İrfan Hüseyin Yıldız

Utanılacak tablo

06 Ağustos 2023 Pazar

Türk-İş’in araştırmasına göre dört kişilik bir ailenin açlık sınırı haziranda 10 bin 373 lira iken temmuzda 11 bin 658 liraya yükseldi, haziran ayında 33 bin 788 lira olan yoksulluk sınırı ise 37 bin 974 liraya yükseldi. Böylece açlık sınırı, yılın ikinci yarısı için belirlenen 11 bin 402 liralık asgari ücretin üzerine çıkmış oldu. Türkiye’de çalışanların yüzde 70’i asgari ücretle çalışıyor, bunlara emekli, dul ve yetimleri, işsizleri de dahil ettiğimizde bu sayı büyük bir rakama ulaşıyor. CHP Yoksulluk Dayanışma Ofisi’nin temmuz ayında yayımladığı rapora göre Türkiye’de 51 milyon 600 bin kişi (nüfusun yüzde 60.4’ü) açlık sınırının altında, 32 milyon 150 bin kişi ise (nüfusun yüzde 37.6’sı) yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Ülkeyi yönetenler böbürlenmeye ve efelenmeye devam ede dursun Türkiye’de toplam nüfusun yüzde 98’i, yani 83 milyon 750 bin kişi açlık ve yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Bu durum ülkemiz için utanılacak bir tablodur.

ENFLASYON REKORLAR KIRIYOR

TÜİK’e göre temmuz ayı enflasyonu (TÜFE) yüzde 9.49 olurken yıllık enflasyon yüzde 47.83 oldu. Böylece 1978 yılından bu yana en yüksek temmuz ayı enflasyon rakamını görmüş olduk ayrıca bu rakam son 18 ayın da en yüksek enflasyon rakamı oldu... Enflasyonla ilgili diğer rakamlara baktığımızda; İTO, temmuz ayı enflasyonunu yüzde 9.84, yıllık enflasyonu yüzde 63.7 olarak açıklarken ENAG temmuz ayı enflasyonunu yüzde 13.18, yıllık enflasyonu ise yüzde 122.8 olarak açıkladı. Merkez Bankası daha önce yüzde 22.3 olan yılsonu enflasyon tahminini yüzde 58’e çıkararak revize etti ancak birçok uluslararası kuruluş ve bankanın Türkiye’de yılsonu enflasyon tahminleri hâlâ yüzde 70’in üzerinde bulunuyor.

Uzunca bir süre daha yüksek enflasyonla yaşamaya devam edeceğimiz anlaşılıyor. Servet transferi devam edecek, adaletsiz vergileme devam edecek, gelir dağlımı daha da bozulacak, Türk Lirası değer kaybetmeye devam edecek, zengin daha zengin, fakir daha fakir olmaya devam edecek. Çünkü Türkiye’de para politikası klasik yöntemlerle asıl işi olan enflasyonu önlemeye odaklanamıyor. Öncelikle siyasi irade buna engel, ikincisi de para politikası daha çok bozdukları bütçe açığını ve ödemeler dengesi açığını kapatmak için kullanılıyor.

DIŞ TİCARET AÇIĞI ARTAN KURLARA RAĞMEN DÜŞMÜYOR

Ticaret Bakanlığı geçici gümrük verilerine göre temmuz ayında dış ticaret açığı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 15.7 oranında artarak 12.4 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti. İhracatın ithalatı karşılama oranı ise yüzde 61.9’a düştü. Buna göre cari dengenin temmuz ayında yaklaşık 4.4 milyar dolar açık verebileceği tahmin ediliyor. Bunun anlamı bütün çabalara rağmen ödemeler dengesi riski ve kur riski devam ediyor. Ayrıca kur artışlarının ekonomide yaklaşık dörtte bir oranında enflasyona yansıdığı unutulmamalıdır.

TÜKETİCİLERİN NEFESİ KESİLİYOR

Geçtiğimiz hafta BDDK, konut hariç tüketici kredilerinin tamamında (KMH ve kredi kartları, taşıt kredileri dahil) faiz artışı getiren bir karar aldı. Bu karardan, tüketicilerin nefeslerinin iyice kesilmeye çalışıldığını anlıyoruz. Ayrıca belki yandaş firmalar hariç, ticari kredilere erişimin giderek zorlaştığı bir sürece girmiş bulunuyoruz. Özel bankalar ticari kredide iyice küçülürken kamu bankalarında da 13 haftalık yıllıklandırılmış kur etkisinden arındırılmış ticari kredi büyümesi yüzde 33.4’e gerilemiş bulunuyor.

EKONOMİK DURGUNLUK GELİYOR

Anlaşılan yeni ekonomi yönetimi, klasik yol olan, enflasyonla mücadelede politika faizini beklenen enflasyonun üzerine çıkarıp talebi kısmak ve Türk Lirası enstrümanlara yatırımı teşvik etmek yerine yan yola sapıp kredi faizlerini artırarak ekonomiyi yavaşlatmayı, böylece enflasyonu frenlemeyi düşünüyor. Ancak bu durumda verimli çalışabilen, aldığı krediyi artı değerli üretime ve istihdama dönüştürebilen işletmeler de zor duruma düşecektir. İSO için hazırlanan Türkiye imalat PMI (şirketlerin satın alma yöneticilerinin mal ve hizmetleri satın alma eğilimlerini gösteren) endeksi, temmuz ayında 49.9 ile önceki aya göre 1.6 puan gerilerken altı aylık dönemin ardından ilk kez eşik değerin altına geriledi. Ayrıca TÜİK verilerine göre temmuz ayında bütün ekonomik güven endekslerinde gerileme görülüyor. Bu durumda, önümüzdeki günlerde haciz ve icra davalarında artış, tahminen yüzde 20’ler mertebesinde olan zombi şirketlerin iflas ve konkordato haberleri gelirse şaşırmayın. Elbette ekonomik küçülme ve işsizlik artışı da buna eşlik edecektir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları