Mehmet Ali Güller

Ekonomi sopası, tampon havucu

21 Ocak 2019 Pazartesi

Erdoğan ve Trump, birincisi 14 Aralık 2018’de, ikincisi de 14 Ocak 2019’da iki konuda anlaştılar.
İlki ABD’nin Suriye’den çekilmesi ve vekâletini AKP’nin almasıydı. Peki, nasıl? ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo birkaç kez belirtti: “Erdoğan Kürtlerin korunması için taahhüt verdi” (10.1.2019).
Nitekim Saray’dan yapılan açıklamalarda Kürtlerle bir problem olmadığı belirtiliyor, hatta Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Kürtlerin hamisiyiz” diyordu (14.1.2019). Ve Erdoğan da artık “genç Suriyelilerin seçeneği olmadığı için PYD’li olduğunu” söylüyordu (7.1.2019).
İkinci konu ise güvenli bölge adı altında tampon bölgeydi. Hazırlığı için ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton 5 maddelik planla Ankara’ya geldi. Maddelerden biri “Suriye’nin kuzeydoğusunun hava sahasında ihtilaf yaşanmasının önlenmesi için işbirliği”ydi (10.1.2019). Çünkü karada bir güvenli/tampon bölge için uçuşa yasak hava sahası gerekliydi.
Ancak Bolton’un Türkiye’ye gelmeden önce İsrail’de yaptığı açıklamalar, onu tampon konusunda arabulucu yapmaktan uzaklaştırdı. Planı üzerinde gerekli müzakereleri yapamadan dönmek zorunda kaldı fakat AKP medya üzerinden “5 kırmızı çizgi” haberiyle pazarlığı yanıtladı.
 
Tehdide, ‘ortağız’ yanıtı
AKP’nin “kırmızı çizgi” pazarlığına Trump’ın yanıtı 14 Ocak’ta sosyal medyadan geldi: “Eğer Kürtleri vurursa Türkiye’yi ekonomik yönden mahvederiz. 20 millik güvenli bölge kuracağız.”
Bu yapılmış en büyük tehditti. Normalde yer yerinden oynaması gerekirdi, fakat oynamadı!
Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın sosyal medyadan Trump’a “teröristler ortağınız olamaz” dedi ve “ABD’nin stratejik ortaklığımızı onurlandırmasını bekliyoruz” diyerek alınabilecek en alt seviyeden alttan almış oldu! Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ise “Stratejik ortaklar sosyal medyadan konuşmaz” dedi (14.1.2019).
Aynı akşam Erdoğan ve Trump telefonda görüştü. Ertesi gün Erdoğan şöyle diyordu: “Trump’ın verdiği mesajlar bizi üzdü. Dün gece bu meseleleri tekrar konuştuk. Gayet müspet bir görüşme oldu” (15.1.2019).
Sonuçta ne mi olmuştu? Trump ekonominizi mahvederiz” diyerek sopa sallamış, “güvenli bölge” ile de havuç önermişti!
 
Tampon arabulucusu Senatör
Güvenli bölgenin kabul edilmesi üzerine de detayları için bir müzakereci/arabulucu belirlendi: ABD’li senatör Lindsey Graham.
Zaten Graham, Trump Suriye’den çekilme kararını ilan ettiğinde onunla görüşmüş ve “Trump’ın, Türkiye’ye tampon bölge güvencesi vereceğini
açıklamıştı (31.12.2018).
Tampon arabulucusu olarak Ankara’ya gelen Graham, 2.5 saat Erdoğan’la, ardından ayrı ayrı Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Savunma Bakanı Akar ve MİT Başkanı Fidan ile görüştü.
Sonrasında da mutabakatı ilan etti: “Güvenli bölge Türkiye’nin güvenliği için kurulacak.
Peki, nasıl? “General Dunford’ın bu hedefleri tamamlayacak bir planı var” diyordu Graham ve ekliyordu: “YPG unsurlarını buradan uzaklaştıracak, Türkiye’nin kendisine tehdit hissetmeyeceği yönünde bir plan. Türkiye’nin ulusal güvenlik kaygılarını giderecek bir tampon bölge” (19.1.2019)
Böylece ABD’nin Irak’taki şablonu, Suriye’de de devreye alınmış oluyordu!
 
Güvenli bölge, ABD tuzağı!
Türkiye’nin bu konudaki zaafı, “fetih” peşinde koşan bir hükümetle yönetiliyor olmasıdır. “Kuzey Suriye Misakı Milli içindedir” diyen iktidar, en başından beri Suriye’nin bir parçasında “ÖSO bölgesi” istiyor.
Fakat belirtelim:
1.Ha PKK güvenli bölgesi, ha ÖSO güvenli bölgesi; güvenli bölge Suriye’yi böler!
2.ABD’yle güvenli bölge Astana sürecini bozar, Türkiye’yi Rusya ve İran’la karşı karşıya getirir.
3.ABD’yle güvenli bölge Türkiye’yi komşusu Suriye’yle bu kez silahlı olarak karşı karşıya getirir ki, bölge için en kötü senaryodur!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Teğmenler meselesi 21 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları