Jale Özgentürk

Film yeni başlıyor

07 Ağustos 2020 Cuma

Türkiye’de artan vakalar nedeniyle yeni kısıtlamalar gündemde

Normalleşmeye geçişin ilk günlerinde açılması erken bulunan AVM’ler ile perakende markalarını yeniden korku sardı. AYD Başkanı Hüseyin Altaş, “Erken açıldık ama en katı sağlık önlemleri bizdeydi. Şimdi film yeni başlıyor. İkinci kapanmayı ne AVM’ler ne de markalar kaldırabilir” diyor.

Türkiye’de Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı vaka sayıları bir süredir günde 900’ün altına inmiyor. Bazı kentlerde durum kötü. Bu nedenle Bakan Fahrettin Koca’nın uyarılarının dozu da her geçen gün artıyor. Kurallara uyulmayan bayramın ardından bölgesel önlemlerin, kısıtlamaların gelmesinden söz ediliyor. 15 ilde hafta sonları sokağa çıkma yasağının geri geleceği bile iddia ediliyor.

Bu iddia İçişleri Bakanlığı tarafından şimdilik yalanlansa da kimse için sürpriz olmayacak. Normalleşme sürecinin başladığı haziran ayında alışveriş merkezleri (AVM) ilk açılan yerler olmuştu. Erken açıldı eleştirilerine neden olan AVM’lerde son durumu Alışveriş Merkezi Yatırımcıları Derneği (AYD) Başkanı Hüseyin Altaş’a sorayım dedim.

Altaş, AVM’lerde bu süreçte tüm sağlık koşullarına uyulduğunu, maskesiz kimsenin alınmadığını ancak sokaklarda, sahillerde ise hiçbir kurala uyulmadığını söylüyor.

Tatil destekleriyle birlikte halkta “Bu iş bitti” algısı oluştuğunu anlatıyor.

AVM’ler bankaların olur

“Pandemide birinci perde reklamdı. Film yeni başlıyor” diyen Altaş, bu süreçten çok endişeli. Yeni kısıtlama ve eve kapanma ihtimallerinin arttığını söylüyor. Endişesini, “Yeni kapanma, kısıtlama gündemde. Bu ikinci kapanmayı alışveriş merkezi yatırımcıları kaldıramaz. Yatırımcıların borç yükü çok fazla. AVM’lerin çoğu bankaların eline geçer. Perakende ise zaten can çekişiyor. Çoğu marka kapanır” sözleriyle açıklıyor.

Altaş, bunun olmaması için çareyi maske, mesafe ve hijyen olarak sıralasa da bayramda yaşadıklarımız ortada. Toplumdaki maske, mesafe duyarlılığının uyarılarla artması zor. Yeni kısıtlamalar zorunlu görünüyor. Ekonomik gerekçelerle ölçüsüzce açılmanın bedelini yine ekonomik krizle ödüyoruz!

İstanbul otelleri eylülde açılamaz

Turizmde Almanya’nın dört kent için aldığı karar umut verdi ama İstanbul için aynı iyimserlik söz konusu değil. Elite World Asia, Elite World Europe, Elite World Prestige, Elite World İstanbul, Elite World Business, Elite Otel zincirinin İstanbul’daki otelleri. Kovid’in ilk günlerinde mart ayında kapandı.

Tıpkı İstanbul’daki otellerin çoğunluğu gibi bugün hâlâ kapalı. Sadece Elite değil İstanbul’daki oteller eylül ayında açılmaya hazırlanıyordu. Yönetim Kurulu üyesi Emel Elik Bezaroğlu’na bu kararın devam edip etmediğini sordum. İstanbul otellerinin düğünler ve toplantılar için 1 Eylül’de açılmayı beklerken durumun tersine döndüğünü söylüyor.

Vaka sayılarının artması ve Bilim Kurulu’nun getirdiği ve getireceği kısıtlamalar nedeniyle otellerin açılmayacağını anlatan Bezaroğlu, “İstanbul şu anda sadece Katar, Kuveyt ve İsrail turistlerine açık.

Karantina zorunluluğu var. Aşı çıkmadan normale dönmek zor olacak gibi görünüyor” diyor. Dünyada en çok etkilenen iki sektör perakende ve turizm. Bu dönem nasıl atlatılacak kimse bilmiyor!

10 ay sözleşmeli iki ay işsiz!

Türkiye’de çalışanların uzun süre mücadele konularından biri oldu taşeron işçilerinin kadrolu olması. Sonunda 2018 yılında taşeron şirketlerde çalışan yaklaşık 750 bin işçi kadroya geçirildi ve özlük haklarının da iyileştirileceği sözü verildi. Ama hiçbir adım adılmadı.

Bu kapsamda Milli Eğitim Bakanlığına bağlı devlet okullarında da yaklaşık 30 bin işçi kadroya geçti. Ancak onların durumu daha da ilginç... Buna göre kadroya geçen işçiler diğer kamu işçilerinden farklı olarak 10 ay sözleşmeli çalışıyor, yaz döneminde 2 ay ise iş sözleşmeleri askıya alınıyor ve işten uzaklaştırılıyorlar.

Bu çalışanların sıkıntısını bazı sendikalar geçen yıldan beri gündeme getirmeye çalışıyor. Ben de bu kapsamda olan bir çalışanla sohbet ettim. İki ay ücret alamadıklarını pandemi döneminde ise daha fazla mağdur olduklarını şöyle anlatıyor: “Bizler Eylül ayında iş başı yapıyoruz ve maaşlarımız vergi dilimine tabi tutuluyor düşüş oluyor, gelir kaybı çoğalıyor. 2 ay ve vergi dilimi yıllık baz alındğında asgari ücreti bile bulmayan maaşla devlet kadrosunda çalışan işçileriz.” Özel sektörde ayrımcılığa alışkınız da devletin çalışanlarına bunu reva görmesi kabul edilebilir mi?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları