İrfan Hüseyin Yıldız

Enflasyonla mücadele programı başarılı mı?

12 Mayıs 2024 Pazar

Tüm dünyada, özellikle gelişmiş ekonomilerde enflasyon kontrol altına alınmışken Türkiye’de can alıcı sorunumuz olan enflasyon henüz kontrol edilememiş bulunuyor. Bu olmadığı gibi, Merkez Bankası, 9 Mayıs tarihli “Enflasyon Raporu Bilgilendirme Toplantısı”nda, yılsonu enflasyon hedefini yukarı yönlü olarak revize ederek daha önce yüzde 36 olan rakamı yüzde 38’e çıkardı. Orta vadeli plan kapsamında bir enflasyonla mücadele programı öngörülmüş olmasına rağmen, Türkiye’de neden fiyatlar genel seviyesinde (enflasyonda) bir düşme yaşanmıyor? Bir miktar bunun üzerinde durmak istiyorum.

‘PROGRAM’A GÜVEN OLUŞMALI

Öncelikle “Program, piyasalar tarafından da onay görmeli ve ekonominin tüm aktörlerinin güvenini kazanmalı”. Bunu sağlamak için iktidar, genel seçim sonrası, siyasi istikrara ilişkin belirsizlikler ortadan kalkmışken piyasalarda itibarı olduğu düşünülen Mehmet Şimşek ile bir başlangıç yaptı. Ancak, aradan yaklaşık 10 ay geçmiş olmasına rağmen açıklanan politika setine onun ana unsurunu oluşturan enflasyonun düşeceği hedefine piyasalar tam ikna edilemedi.

FAİZLER HENÜZ NEGATİF BÖLGEDE

Merkez Bankası yönetimi de piyasalara eskisine göre daha fazla güven veren bir kadroya kavuştu. Üstelik cumhurbaşkanı, Merkez Bankası’nın işlerine bu defa karışmayacağı yönünde açıklamalarda bulundu. Faizler yükseltildi ve ihtiyati tedbirler de Merkez Bankası’nın ciddiyetini gösterdi. On ayın sonunda, piyasalar tarafından bu ciddiyet daha fazla algılanmaya başlandı. Şimdi beklenen, KKM ile toplanan dövizlerin TL’ye dönmesinin sağlanmasında Merkez Bankası’nın başarılı olmak için neler yapacağı konusu. Çünkü yükselen faiz oranlarına rağmen negatif reel faizlerin sürüyor olması tasarruf sahiplerini yine tereddütlü bir noktada tutuyor ve döviz hesapları çözülmüyor.

KISA VADELİ DÖVİZ İHTİYACI YÜKSEK, SERMAYE GİRİŞİ ZAYIF

Üçüncü önemli nokta, ekonominin döviz ihtiyacının azaltılması ve kurlar üzerindeki baskının kaldırılması idi. Bu amaçla ekonomiyi soğutma amaçlı tedbirler alındı. Küçülen ekonominin döviz talebinin azalacağı öngörüldü. Nitekim, yılın ilk çeyreğindeki dış ticaret ve cari denge verileri 2024 yılında daha az dövize ihtiyacımız olacağını gösteriyor. Ancak sermaye hareketleri tarafı, vade üzerinden yine sıkıştırmaya devam ediyor. Kısa vadeli döviz ihtiyacı halen yüksek seviyede seyrediyor. Döviz tarafını destekleyecek bir diğer önemli aşama ise sermaye girişlerinin sağlanması olacak. Ancak güven konusu burada da karşımıza çıkıyor. Bir şekilde sıcak para girişi olsa da yapısal reformlar, hukuk düzeni, bilimsel eğitim, kalifiye eleman ve demokrasi konusunda isteksiz olan bir Türkiye’ye, uzun vadeli sabit sermayenin gelmesi mümkün görünmüyor.

YURTİÇİ TALEP HÂLÂ YÜKSEK, MALİYET ARTIŞI ÖNLENEMİYOR

Programın bir diğer önemli ayağı, yurtiçi talebin kontrol edilmesi ve Türk Lirası tasarrufların artırılmasının sağlanmasıdır. Yurtiçi talebin, öngörülenden farklı olarak yeterince düşürülememiş olduğu anlaşılıyor. Fakat yılın ikinci çeyreği ve sonrasında talebin kontrol edilmesi olasılığı da yüksek görünüyor. Diğer yandan, mevduat faizleri henüz yeterli olmasa da TL mevduatlarda artışların başladığı anlaşılıyor.

Diğer yandan Türkiye, ağırlıklı olarak maliyet enflasyonunun katılığıyla karşı karşıya bulunuyor. İmalat sektöründe, inşaat sektöründe, tarım sektöründe, hizmetler sektöründe girdi maliyetleri sürekli artıyor. Üretimde verimlilik ve yüksek katma değer de sağlanamayınca satışlar düşse de fiyat artışları kaçınılmaz oluyor.

BÜTÇE AÇIKLARI BÜYÜYOR

Programın beklendiği gibi çalışabilmesi için bir diğer önemli konu da maliye politikasının para politikasını desteklemesidir. Oysa kamu harcamalarında savurganlık ve keyfilik devam ediyor, kayıt dışı ekonomiye karşı bir siyasi irade bulunmuyor, vergilemede ise etkinlik ve adalet sağlanamıyor. Hükümetin, seçimleri de bahane ederek bütçe disiplinini terk etmesi enflasyonla mücadeleyi zayıflatmıştır. Bundan sonrası için de kamu tasarruflarında bir ciddiyet gözükmüyor.

Ana hatlarıyla yapılmak istenenler ile yapılanları karşılaştırdık ve enflasyon ile mücadelenin bu aşamaya kadar neden başarılı olamadığını tartıştık. Nisan ayı itibarıyla ortaya çıkan gelişmeler bundan sonra sonuç alma olasılığını artırabilir ama bundan sonrasında da işletmelerin sürdürülebilirliği, halkın ekonomik sorunları, yoksullaşma ve gelir dağılımı kaynaklı sorunlar diğer boyutlarıyla gündemimizi oluşturmaya devam edecektir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Vergide adalet kalmadı 10 Kasım 2024
Faiz sarmalına girdik 29 Eylül 2024

Günün Köşe Yazıları