Güzel Ölebilirsiniz!

11 Şubat 2023 Cumartesi

Saray’ın propaganda bakanı önermiş olmalı ki Saray’daki AKP’li, ABD başkanı gibi basın toplantısı düzenliyor.

Kürsüde, AFAD yazıyor. Arkada bilgisayar önünde birtakım kişiler, sözde gelişmeleri takip ediyorlar. “Görün, biz nasıl da harıl harıl çalışıyoruz” izlenimi vermek için mekân mankeni olarak orada oldukları çok belli. 

Arka plandaki kuru kalabalık sürekli hareket halinde. Çoğu AFAD yelekleri giymişler. Ellerinde cep telefonları, bir yerleri arıyorlar ve de ekrana bakıyorlar.

Öyle anlaşılıyor ki yakınlarını arayıp “Bak ben cumhurbaşkanı ile televizyondayım” deme yarışındalar. 

Fotoğraf: Necati Savaş

O sırada, on binlerce yurttaşımız cahilliğin, vurgunculuğun, rantçılığın, plansızlığın, imar affının, üçkâğıtçılığın, rezaletin yıkıntıları arasında can çekişiyor!

Ve o hep bildik metalik ses, nutuk çekmesini bitirince Saray’ın propaganda bakanı; gözlükleri, beyaz, uzun suratı ile ekranda beliriyor. Saray’daki AKP’linin önünde el pençe divan, yol gösteriyor...

Demektir ki bu, felaket filan yoktur, reis arkamızdadır, her şey yoluna girmiştir.

Artık, grizu patlaması sonrası AKP’li Çalışma Bakanı Ömer Dinçer’in dediği gibi, enkaz altında güzel güzel ölebilirsiniz.

BİR BÜYÜKLENME, BİR FARFARA, BİR ÇALIM...

İnsanlarımız “Açız” diye inliyor. Saray’daki reis yardımcısı, televizyonda, “Milli Eğitim Bakanımız harikalar yarattı” diye övünüp şu kadar su, şu kadar yemek dağıtıldığını anlatıyor.

Anneler, “Bebeklerimize mama” diye yalvarıyorlar. AKP’li Melikgazi Belediyesi bölgeye, seyyar mescit gönderiyor.

Yıkıntılar arasından “İmdat” çığlıkları yükseliyor. Saray’ın propaganda bakanı “depremle ilgili şüpheli haberler için Dezenformasyon Bildirim Servisi sistemi” kuruyor.

İskenderun Limanı cayır cayır yanıyor. Milli Savunma Bakanlığı, yangına havadan müdahale edildiğini açıklıyor. Liman yanmaya devam ediyor.

Depremzedeler “Mehmetçik nerede” diye soruyorlar. Savunma bakanı, kendisine özel üniforma diktirmiş general emeklisiyse seferberlikten söz ediyor.

Milli futbolcu, “Hatay’a kimse gelmedi, devlet nerede?” diye gözyaşı döküyor. Saray’daki kendisinden bekleneni yapıyor:

“Yalan haber, çarpıtmalarla insanımızı birbirine düşürmeye niyetlenenleri takip ediyoruz. Gün tartışma günü değil, günü geldiğinde tuttuğumuz defteri açacağız.”

100 bini aşkın insanımız yıkıntı altındayken bile kendilerinden gayrı herkes yalancı, şüpheli, bozguncu ve hatta terörist.

Varsa yoksa laf, laf, laf...

Bir büyüklenme, bir farfara, bir çalım; sormayın gitsin.

Hani, “Bir çakın, bellerini doğrultamasınlar” dedi ya...

Bu çileli halk; beceriksiz, yetersiz, çağa ters, Cumhuriyete ve yurttaşına kinli bu kaba, kibirli ve de çıkarcı kadrodan elbet hesabını soracaktır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları