Çok sevdiğim bir dostum, 1980’li yıllarda Bursa’da hem üniversite öğrencisidir, hem de yerel Doğru Hakimiyet gazetesi çalışanı.         

Aziz Nesin, bir söyleşi programı kapsamında Bursa’ya gelir. Büyük yazarın kentteki varlığı, elbette gazeteciler için bulunmaz nimettir. Yerel basının kıdemli temsilcileri, söyleşiden sonra Aziz Bey’i kuşatmaya alırlar. Gazetesine “gençlik sayfası” hazırlayan öğrenci gazeteci de aralarına sızar. Tadına doyulmaz bir sohbet başlar. Söz bir ara, yazılı basındaki tashih (düzeltme) yanlışlarına gelir. Aziz Nesin, düzeltmenin önemini bizzat yaşadığı bir deneyimle anlatır:   

Aziz Nesin, 1948 Temmuz ayında Markopaşa mizah dergisinin yanı sıra siyasi bir haftalık gazete, salı günleri yayımlanan Başdan’ı (baştan) çıkarmaya başlar. Siyasal erkin nefret odağına yerleşen gazetenin 18 Ocak 1949’daki manşetinde Rıfat Ilgaz’ın kaleminden “Sabahattin Ali Öldürüldü ” ve hemen altında Aziz Nesin’in “Dost Sabahattin Ali” makalesi vardır. 

Belki bu, manşetten önce, ama kanımca hemen sonrasında olmalı; Aziz Nesin ve arkadaşları, hiçbir baskının, zulmün onları sindirip susturamayacağını vurgulamak için Başdan gazetesine “Gözümüzü budaktan sakınmayacağız!” manşeti atarlar. 

Ertesi gün gazeteyi ellerine aldıklarında, gözleri dehşetle açılır. Baş sayfa matbaada dizilirken “müretttip hatası”na kurban gitmiş, başlıkta iri puntolarla “Götümüzü budaktan sakınmayacağız! ” tümcesi okunmaktadır. 

İster mürettip hatası olsun ister suikast, bir Z yerine dizilen T harfi, Başdan gazetesinin sonu olur. Aziz Nesin ve arkadaşları de sil baştan yapıp 1950’den öteye Yeni Baştan gazetesini çıkarırlar.

Ne var ki Türkiye’de budaktan sakınmak, gözü kurtarmak anlamına gelmiyor, sevgili okurlarım. 

Son yirmi yıldır gözünü sakınanın da sakınmayanın da T gadrine uğradığı ülkemizi “yeni baştan” inşa fırsatı doğarsa…Tek elden tertiplerin bir kuşak Z’yi daha harcamasına izin vermeyelim!