Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Sinirlioğlu’na Çağrı
Uydur kaydır belgelerle hüküm giydirilmiş subaylar için mutlaka bir yeniden yargılama gerekiyor. CHP’li Osman Korutürk’ün verdiği tek bir örnek bile bu zorunluluğa işaret ediyor:
“Çok değerli bir amiralimiz, bir kurmay albay olarak komuta ettiği Gelibolu gemisiyle bir NATO görevi içerisinde Hayfa Limanı’nı ziyaret ederken, aynı tarihte kendisine atfedilen ve Ankara’da bir brifingde sunum yapmış olmak suçundan 16 sene hapis yedi. Bu arkadaşımızın o geminin içerisinde, o tarihteki Telaviv Büyükelçisi, şu andaki Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu ile fotoğrafı var. Sinirlioğlu’nun şahit olarak çağrılması talebi, mahkeme tarafından duymazlıktan gelinmiş. Sinirlioğlu gelse ‘Evet, bu resimdeki benim, tarih şudur, gemi komutanı da bu subaydır’ dese, mahkûm edecek hukuki zemin ortadan kalkacak.”
Bu noktada Feridun Sinirlioğlu’na vicdani bir görev düşüyor: Madem mahkeme çağrıda bulunmadı, bir masum insanın yıllarca içeride çürütülmesini önlemek için harekete geçmeli. Kamuoyuna bir açıklama yaparak gerçeğin ortaya çıkmasına ivedilikle olanak sağlamalı.
Had
Savcılara, Avrupa Parlamentosu’na, gazetecilere, Ömer Faruk Eminağaoğlu’na, muhalefet liderlerine haddini bildiriyor da; kendi istiap haddini çoktan doldurdu, bilmiyor...
Onurumuzla, Gücümüzle
Deneyimli gazeteci Yılmaz Polat, geçen günlerde Yurt gazetesindeki yazısında, Recep Tayyip Erdoğan’ın yasaklı olduğu 2002 Ocak ayında Washington’daki Watergate Oteli’nde üç ABD’li istihbaratçı olan Graham Fuller, Morton Abromowitz ve Henri Barkey ile ne görüştüğünün, bu üç istihbaratçının Erdoğan’a nasıl bir destek vaat ettiğinin bilinmesi gerektiğinin altını çizdi ve o özlü soruyu sordu:
“Türkiye’nin sorunu Atatürkçülük’ten mi kaynaklanıyormuş?”
Hepimiz artık çok iyi biliyoruz... 10 yıl içinde, bir barbar saldırısı gibi Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’ten eser bırakmayan kadrolar için gerekli ortam, bugün içinde bulunduğumuz Adalet ve Demokrasi Haftası’nda sevgiyle, özlemle andığımız insanlar bir bir yok edilerek yaratıldı. Bugünkü iktidar, Muammer Aksoy gibi, Uğur Mumcu gibi, Turan Dursun, Bahriye Üçok, Ahmet Taner Kışlalı, Necip Hablemitoğlu gibi Kemalistlerin kanı üzerinde oturuyor.
Savaşkan yurtseverlerin planlı öldürümleri, başta TSK ve MİT olmak üzere devlet kurumlarının bu kıyıma göz yumması; devrimci Cumhuriyeti savunmasız bırakmış ve Türkiye adım adım ABD’ye sığınmış emekli vaizin cemaati ile yine ABD’nin ülkenin başına sardığı siyasi İslamcıların elinde oyuncak edilmiştir.
Haziran direnişi ile yeniden uyanan devrimci hareket, geleceğin yeniden kurulması için bir umuttur. Aksoy ve Mumcu’nun kişiliğinde simgeleşen kardeşlik ve özgürlük bayrağını hiç yere düşürmedik. Onurumuzla, gücümüzle, enkazı süpüreceğiz, hiç kuşkunuz olmasın...
Arıtma
AKP kulislerinde, neden Melih Gökçek’e yönelik bir operasyon yapılmadığı tartışılıyormuş. Genel kanı, Gökçek’e dokunulmayacağı yönündeymiş.
Niyesine gelince... Zaman gazetesi yazarı ve cemaatin sözcüsü konumundaki Hüseyin Gülerce’nin kardeşi İbrahim Gülerce, Gökçek’in belediyesinde Arıtma Tesislerinden Sorumlu Genel Müdür imiş...
Rabıta Derinleşiyor
Başbakan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın da yer aldığı, ancak üstü örtülen ikinci dalga yolsuzluk soruşturmasında adı geçen kimi isimlerin Rabıta ile bağlantısını bu köşede dile getirmiştik. Kamuoyuna yansıyan son telefon dinlemeleri ile ilgili soruşturma evrakına bakılırsa, o bağlantı giderek derinleşiyor. Şöyle ki: “Müslüman ülkelerin şeriat ile yönetilmesi”ni amaçlayan Rabıta örgütüyle ilintili Albaraka Türk finans kuruluşunun öncülüğünde oluşturulan Bereket Vakfı’nın kurucularından M. Latif Topbaş, Başbakan’ın “Aile dostumuzdur” dediği Yasin el Kadı ile ortak. Başbakan’ın oğlu ile fotoğrafları yayımlanan Yasin el Kadı’nın oğlu Muaz Kadı, AKP’ye yakın işadamlarından Cengiz Aktürk, Başbakan’ın oğlunun sık sık görüştüğü Suudi işadamı Usame Kutub ve Bilal Erdoğan da, Bosphorus 360 Danışmanlık Turizm adlı bir şirket kurmuşlar. Bunların bir kısmı o şirkette gizli ortak. Aynı isimler, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bilgisi dahilinde İstanbul’daki Etiler Polis Okulu arazisi için girişimlerde bulunmuşlar. Yürütülecek işler için de Yasin el Kadı’nın ilk ortaklarından olduğu Albaraka Türk ile para pazarlıkları sürdürülmüş. Kadınlara türban, çocuklara imam okulu, kamu kuruluşlarına mescit, halka din-iman; oğulcuğa ortaklık, aile dostuna ihale, yandaş işadamına kıyak... Adaletinizi yesinler sizin...
Soru
Diyanet’in yarıyıl tatilinde 10 bin öğrenciyi umreye götürdüğünü anımsatan okurumuz Metin Ergüden soruyor:
“Diyanet, önümüzdeki yıl, bu kadar değil de, yalnızca 500 öğrenciyi Avrupa’ya modern ve çağdaş bir dünyayı tanımak için gönderecek mi?”
Bir soru da bizden:
Hiç gönderir mi?
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret ve emekli maaşı hakkında önemli iddia!
- Asgari ücret kaç TL olmalı?
- Yarısı mesleği bırakmayı düşünüyor!
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
En Çok Okunan Haberler
- Erdoğan'dan 'emekliler' açıklaması
- Mühimmat fabrikasında patlama
- AKP koridorlarında konuşulan 'erken seçim tarihi' sızdı
- 87 yaşındaki iş insanı İnan Kıraç evlendi
- Teğmenler soruşturmasında flaş gelişme
- Özel'den Erdoğan'a 'Esad' ve 'HTŞ' yanıtı
- Gayrimüslimlerin tapuları üzerinden dönen yolsuzluk
- 2 yaşındaki çocuğun 'öksürüğünün' sebebi şaşırttı
- AKP’ye katılacaklar mı?
- Bingöl'deki kazada acı ayrıntı