G.Saray’ın peşinde Avrupa’yı dolaştığımız günlerde çok stat gördük. İnsanın kapalı tribünde ıslandığı bir stada hiç rastlamadık. Gelin görün ki G.Saray’ın yeni stadının basın tribününde ıslandık. Sözüm ona bu stadın tamamına yakını kapalı...

İstanbul’da aniden bastıran yağışlı havanın soğuttuğu Aslantepe’de Cimbom’un futbolu içimizi ısıttı. Bursaspor oyuna hızlı başladı ve ilk gol durumlarını onlar hazırlayıp kaçırdı ama sonrasında G.Saray’ın ayağa topu kusursuz oynaması Yeşil - Beyazlıları kendi alanından çıkamaz bir duruma düşürdü. Futbolun anadili pas. Pası etkili, zamanında yaptığınızda düzgün ve akıcı konuşan bir söz ustasını dinlemenin keyfini alırsınız sanki. Bu pas yeteneğine ek olarak Engin Baytar’ın kişisel becerisine çevre görüşünü ekleyip verdiği pasla gelen Elmander golü Sarı - Kırmızılıların yaratıcı oyununun bir ürünüydü. G.Saray bireysel ve takım halinde öylesine güzel hareketler yaptı ki hepsine burada yer vermek olanaksız. Gökhan Zan’ın maçın başında rakibine verdiği pasın pozisyon oluşturmasının dışında G.Saray ilkyarıda kusursuz oynadı.

4’lü savunmanın önünde Melo ön libero, tek santrfor Elmander’in arkasında da dörtlü orta alan dizilişiyle mücadele eden G.Saray bir devre kusursuz oynadıktan sonra ikinci yarıda kontrol futboluna geçti. Bu anlayış Bursaspor’un oyunda denge sağlamasına, pozisyon bulmasına, gol atmasına neden oldu. İlkyarıda harcanan enerji ve sahanın ağırlaşması G.Saray’daki düşüşü hazırladı. Bu durumda, ilkyarıda keyif veren G.Saray ikinci devre yandaşlarını kaygılandırdı. Öyle ki Fatih Terim; Sercan’a savunmaya dönmediği, yardım etmediği için bağırıyordu Bursaspor ataklarında...