F.Bahçe için kuşkusuz son derece rahat, stressiz bir geceydi. Takımınız hangisi olursa olsun beklediğine maçlar bitmeden önce ulaşırsa, her şey toz pembeye bürünür, bu da her şeyin normal gittiğini yani sorunun olmadığını işaret eder. Bu ifadem Sarı - Lacivertliler için çok geçerli. Bir yıl boyunca yaşanan zor günlere, zor gecelere kâbus dolu saatlere ben de zaman zaman gelişmelerin içindeki birisi olarak tanıklık edenlerdenim. Düşünsenize başkanınız, yöneticiniz cezaevine girmiş. Kulüp sahipsiz olmasa da başı boş kalmış, takımın teknik direktörü lig maratonunda futbolcularını motive etmeye çalışıyor. Bu ne kadar sağlıklı olabilir. Bazı futbolcular gitmek istediklerini söylüyor, transfer yapacaksınız her şey bloke edilmiş durumda. Moraller sıfır, gözyaşları sel olmuş. Cezaevine akın akın gidenler. Taraftar; sokaklara dökülmüş her gün tepki yürüyüşleri yapıyor. Silivri’de, Çağlayan’da bir yılı bulan duruşmalar. Ayakta kalmaya çalışan insanlar ve cezaevi yaşamı. Bu nedenlerden ötürü F.Bahçe’de olayları an be an yaşayan futbolcuların birbirlerine kenetlenerek vermiş oldukları onurlu mücadele doğrusu takdir edilecek bir durumdu. Takım şampiyonluğu son maçta G.Saray’a kaptırıp lig ikincisi oldu. Böyle bir başarıyı kim yakalar? Kolay bir iş mi sanıyorsunuz bunu? F.Bahçe Futbol Takımı’nı ve teknik direktörünü buradan bir kez daha alınlarından öpüyorum. ‘‘Biz kaybolup giderdik’’ diyen yöneticiler, ‘‘Biz sahaya çıkamazdık çıksak da topa vuramazdık’’ diyen futbolcuları anımsıyorum.

O günler artık geride kaldı, umarım bir daha yaşanmaz. Şimdi yeni bir sayfa var önlerinde. Kafalar rahat moraller yerinde. Baksanıza daha maçlar bitmeden F.Bahçe grubunu lider olarak tamamlıyor. Bununla da kalmıyor, rakiplerine puan yönünden fark atıyor. Sonra rekor denemeye kalkıyor. Bildiğiniz gibi temsilcimiz 2009-2010 sezonunda grubunu yine lider olarak bitirmiş, Avrupa kupalarında en çok puan toplayan takım ünvânınını yakalamıştı. Dün gece F.Bahçe yeni bir ‘rekor’ için çıktı sahaya. Kadrosu yedeklerden oluştu. Bazı ‘as’lar dinlendi. Borussia Mönchengladbach da aynısını yaptı. İkincilikleri garanti olunca teknik direktörleri Lucien Favre de forma şansı bulamayan oyuncularına yer verdi. Maçın adı ‘prestij’. Karşılaşmayla ilgili ‘eleştiri’ yapıp yapmamak arasında gidip geldim. Ne kadar sağlıklı olacak diye düşündüm. İki tarafta da oynamayanların sayısı çoğunluktaydı; artılar eksiler elbette yaşanacaktı. İşte bu yüzden mümkün olduğunca eleştiriden uzaklaşmak istedim. Aklıma gelmişken belirteyim, teknik direktör Aykut Kocaman’la başkan Aziz Yıldırım arasında hiçbir soğukluk yok. Salı akşamı ikilinin birlikte yemek yediklerini söyleyebilirim.

Yağmur hiç durmadı, aynı tribünlerdeki 12. adam gibi. Rakibin erken 2 gol bulması tamamen oyunda ağırlığını hissettirmesindendi. F.Bahçe, yan pas ve geriye dönük futboluyla bize 6 - 7 hafta öncesini hatırlattı. Gördüğüm kadarıyla yedeklerde henüz hazır olmayanların sayısı fazla. Rekor olmadı, olmazdı da.. Neden diye soranlara yanıtım, böyle mücadeleyle maç kazanılmaz olur. Şimdi, bakalım torbadan kim çıkacak? Artık her takım güçlü. F.Bahçe, grubundaki gibi koşar, mücadele ederse birkaç tur atlar ama camianın istediği kupa pek kolay değil. Dün geceki maçı şöyle bitereyim. Almanya’da F.Bahçe, İstanbul’daki maçta M’Gladbach rüzgârı vardı.