Hilmi Türkay

Aynı Film

13 Mayıs 2013 Pazartesi

Gece uyku tutmadı, sabah erkenden uyandım. Önce spora çıktım, sahil boyunca neredeyse her yerde koşan insanlar vardı. Bazıları oltalarının başında balık tutuyor, bazıları sabah kahvaltısı hazırlığında. Yeşil alanlarda yer yok. Tekne turları bütün boğazı kaplamış. Eve dönüşte annemin anneler gününü kutladım. Elini öptüm, sarıldım, kucakladım. Bütün annelerin bu özel günü kutlu olsun. Soluğu erken saatte Saracoğlu’nun çevresinde aldım. Yollar insan seli. Kadıköy Sarı - Lacivert renklere bürünmüş. Her yer öyle dolmuş ki öğlen yemeğini simitle geçiştirmek zorunda kaldım. Mudo’ya çıktım, meşhur Ali Usta dondurmacısının önü bilet kuyruğu gibi. Dondurma yeme şansım da olmadı. Dereağzı’na geldim, buradan Kalamış Tesisleri’ne uzandım. Denizde en ufak bir rüzgar esintisi dahi yok. Sosyal tesisler dört dörtlük, gidin görün. Bir süre parkta spor yapanları izledim ve dönüşe geçtim. Yoğurtçu Parkı’nda hazırlıklara başlanmış. Heyecanlı bir bekleyiş var. İlgi olağanüstü keza güvenlik önlemi de öyle. Polis, kuş uçurtmuyor. Adım başı kontrol. Biletler karaborsada. Her şeyin önlemi alınıyor, şu kababorsanın önüne bir türlü nedense geçilemiyor. Geçen yıl aynı statta oynanan son maçta neler yaşandığına en iyi tanıklık edenlerden birisiyim. Hafızamdan kolay kolay atamayacağım gecelerden birisidir. Stat otoparkında yaklaşık 2-3 saat mahsur kalmıştım. O günle dün arasındaki fark Galatasaray şampiyonluğunu ilan etmiş, bir de kupasını bitime 1 hafta kala alamayacak olmasıydı. Bunlar elbette iyi haber. Ancak yine kuşkularım fazlaydı. Tamam maçın önemi yok, atı alan Üsküdar’ı geçmiş ama yine de bana her an olaylar çıkacak gibi geliyordu. Çünkü iki takımın taraftaları son yıllarda artık düşman olmuşlar. Maça değil sanki savaşa gider haldeler. Hala deplasman yasağı kalksın diyen zihniyet var. Nasıl olacak? İlla birilerinin ölmesi mi gerekiyor. Psikolojimiz iyiden iyiye bozulmuş. Her gün kavga, dövüş, yaralama, öldürme gibi olayları görüyoruz. Deplasman maçlarına giden takımların otobüslerinde yapılan aramalarda neler çıktığını çok iyi biliriz. Neymiş, yasak kalksınmış! Yuh size, cahil kafalılar...

\n

İtiş-kakış ve goller

\n

Galatasaray ısınmaya çıktığında sahaya yabancı maddeler atılıyor. Kaleci Muslera ve yedeği genç Eray çaresiz. Anons yapılıyor, dinleyen yok. Küfürler yükseliyor, dozajı biraz ağır. Nasibini alanlar Fatih Terim’le Burak Yılmaz. İstiklal Marşı sırasında koro halinde ‘hükümet istifa’ seslerini duyuyorum. Cüneyt Çakır oyunu başlatan düdüğünü ağzına götürüyor. Saha içinde gerginlik dizboyu. Eboue’nin hakeme itirazında Drogba-Volkan dalaşmasını izliyorum. Futbolcuların sinir harbi neredeyse maçın önüne geçiyor. Karşılıklı itiş-kakışlar ve söz duellosu. Gökhan Gönül’den elle oynama, karar penaltı. Burak Yılmaz’ın Sarı - Kırmızılıları öne geçiren vuruşu. Golden 10 dakika sonra Webo, fazla geçmiyor yine Webo. Sarı - Lacivertliler durumu 2-1 yapıyor, tribünler ayakta, keyiflerine diyecek yok.
Meslektaşlarımın devre arası yorumları mücadelenin iyi olmadığı yönünde. Maçın adı
‘derbi’, unutmayalım! Emre çıktı, Salih girdi. F.Bahçe orta sahası için kan kaybı. Son 20 dakika iki tarafta da düşüş gözleniyor. Kolay değil, yorucu bir maratondu, hele hele Sarı - Lacivertliler için. İki kırmızı hoş olmadı (Volkan ve Sabri) ama birileri kızaracaktı. F.Bahçe’de kaleyi Mehmet Topal devraldı. Sonuç; G.Saray Kadıköy’de 14 yıldır F.Bahçe’yi yenemiyordu. Dün gece aynı filmi yine yaşadık.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bu kaçıncı? 21 Aralık 2024
Rahat yok! 16 Aralık 2024
Kartal'ın suçu neydi? 12 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları