Mine Söğüt
Mine Söğüt minesogut@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Sevgili arsız silah ekonomisi

16 Ekim 2019 Çarşamba

Önce silah satıyorlar.
Sonra Nobel Barış Ödülü veriyorlar.
Önce silah satıyorlar.
Sonra İnsan Hakları İzleme Komitesi oluşturuyorlar.
Önce silah satıyorlar.
Sonra savaş mahkemeleri kuruyorlar.
Önce silah satıyorlar. Önce silah satıyorlar. Önce silah satıyorlar.
Savaş çıkınca silah ambargosu koyuyorlar.
Ve siz olan biteni görmemekte direniyorsunuz.
Savaşın iyisi var, kötüsü var sanıyorsunuz.
Savunma nedir, saldırı nedir, işgal nerede başlar nerede biter, ayırt edemiyorsunuz.
Savaşta bir tarafın yanında olabileceğinize, haklıyı haksızı ayırabileceğinize, kazananı kaybedeni idrak edebileceğinize inanıyorsunuz.
Onlar silah üretiyorlar ve silah satıyorlar ve ülke ekonomilerini legal ve illegal silah ticareti üzerine kuruyorlar.
Siz o silahları satın alan bir ülkenin devletinin dünyadaki savaş ekonomisini canlı tutmaya yarayan korkunç gafletine kurban gittiğinizi göremeden...
Ve sandıkta verdiğiniz oyların size nasıl bir kâbus olarak geri döneceğini hesap edemeden...
Politikacıların ve medyanın çığırtkanlığında davul zurnayla gidilen bir savaşın aslen ne anlama geldiğini düşünmekten aciz bir hale geliyorsunuz.
Tıpkı Nobel Barış Ödülü’nün ne anlama geldiğini hiç idrak edemediğiniz gibi.
Gözünüzü hayata, o ödülün toz kondurulmayan kıymetinin etrafında koparılan gürültünün tehlikesini dile getirmeyen evrensel suskunluğun günah çukurunda açtınız.
O çukurdan çıkasınız yok.
Dinamitin mucidi olan ve kısa sürede dünyanın en güçlü silah üreticisi haline gelen Alfred Nobel’in yüzyılın başında:
“Dinamiti bulan adamı -beni- barış dostu olarak görenler benimle alay edeceklerdir. Varsın öyle olsun... Madem insan aklını dinlemiyor, öyleyse o kadar korkunç bir öldürme aracı bulunmalı ki, insanlık korku ve korunma içgüdüsü ile barışı seçsin” diyerek işin mantığını, silah ekonomisini vicdanlarda rasyonelleştiren bir denklemle kurmayı becermiş olması sizi ürkütmüyor.
Korkunç savaşlara imza atan insanlığın yüz küsur yıldır hoşuna giden/işine gelen bu denklem sizi de ikna ediyor.
O yüzden, bir silah tüccarının görkemli bir yapıyla tekeline alarak içini boşalttığı barış kavramına yabancılaşan insanlığın en küçük ve en tehlikeli parçasısınız.
Eski savaşlardan ve yeni savaşlardan önünüze düşen fotoğraflarda gördükleriniz aklınızı başına hâlâ getirmediği...
Ortadoğu’yu yakıp kavuran bitmek bilmez savaşların haklısı, haksızı, mazlumu, zalimi, iyisi kötüsü olmadığı aklınıza yatmadığı...
Kimin yanında olsanız, kime karşı dursanız her halükârda vahşetten yana olduğunuzu görmediğiniz...
Bir onunla bir bununla anlaşan politik ve askeri liderlerin ve bölgedeki savaşa “sözde” karşı olan devletlerin hep birlikte harladığı o ateşte, hak verdiğiniz bir taraf olduğu anda, insanlığın iyiliğine dair ne varsa elbirliğiyle tutuşturduğunuzun farkına varmamakta inat ettiğiniz için;
Savaşmayan, savaşa karşı olan, barıştan bahseden, insan haklarından bahseden, hukuktan bahseden ve hâlâ ve hâlâ canhıraş silah üretmeye, satmaya devam eden;
Silahsızlanmayı asla ama asla dile getirmeyen;
Direnişçileri ve teröristleri ve illegal orduları ve legal orduları ortak paydada yağlı müşteri olarak gören silah tüccarı devletlerin ekmeğine yağ sürmeyi sürdürmektesiniz.
Hayatınızı tümüyle esir almış olan şu savaş atmosferinde;
Savaşa dair söylenen tüm hamasi sözlere kulak tıkamazsanız...
Şehitlik, cengâverlik, vatanseverlik üzerine verilen söylevlere paye vermeyi kesmezseniz...
Savaşı haklılıkla bağdaştırıp güvenlikle pekiştiren yalanlara ateş püskürtmezseniz...
Ve tüm dünyayı acilen silahsızlanmaya ikna edecek politikaları yeniden üretmezseniz...
Daha asırlarca birbirinizi öldürmeye ve ölmeye devam edeceksiniz.
Cepheye gönderdiğiniz tüm çocukları, hem düşmanlarınız hem de siz, bu ortak gafletin derinlerine üst üste gömeceksiniz.
Nihayetinde de, yanlış yere yönelmiş öfkeniz ve kininizle, birilerini hep zengin edeceksiniz.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yanık saraylar 4 Ağustos 2021
Patron çıldırdı 30 Temmuz 2021

Günün Köşe Yazıları