Mehmet Ali Güller

Altılı masanın ‘Batıcı’ dış politikası

02 Şubat 2023 Perşembe

Altılı masa, 240 sayfalık “Ortak Politikalar Mutabakat Metni” açıkladı. Metnin “Dış Politika, Milli Savunma, Güvenlik ve Terörle Mücadele, Siber Güvenlik, Göç ve Sığınmacı Politikaları” başlıklı 9. bölümü ise sadece 12 sayfa!

Birbirine benzemeyen altı siyasi partinin herhangi bir konuda “mutabık” olabilmesi, elbette çok zordur. Bu nedenle olsa gerek dış politika ve güvenlik konuları da iki istisna hariç, çoğunlukla yuvarlak ifadelerle geçiştirilmiş, köşeli vurgulardan kaçınılmış.

NATO’CULUK, AB’CİLİK

Altı partinin köşeli vurguyu gerektiren mutabık olduğu istisna iki konu ise NATO ve AB olmuş. Özetle “NATO’culuğa devam, hedef AB’ye tam üyelik” denmiş.

Kuşkusuz bu iki konu ya da daha doğru ifadeyle Türkiye’yi Atlantik’e çapalayan bu iki bağ, AKP-MHP ittifakı için de geçerli. Yani Cumhur ile Millet’in Atlantikçilik konusunda temelde bir farkı yok. İkisinin de yüzü Batı’ya dönüktür. Fark belki şuradadır: Cumhur; Batı ile daha iyi pazarlık edebilmek için arada dönüp Doğu’ya bakarken; Millet, bu metinle Doğu’ya daha az bakacağını ilan etmektedir.

Örneğin mutabakat metnindeki “Şanghay İşbirliği Örgütü ile ilişkilerimizi gerçekçi bir zeminde değerlendireceğiz” sözü, mevcut yakınlaşmanın “gerçekçi” olmadığına göndermedir ne yazık ki...

FİİLİ TEK TARAFÇILIK

Oysa gerçek şudur: Dünya ekonomisinin yönü zaten Atlantik’ten Asya-Pasifik’e kaymıştı; artık siyasetin yönü de kayıyor. Kuşak ve Yol ile Asya, Afrika ve Avrupa entegre oluyor, Asya/Avrasya yükseliyor, çok kutuplu dünya inşa oluyor, bu tablo tüm devletlere “çok taraflılık” fırsatı sağlıyor.

AKP ideolojisi ve programı nedeniyle bu fırsatı kullanamadı, kullanamazdı; tersine bunu Batı’yla pazarlığına araç yapmaya kalktı ve neo-Abdülhamitçi “dengecilikle” çok taraflılığı, çok tarafa tavize dönüştürdü. Türkiye’yi önümüzdeki dönemde yönetme iddiasında olanlar, tersine, “çok kutuplu dünyada çok taraflılık” ile çok taraftan kazançlı çıkılabileceği gerçeğine göre konumlanmalıydı.

“AB’ye tam üyelik” hayaline saplanarak “F-35 projesine dönmek için girişimde bulunacağız” diyerek “çok taraflılık” uygulanamaz. Tersine, F-35 “tek tarafa” daha fazla bağlanmanın aracına dönüştürülür.

UZLAŞI ARAMA YANLIŞLIĞI

Mutabakat metninde “ABD ile ilişkileri eşitler arası bir anlayışla kurumsal temele oturtacak, müttefiklik ilişkisini karşılıklı güvene dayanacak şekilde ilerleteceğiz” deniliyor.

Oysa Türkiye ile ABD arasında “karşılıklı güven” sorunu yok; zaten “karşılıklı” bir durum da yok, tek taraflı bir durum var: ABD Türkiye’ye karşı terör örgütlerini destekliyor; Doğu Akdeniz’de, Ortadoğu’da ve Kafkasya’da Türkiye’ye karşı hareket ediyor; Türkiye’ye askeri ve ekonomik yaptırımlar uyguluyor; Türkiye’nin fay hatlarıyla oynamaya çalışıyor. Yani güven sorunu “karşılıklı” değildir.

Türkiye’nin ABD’yle sorunları stratejiktir ve yaşamsaldır; o sorunlar uzlaşı arayarak değil, kararlı bir şekilde karşı koyarak çözülür. Bu nedenle Türkiye’nin asıl gündemi, o kararlılığı ortaya koymak ve güçlendirmek üzere iç ve dış cepheleri inşa etmektir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Teğmenler meselesi 21 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları