Mehmet Ali Güller

Binali Yıldırım ‘sesli istila’ demişti

07 Mayıs 2022 Cumartesi

Sığınmacı sorunu konusunda hazırlanan Sessiz İstila kısa filmi/belgeseli büyük tartışma doğurdu. Öyle ki kısa sürede milyondan fazla kişi tarafından izlenmesi üzerine iktidar, yapımcısını gözaltına aldırarak belgesele operasyon bile düzenledi! Dahası, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Sessiz İstila belgeseli üzerinden Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ı, Türk siyasetinin gördüğü göreceği en düşük seviyede hakaret ve küfürlerle hedef aldı.

SORUNUN KAYNAĞI-NEDENİ

Belgeseli elbette beğenmeyebilirsiniz, konuya yaklaşımını kışkırtıcı da bulabilirsiniz ama önemli bir soruna işaret ettiği ortada: Türkiye gibi ekonomisi kötü olan bir ülkede kısa sürede nüfusun yüzde 10’una ulaşmış sığınmacı sayısı, konuya nasıl bakarsanız bakın, ciddi sorundur. Ve bugün çözülemezse yarın çok geç olur.

Benim açımdan belgeselin en sorunlu kısmı, “Suriye Dışişleri Bakanı Lavrov” ifadesiydi. Belgeselin sahipleri bu ifadeyle Suriye’yi Rusya’nın sömürgesi gibi göstermeye çalışmışlar. Bu bakış vahim bir siyasi hataya işaret ediyor ve aslında sorunun gerçek nedenini ıskalama riski taşıyor. Şundan:

Rusya, sömürgeci değil, tersine Suriye’yi sömürge yapma ve parçalama hedefiyle işgal etmeye kalkan Atlantik kuvvetlerine karşı Suriye yönetimi tarafından ülkeye davet edilen bir kuvvet. Suriye’den sığınmacı sorunu yaşanmasında neden Rusya değil, birincisi ABD, ikincisi de ABD’nin politikalarıyla işbirliği içerisinde Suriye’de rejim değişikliğine soyunan AKP’dir! Rusya’nın Esad’ın davetiyle sahaya asker sokması ise ABD’nin Suriye’yi parçalamasını ve dolayısıyla sığınmacı sorununun daha da büyümesini önleyen bir faktördür.

AKP: AVRUPA’YI İSTİLADAN KORUYORUZ

Sessiz İstila’ya karşı çıkanlar, yukarıda işaret ettiğim yaklaşım yanlışlıkları nedeniyle değil, politik gerekçelerle sığınmacılığı savundukları için belgeseli hedef alıyorlar. İstila kelimesi üzerinde duruyorlar, böyle bir tehlike olmadığını savunuyorlar…

Oysa böyle bir tehlike olduğunu, aslında doğrudan kendileri söylüyorlar. Nasıl mı? Anımsatalım:

Tampon Ülke - Emperyalizmin Göç Stratejisi (Kırmızı Kedi Yayınları) kitabımda önemle dikkat çekmiştim. Başbakan Binali Yıldırım, 24 Kasım 2016’da TRT’de gazetecilerin karşısında aynen şunları söylemişti: “Düşünün, Türkiye olmasa ne olacak? Bütün bu Ortadoğu’dan, kargaşanın, savaşın yaşandığı bölgelerden akın akın mülteciler Avrupa’yı istila edecek ve çok büyük bir sorunla yaşamak zorunda kalacaklar. Türkiye buradan bütün bu sorunları, kendi içerisinde yönetebilen bir ülkedir. Avrupa’nın bunu görmesi lazım.”

Yani AKP’nin Başbakanı Binali Yıldırım, 5-6 milyon mültecinin Avrupa’yı istila etmek yerine kendi yönettiği ülkeyi istila ediyor olmasını, övünülecek bir politika olarak anlatmıştı!

İKİ YANLIŞ ÇİZGİ

Dolayısıyla Sessiz İstila belgeseline kızanlar, aslında Binali Yıldırım’a ve elbette Tayyip Erdoğan’a kızmalıdır; hem de iki kere: Birincisi, rejim değiştirme hedefli yanlış dış politikalarıyla sığınmacı sorununun nedeni oldukları için, ikincisi de imzaladıkları anlaşmalarla Avrupa’yı “istiladan” koruyup Türkiye’yi bir “göçmen deposu” haline getirdikleri, Avrupa’nın önünde bir “tampon ülke” yaptıkları için…

Kitabımda önemle vurguladım: Sığınmacılara değil, sığınmacı sorunu doğuran politikalara karşı çıkmalıyız. Emperyalizmin Ortadoğu planlarını ve o planlarla işbirliği yapan iktidarın çizgisini hedef almalıyız.

Emperyalizmin göç stratejisini esas almadan “sığınmacı dostluğu” sergileyen “bir tür solculuk” da sığınmacıların neden değil sonuç olduğunu dikkate almadan işi yabancı düşmanlığına ve ırkçılığa götüren “bir tür sağcılık” da büyük yanlış içindedir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Teğmenler meselesi 21 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları