Fakir Cumhurbaşkanı İstiyorum

21 Nisan 2014 Pazartesi

Ağustos ayında yapılacak seçimlerde aday olacakların tamamını bilmiyorum ama fakir birinin aday gösterilemeyeceğini size şimdiden söyleyebilirim. Aranızdan kaç kişi halkın seçeceği Cumhurbaşkanı için belirtilen seçim esaslarını okudu? Sanırım çoğu kişinin okumadığı belli ki hâlâ “Köşk’e şimdiki Cumhurbaşkanı mı, yoksa Başbakan mı çıkacak?” diye tartışmaya devam ediyoruz. Ortaya çıkan tabloya baktığımızda seçim kuralları başka bir adayın çıkmasını zorlaştırdığı için bu tartışmalar da anlamsız sayılmıyor. TBMM’de yüzde 10 barajını aşan partilerin veya Meclis’te en az 20 milletvekilinin önereceği adayların yarışacağı bir seçimde, ilk başlangıç itibarıyla aslında yine seçmenin direkt seçimi olmayacak. Milletvekillerinin seçim esaslarında olduğu gibi, liderlerin seçtiği adaylardan birisini seçer gibi, yeni cumhurbaşkanımızı seçeceğiz. Buna elbette bir kıstas koyulmalı, yoksa binlerce kişi aday olabilirdi. Ama birçok adayın çıkmasını engellemenin çok yolu varken yine önümüze konulanlardan birisini seçmek zorunda bırakılmak inanın artık beni bıktırdı. Sanki seçim yapmıyor da lokantaya ne tercih edeceğini bilmeyen ve garsonun yönlendirmesiyle yemeğini seçen bir müşteri gibi hissettiriliyoruz. Önümüze konulan bu tabloyla farkında mısınız, “arkadaşlar biz bir cumhurbaşkanı seçeceğiz de, sizce hangi aday daha iyidir söyleyebilir misiniz?” sormadığımız bir tek soru kalıyor.
Süreçteki ikinci büyük handikap da, aday gösterilecek kişilerin seçim bütçelerini kendilerinin ayarlamak zorunda olmaları. Adaylar, partilerin direkt destekleyeceği biri olmayacağından, partilerin kasasından da para harcamaları mümkün olmayacak. Adaylar, ya kendi ceplerinden ya da belli bir limite sahip bağışlardan harcama yapabilecekler. Önceki seçimlere bakılarak bu seçim sürecinde harcanacak rakamın en az 20 milyon TL civarında olacağı değerlendirilmektedir. Söylemesi ayıptır da yeni cumhurbaşkanı adaylarımız, ya parası çok olan ya da parası olanlar tarafından desteklenen kişilerden olacak. Açıkçası, adayımızı yüzde 10’luk bir kesimin ön plana çıkardığı kişilerin arasından seçeceğiz. Ama lütfen unutmayalım ki cumhurbaşkanını biz seçiyoruz!
Yapılacak bu ilk seçimde ve sonrasındaki diğer seçimlerde de iktidarda olan partinin göstereceği adayın kazanma şansı, diğer adaylara göre hep daha fazla olacak. Yani, TBMM’de iktidarda olan partinin adayının kazanması gibi bu seçimde de farklı bir senaryo gerçekleşmeyecek. Halkın ilk defa kendi tercihini ortaya koyacağını zannettiği bu seçim aslında bakıldığında TBMM’de yapılanlar gibi olacak. Ama sadece bir farkla; millet safında yapılanından olacaktır. Bu nedenle de AKP’nin genel başkanı, yeni cumhurbaşkanımız olacaktır. Tablodaki diğer partiler genel başkan düzeyinde aday olmayacağından diğer adaylar arkalarında bir parti organizasyonu gücünü bulamayacaklardır. Açıkçası seçim, seçilmek isteyen adayın ikinci tura kadar formalite bir yarışından ibaret olacaktır. Ama unutmayın ki cumhurbaşkanını biz seçiyoruz!
Seçimlerde yaşanan problemleri unutmadığınızı düşündüğüm için ayrıntılara pek fazla girmeyeceğim. Farklı partilerden binlerce gözetmenin olduğu sandıklardaki oyların akıbeti hakkında herkesin rahat olmadığını düşünüyorum. Bu seçim partilerin yarışı olmayacağına göre, sizce binlerce gözetmen nereden gelecek? Seçimler yaz aylarına denk geleceğinden sizce kimler oy atmak için evlerine geri dönecektir? Bu seçimde de parti genel başkanını Köşk’e çıkartmak arzusunda olan AKP, gözetmenleri ile sandıkların başında hazır olacaktır. Ama yine de unutmayın ki cumhurbaşkanını biz seçiyoruz!
Yıllar önce yardıma ihtiyacı olan soydaşlarımız adına destek aramak için bir işadamıyla görüşmeye gitmiştik. Konuyu anlattıktan sonra işadamı dönüp bize şu cümleleri sarf etmişti: “Allah’ın bile acımadığı ve yardım etmediği insanlara ben niye yardım edeyim. Akıllı olsalardı fakir kalmaz ve zengin olurlardı.” Ayağa kalkarak tepki (tepkinin şekli bende saklı kalsın) göstereceğimi anlayan arkadaşlar koluma girerek beni dışarı çıkarmışlardı. O adama hâlâ kızgınlığım sürüyor ama normal hayatta sanki bu söylemden farklı mı davranıyoruz. Fakir ama namuslu bir insana evladımızı ya da oyumuzu veriyor muyuz? Yüzde 80’i dar gelirli olan bir ülkede Mustafa Kemal gibi bir Anadolu çocuğunu çıkaramıyorsak ve hatta arkasında duramıyorsak söyler misiniz, hangimizin o işadamından farkı kalıyor? Ben o işadamı gibi düşünmediğimden, fakir bir cumhurbaşkanı istiyorum.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları