İrfan Hüseyin Yıldız

Belirsizlikler bitsin

14 Mayıs 2023 Pazar

Bugün tarihi bir seçim var, dünyanın gözü üzerimizde, artık seçmenler kararını vererek sandığa gidecekler. Öncelikle Türkiye için bu seçimlerin hayırlı olmasını, barış ve huzur içinde geçmesini diliyorum. Ayrıca belirsizliklere sebep olan birçok ekonomik, siyasi ve yaşamsal sorununun çözümü seçimlerden sonraya bırakılmış görünüyor. Bu nedenle hangi ittifakın kazanacağından ziyade, bu seçimlerin bir an önce yapılması ve selametle sonuçlandırılması ülke için çok yararlı olacaktır diye düşünüyorum...

Türkiye, içinde bulunduğu İslam coğrafyasında, iktidarların seçimle gelip, seçimle gittiği tek ülkedir. Bunu da Mustafa Kemal Atatürk’e borçluyuz. Mustafa Kemal Atatürk’ün kısa ömrü içinde, “Modern Türkiye” vizyonunu bir sanatçı tavrıyla adım adım hayata geçirdiğini görüyoruz...

ATATÜRK’ÜN VİZYONU

Bir yandan işgalcilere karşı cephede Kurtuluş Savaşı verilirken diğer yandan 23 Nisan 1920’de kurulan Gazi Meclis; 1921 Teşkilatı Esasiye Kanunu’nu (Yeni Anayasa’yı) çıkarmış, 16 Temmuz 1921’de, Ankara’da “Maarif-Eğitim- Kongresi”ni düzenlemiş, 1 Kasım 1922’de saltanatı kaldırmış, 2 Şubat 1923’te “Toplumsal Kalkınma Sürecinde Kadının Yeri ve Önemi adlı Konferans” düzenlemiş, 28 Haziran 1923’te 2’nci dönem milletvekillerini belirlemek üzere ilk genel seçimleri yapmıştır. Daha Lozan görüşmeleri devam ederken 17 Şubat-4 Mart 1923 tarihleri arasında “Türkiye (İzmir) İktisat Kongresi” düzenlenmiştir. Çünkü Atatürk; “Ekonomik bağımsızlık olmadan tam bağımsızlık olmaz” diyordu ve “İlim ve fennin dışında yol gösterici aramak gaflettir, cahilliktir, doğru yoldan sapmaktır” diyordu... 

Bugünün dünyasında ekonomi biliminin parametreleri; dijital dönüşüm, ileri teknoloji ve katma değerli üretimde başarı, ekonominin uluslararası rekabet gücü, faktör verimliliği ve beşeri sermayenin niteliği büyük önem arz etmektedir. Sadece tüketim için borçlanarak pazar olmuş, ödemeler dengesi açığı, bütçe açığı ve yüksek enflasyon gibi sorunlarla dengesini kaybetmiş bir ekonomi ancak dışarıdakiler için bir sömürü alanı olur. İçeride ise gelir dağılımının bozulduğu, zenginin daha zengin, dar gelirlinin daha da fakirleştiği bir kısır döngüyü yaşarız. Elbette bu açmazdan çıkmak için bir uyanışa ihtiyaç bulunmaktadır.

ENFLASYON

TÜİK’e göre nisan ayı enflasyonu yıllık bazda (TÜFE) yüzde 43.68’e düştü, İTO bu oranı yüzde 62.46 olarak açıkladı. Hizmet sektöründe ve mutfakta vatandaş bunu daha yüksek oranda hissediyor. Bu düşüşün baz etkisinin yanı sıra uluslararası enerji fiyatlarındaki düşüşlerin de neden olduğu görülüyor. Ancak bunun ötesinde kimse enflasyonun bu trendle düşmeye devam edeceğine inanmıyor. Piyasaya sürülen para arzına, borçlanma rakamlarına, kredi genişlemesine ve seçim harcamalarına bakıldığında enflasyonun artış eğilimine gireceğini söyleyebiliriz...

NAKİT BÜTÇESİ

Hazine nakit bütçesi ilk dört ayda 417 milyar TL açık verdi. Bunun 115.4 milyar lirası faiz ödemesinden kaynaklandı. Hazine’nin son 12 aylık toplam borçlanmasının (iç ve dış) nisan sonunda 1 trilyon 89 milyar lira düzeyine çıkmış görünüyor. Bunun 805 milyarlık kısmı ise iç borçlanma kaynaklı. Bu rakam, toplam borçlanma açısından yeni tarihi zirveye işaret ediyor. Hazine şu andan itibaren hiç borçlanmasa bile gelecek yıllarda toplam 2.23 trilyon lira anapara ve 2.89 trilyon TL faiz ödemesi yolu ile toplam 5.12 trilyon lira ödeme yapmak zorunda. Diğer bir deyişle faiz ödemesi anapara ödemesini geçiyor. 

CARİ AÇIK

TCMB verilerine göre mart ayında cari işlemler dengesi 4 milyar 484 milyon dolar açık verdi, buna göre 12 aylık cari açık 54.2 milyar dolara çıktı (GSYH’ye oranla da yüzde 5.8). Nisan ayı gümrük dış ticaret verilerine göre dış ticaret açığı 8.85 milyar dolar düzeyinde. Geçen yıl nisanda dış ticaret açığı 2.7 milyar dolardı. Bu durumda turizm ile taşımacılık gelirlerindeki yükseliş olsa bile nisan ayı cari açığının artacağını söyleyebiliriz. 

Türkiye ekonomisi bir yandan ödemeler dengesi açığı ve borç sarmalı sorununu yaşarken bir yandan da yüksek enflasyonla boğuşuyor. Elinde Türk Lirası olan, parasının enflasyon ya da muhtemel devalüasyon karşısında erimemesi için ya dövize, altına ve kur korumalı mevduata koşuyor ya da hemen harcamaya dönüştürüyor. Başka türlü bir iş kurmak veya yatırım yapmak mümkün görünmüyor, çünkü yatırımcı önünü göremiyor...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Vergide adalet kalmadı 10 Kasım 2024
Faiz sarmalına girdik 29 Eylül 2024

Günün Köşe Yazıları