Mehmet Ali Güller

Avrupa’nın güvenlik sorunu: NATO’nun genişlemesi

16 Nisan 2022 Cumartesi

İsveç ve Finlandiya’nın haziranda NATO’ya üye olacağı haberleri yoğunluk kazandı. Nitekim Finlandiya Başbakanı Sanna Marin, “NATO üyeliğine başvurup başvurmama kararı, birkaç hafta içinde parlamentoda görüşülecek” dedi (12.4.2022). Oysa 15 gün önce, 31 Mart’ta NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, Finlandiya’nın NATO üyeliğine başvurduğunu açıklamıştı! Kaldı ki Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinistö, kısa bir süre önce, 20 Mart’ta, “NATO’ya katılmamız, Avrupa’daki güvenlik durumunu olumsuz etkiler” demişti. 

Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesi ile yoğunlaşan ABD baskısı günlerinde, İsveç de benzer tutumu almıştı. İsveç Başbakanı Magdalena Andersson; 25 Şubat’ta “NATO üyeliği düşünmüyoruz”, 7 Mart’ta “NATO üyeliği için referanduma gidilmesinde tereddütlerim var”, 8 Mart’ta NATO’ya başvurumuz, Avrupa’yı daha da istikrarsızlaştıracak demişti. Hatta İsveç Savunma Bakanı Peter Hultqvist, 10 Mart’ta, “Görevde olduğum sürece NATO’ya katılmayacağız” demişti.

ABD’NİN KÜRESEL NATO HEDEFİ

Sadece şu açıklamalar bile gösteriyor ki İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya girmesi değil, NATO’nun İsveç ve Finlandiya’ya girmesi söz konusu! Öyle ki 4 Mart’ta NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, “İki ülkenin istemesi halinde, çok hızlı bir şekilde NATO’ya katılabileceklerini” ilan etmişti! Çünkü ABD’nin acelesi var!

SSCB dağıldığında ve Varşova Paktı feshedildiğinde, NATO 16 üyeden oluşuyordu. Ancak ABD, Moskova’ya “kazık atarak”, 1999’dan itibaren NATO’yu Rusya’ya doğru genişletme kararı aldı. Böylece Soğuk Savaş boyunca SSCB’yi çevrelemesini daha da ilerleterek Rusya’yı “daraltılmış kuşak” ile boğmaya başladı. 

ABD birinci dalgada 12 Mart 1999’da Çekya, Macaristan ve Polonya’yı; ikinci dalgada 29 Mart 2004’te Bulgaristan, Estonya, Letonya, Litvanya, Romanya, Slovakya ve Slovenya’yı; üçüncü dalgada 1 Nisan 2009’da Arnavutluk ve Hırvatistan’ı; dördüncü dalgada 5 Haziran 2017’de Karadağ’ı ve beşinci dalgada 20 Mart 2020’de Kuzey Makedonya’yı NATO’ya üye yaptı. 

ABD 2008’den beri de 30 üyeli NATO’yu, Ukrayna ve Gürcistan ile, şartlar elverdiğinde de Moldovya, Bosna-Hersek, Finlandiya ve İsveç ile 36 üyeli bir savaş makinesi haline getirme amacındaydı.

AVRUPA BARIŞINDA İKİ FARKLI YAKLAŞIM

ABD’nin NATO’yu genişletmesinin Avrupa’nın güvenliğini sağlamakla ilgili olmadığı ortada. Nitekim yukarıda da belirttiğimiz gibi hem Finlandiya Cumhurbaşkanı hem de İsveç Başbakanı, ülkelerinin NATO üyeliğinin Avrupa’nın güvenliğini olumsuz etkileyeceğini belirtiyorlar. 

Sadece İsveç ve Finlandiya değil, Avrupa’nın iki lider ülkesi Almanya ve Fransa da bunun farkında. Son olarak Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, “Avrupa’nın Rusya ve Türkiye ile ilişkilerini yeniden düşünmesi gerektiğini, aksi takdirde Avrupa’nın barış içinde yaşayamayacağını” söyledi (13.4.2022).

Stratejik düzlemde mesele şu: AB, ABD’den “stratejik özerk/bağımsız” olmak ve yükselen Asya-Pasifik bölgesiyle ayrı işbirliği yürütmek istiyor. ABD ise Avrupa üzerindeki hegemonyasını sürdürebilme peşinde ve bunun aracı olarak da NATO’yu kullanıyor. 

Dolayısıyla “Avrupa güvenlik mimarisi”, çarpışmanın yaşandığı asıl konu olarak önümüzde duruyor. Rusya, temel olarak “bölünmez güvenlik” anlayışı içerisinde Avrupa ve Asya’nın oluşturduğu Avrasya’nın güvenliğinin birlikte ele alınmasını savunuyor. Almanya ve Fransa da Rusya’ya rağmen bir Avrupa güvenliğinin inşa edilemeyeceğini görüyor. Bu yaklaşımdaki ortaklık, ABD’yi saha dışına itiyor. 

ABD ise karşılığında, Baltık-Akdeniz hattında, İngiltere’nin (hatta Türkiye ile birlikte) liderlik ettiği Doğu Avrupa inşa etmeye çalışıyor: İngiltere, Polonya ve Ukrayna üçlüsünün kurduğu “Küçük Avrupa İttifakı”nı, Baltık ve Karadeniz ülkeleri ile genişletmeye çalışıyor. Böylece Avrupalıların Avrupa güvenliğini inşa etmesine engel olmaya çalışıyor. 

ABD’nin Rusya’nın istediği güvenlik garantilerini vermemesi, Ukrayna’yı ateşe sürmesi, Rusya-Ukrayna müzakerelerini baltalaması, savaşı uzatacak şekilde silah ve yabancı asker transferi yapması ve NATO’yu genişletmeye çalışması bu nedenle...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Teğmenler meselesi 21 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları