının yanıtı: “Çocuklarım günlerdir aç o nedenle ağlıyorlar.

Halife Ömer: “Peki, niçin pişirdiğin yemekten vermiyorsun?” 

Kadın: “Kocam ve oğlum savaşlarda şehit oldu. Bu çocuklar da oğlumun yetimleri, son yiyeceğimiz iki gün önce bitti. Tencerede de taş kaynatıyorum ki çocuklar avunur uykuya dalar diye.

Halife Ömer: “Peki, kimseden yardım talep etmedin mi?

Kadın: “Önceden varlıklı bir aile idik. O nedenle dilenmeye utanıyorum” dedikten sonra Halife Ömer’e beddualar yağdırır.

Halife Ömer: “Ana, Hz. Ömer’in nereden haberi olsun?” der.

Kadın: “Koskoca Ömer, benim bu durumda olduğumu bilmeyecekti ise ne diye halife olmuş?” der.

***

Şimdi aşı konusuna gelirsek, rolleri şöyle dağıtabiliriz. Kazanda kaynayan taş aşı, aç çocuklarını oyalamak isteyen çaresiz kadın da Sağlık Bakanı ile Reis. Türk halkı da yemek bekleyen çocuklar.

Aylardır Covid’den kırılan halkımız aşı bekliyor. Dünya ülkeleri daha aşıların onayı çıkmadan ön siparişleri verdiler. Bizde ise devleti âliyemiz “aşı sorunumuz yok, 50 milyon aşı siparişi verdik yeni yılın ilk gününden itibaren aşılama takvmini başlatıyoruz” dedi. O günden bugüne hemen her hafta Sinovac aşısı geldi geliyor. Bu hafta “10 milyon, ertesi hafta 20 milyon sonra da 30 milyon gelecek”  diye diye aşıya aç milletimizi oyaladılar. 

Neden tek aşıya mahkûmuz” soruları gelince de yine aşı kaynatma seansları başladı. “BioNTech aşı için 20 milyon doz için anlaşmaya vardık, ilk parti önümüzdeki günlerde gelecek, şubat ayında yerli aşı da faz-3 çalışmalarını tamamlayacak. Nisan ayında halkımızın yüzde 60’ı aşılanmış olacak” açıklamalarıyla bir süre daha oyalandık. 

Maske dağıtımı gibi aşıyı tedarikte de fena halde çuvalladık. Yıllardır muhalefete yönelik “Bunlar üç kazı bile güdemezler” diye alay edenler kaz gibi dolaşmayan, raflarda kutularında sabit duran üç maskeyi bile dağıtmayı beceremediler.

Dünayaya caka satmak için kolilerle maske dağıtan hükümetimiz, kendi halkına maske dağıtmakta aciz kaldı. Bir başka acizyetimiz de aşı konusunda oldu. Kimsenin alıcı olarak itibar etmediği, etkinliğinin hayli tartışmalı olduğu bir aşıyı bile ancak sembolik miktarda getirebilmekle övünülüyor kaç gündür.

Şimdi “Etkinliği tartışmalı aşıdan ne diye oldun o zaman” diye soranlarınız çıkacaktır. Gönüllü oldum ve aşıyı yaptırdım. Çünkü biliyordum ki o aşı, sağlık çalışanlarına ve 65 yaş üstüne ancak yetecekti. Biz aşının ulaşması ancak yaz aylarında olabilecekti. O da garanti değil ya...

Gündemi de kaynattık

Bir taraftan aşıyı kaynatırken diğer taraftan da gündemi kaynatmak için her türlü propagandaya abandılar. Amaç millet aşıyı sormasın.

Cumhurbaşkanı’nın “Ulusa Sesleniş” konuşmasında reytingler yerlerde olduğu için aşı ya da yeni önlemler konusunda önemli açıklamalar yapacağı önceden bildirilen konuşmalarında hazır kitleyi bulmuşken önce ana muhalefete saydırıp, ardından hamasi nutuklar atma, oradan HDP üzerinden Millet İttifakı bileşenlerinin arasına nifak sokma amaçlı cümlelerden sonra bir iki cümle de ana konuya değiniyor. Yine aşı müjdeleri yine alınan önlemlerle pandemiyi nasıl iyi idare ettiklerini anlatıyor. 

Peki, yiyen kaldı mı?

Hiç sanmıyorum. Aşıların ilk partisi vurulurken bile millet “Sağlık Bakanı ile Cumhurbaşkanı’na vurulan aşı gerçek mi” sorgulamalarına başladı. Bunun başlıca nedeni yönetime duyulan güvensizlikten kaynaklı. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları