Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Almanya... Almanya...
2. Dünya Savaşı sonunda yerle bir olan Almanya’yla bu savaşa İsmet İnönü’nün politik zaferiyle girmeyen Türkiye’nin ilişkileri salt futbolla sınırlı değildir kuşkusuz. Savaş sonrası belini doğrultmak için göçmen işçilere davet çıkaran Almanya, sistemi ‘kurtarıcı’, disiplini ise ‘üretimin temel değeri’ olarak toplumuna benimseterek ayağa kalkmasına karşın bizim gurbetçilerimiz ve insanlarımız “Almanya… Almanya acı vatan” türünden arabesk yaklaşımlarla onların sistemini, disiplinini ve dolayısıyla kalkınma yöntemlerini ‘düz’, kendi bireyselliklerini ise ‘yaratıcı’, çoğunlukla da ‘kıvrak zekâ’ olarak algılamışlardır.\n
\nOnlar sisteme ve dayanışmaya üretimin temel koşulu olarak bağlı kaldıkları, bu sayede devşirme futbolcuları, özellikle bizim Mesut Özil’i bir dünya yıldızı şeklinde futbol dünyasına armağan ettikleri halde her karşılaşmamızdan önce Almanlara düz mantıkla yaklaştık. Almanlar bizim futbola yaklaşımımızdaki mantıksızlığı her maç anında ve sonrasında yüzümüze tokat gibi çarptığı halde futbolun bilirkişisi olarak sunulanların güzel oyunu tinsel (manevi) değerlere bağlayarak sıradanlaştırmalarını hâlâ ‘ninni’ olarak dinliyoruz. Hani Almanların isteklenme (motivasyon) düzeyleri düşüktü? Hiçbir bilimsel hatta insansal değeri olmayan kendi öznel değerlendirmelerinizi Almanlarla nasıl örtüştürebiliyorsunuz? Tinsel (manevi) yaklaşımı başlat, öncelikli hale getirip işin düşünsel, bilişsel, taktiksel ve daha nice futbola özgü unsurlarını yok sayarsanız, Almanya karşısında kazanma olasılığından bile söz edemezsiniz. Bu ülkenin futboluna yön verenlerin, yönetenlerin, teknik adamlarının büyük çoğunluğunun mantığı şudur: Top savunmaya veya kaleciye geldiğinde en uzağa vurulmalı. Bu düşünce amatör kümelerden Süper Lig’e ve hatta ulusal takıma kadar değişmiyor. Böylece çağcıl düşünüp yıllardır atağın kaleciden, savunmanın ise top yitirildiğinde en uçtaki oyuncunun devreye girmesiyle başlayacağını yazıp söyleyenlerin düşüncesi değersizleştirilip çöpe atılıyor, Almanya kalecisi iki golün başlangıç pasını verdiğinde olağanüstü bir uygulamaymış gibi herkes çağdaş oluyor. \n
\nBugün futbolun en can alıcı yerlerinde sisteme inanmayanlar vardır. Çünkü sistem kurmak zordur ama ülkemizin yatkın genç oyuncularını sistemsizlik içine atıp onları ‘yetenekli’ palavrasıyla parlatıp toplumu uyutarak gününü gün ederken istediğine ulaşmak çok daha kolaydır. Bu kolaylığı Hiddink bilmiyor mu sanıyorsunuz? Gökhan Gönül, Sabri Sarıoğlu ve Hamit Altıntop gibi üç bek oyuncuyu arka arkaya sağ tarafa dizip de bu bölgeden iki gol yemek hiç mi dokunmuyor bu ülkenin futbol insanlarına?\n
\nBöylesine bir sıradanlık varken Avrupa Şampiyonası’nın finallerine gitsek ne olur? Daha önce son dakikalarda gelen rastlantı golleriyle Avrupa’da derece alıp bayram da yaptık, sonra ne oldu? Sistem ve ekol bir ülkenin bağışıklık sistemini oluşturur. Bağışıklık sistemine virüs girmiş futbolumuzu, bireysel çabalarla sağaltmaya çalışıyoruz. Olacak iş mi?\n
\n\n\n
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- Kılıçdaroğlu'na 'Meral Akşener' yanıtı
- 'Hadi gelin kapatın!'
- Yeni dönem başlıyor: Taksi, otobüs, dolmuş...
- Bir sonraki ve en büyük ekonomik patlama...
- Ulaşım durma noktasına geldi!
- Tarihi geçmiş ürün satan zincir market şubesine mühür
- Ünlü kebapçının kardeşi 20. kattan aşağı düştü!
- Kayyum belediyeyi kapattı!
- İl başkanı hayatını kaybetti!
- Çete lideri savunma yaptı, tutukluluğa devam kararı!