İrfan Hüseyin Yıldız

TÜİK inandırıcılığını kaybediyor

07 Ağustos 2022 Pazar

TÜİK, temmuz ayı tüketici (TÜFE) ve üretici (Y-ÜFE) enflasyonlarını açıkladı. Tüketici enflasyonunun aylık yüzde 2.37, yıllık yüzde 79.60 oranında arttığı, üretici enflasyonundaki artışın aylık yüzde 5.7 yıllık ise yüzde 144.61 olduğu açıklandı. 26 aydır artan üretici enflasyonu, 14 aydır artan tüketici enflasyonu; 90’lı yıllardan bu yana Türkiye ekonomisinin yaşadığı en yüksek enflasyon oranlarını gösteriyor. Çok hızlı yıpranan yeni ekonomik modele yapılan yamalar tutmuyor ve enflasyon kontrolden çıkmış görünüyor.

Bunun de ötesinde, ekonominin gerçeklerini yansıtmayan verilerle algı oluşturularak ya da demogoji yaparak seçmen bir süre kandırılabilir ama gerçeklerin er ya da geç ortaya çıkma gibi bir huyu vardır. 

TÜİK tarafından açıklanan tüketici enflasyonun inandırıcılığı kalmamış durumda. Üretici enflasyonu ile tüketici enflasyonu arasındaki oluşan 65 puanlık fark, ekonominin gerçeklerine aykırıdır. Üreticilerin bu kadar yüksek bir maliyet farkını uzun süre taşımaları ve tüketicilere yansıtmamaları mümkün değildir. Böyle bir ortamda rasyonel olan üretici enflasyonu ile tüketici enflasyonu arasındaki farkın (kısa dönem hariç), en fazla üç beş puan olmasıdır.

Nitekim İstanbul Ticaret Odası (İTO), İstanbul için temmuz tüketici enflasyonunun aylık yüzde 4.09, yıllık yüzde 99.11 olduğunu açıkladı. Bağımsız enflasyon araştırma grubu ENAG ise temmuz ayı tüketici enflasyonunun aylık yüzde 5.03, yıllık ise yüzde 176.04 olduğunu açıkladı. 

Buradan yıllık tüketici enflasyonunun en azından yüzde 100 civarında olduğunu anlıyoruz. TÜİK’in algıya oynayan kurnaz esnaf gibi, yıllık tüketici enflasyonuna yüzde 80 dememek için yüzde 79.60 olarak ilan etmesi, bir kamu kurumuna olan güveni de yerle bir etmiştir. Her alanda güvenin kaybedilmesi kolay ama geri kazanılması zordur.

ENFLASYON KALICI HALE GELİYOR

Enflasyondaki kalıcı trendi gösteren çekirdek enflasyon, işlenmemiş gıda ürünleri, enerji, alkollü içkiler ve tütün ile altın hariç TÜFE’deki değişimi gösteriyor. Çekirdek enflasyon temmuzda aylık yüzde 3.49 artarken yıllık artışı yüzde 68.46 oldu. Bunun anlamı Türkiye’de enflasyon artık kendi dinamikleriyle yükseliyor. 

Bunu yurtdışında da enflasyon var, ithal ettiğimiz enerji ve emtia fiyatları yükseliyor veya iklim değişikliğinden etkilendik diyerek açıklamak mümkün değildir. Temmuz ayında uluslararası piyasalarda düşen petrol ve gıda fiyatlarına rağmen hem gıda hem de gıda dışı grupların hepsinde kurlardaki ve maliyetlerdeki artışlardan dolayı fiyatlar artmıştır, kurlardan sınırlı etkilenmesi beklenen hizmet enflasyonu bile yıllık bazda yüzde 51.5’e çıkarak tarihi zirve yapmıştır. 

İktidarın enflasyonla büyüme politikası, bilinçli bir tercihtir ve ekonomiyi açmaza doğru sürüklemiş bulunuyor. Yükselen enflasyon, gelecekte de enflasyonun artacağı beklentisini oluşturmuştur. Beraberinde artan güvensizlik ve belirsizlik piyasa dengesini bozmuş, kimse yeni yatırım yapamazken sermaye çıkışları ve devalüasyon kaçınılmaz görünüyor. Geçen yazılarımda anlattığım stagflasyon ve ani duruş riskleri dahil, zor bir kış bizi beklemektedir.

DERİN BİR YOKSULLUK GELİYOR

TÜİK temmuz gıda enflasyonunu aylık yüzde 3.15, yıllık yüzde 94.65 olarak açıklarken Türk-İş temmuz mutfak enflasyonunu aylık yüzde 7, yıllık ise yüzde 128.4 olarak açıkladı. Halkın öncelikli ihtiyaç kalemleri olan beslenme, barınma, sağlık, eğitim ve ulaşım gibi temel harcama kalemlerine baktığımızda, bu kalemlerde yıllık enflasyonunun yüzde 100’ün çok üzerinde olduğunu görüyoruz. 

Türk-İş’in yaptırdığı araştırmaya göre; Türkiye’de dört kişilik bir ailenin asgari beslenme ihtiyacı olan açlık sınırı 6.840, -TL, beslenme, barınma, ulaşım, sağlık ve eğitim gibi harcamaların asgari tutarı olan yoksulluk sınırı ise 22.280, -TL’dir. 

Tablo şudur: Çalışanların yarısından fazlası, emeklilerin büyük bir kesimi açlık sınırın altında gelir elde etmektedir. Dar ve sabit gelirlilerinin önemli bir bölümü yoksulluk sınırı altında bir gelire sahiptir. 7.8 milyon (geniş tanımlı) işsizimiz, bir o kadar da sığınmacımız var. OECD ülkelerinde gıda enflasyonu ortalaması yüzde 12.6’ iken Türkiye yüzde 94.65’lık gıda enflasyonuyla, dünyada, Lübnan, Zimbabve ve Venezüella’dan sonra gelmektedir. Buna karşın varlıklı bir azınlık, enflasyondan yararlanan büyük işletmeler, bankalar ve Türk oligarklar zenginleşmeye devam ediyor. Kur korumalı mevduatta olduğu gibi, tüm neoliberal uygulamalarda bile servet transferi hiç bu kadar toplumun gözüne sokularak yapılmamıştı. Elbette bütün bunların ilk seçimde siyasal sonuçları olacaktır diye düşünüyorum.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Vergide adalet kalmadı 10 Kasım 2024
Faiz sarmalına girdik 29 Eylül 2024

Günün Köşe Yazıları