F.Bahçeli Niang’da son üç haftada gözle görülür bir düşüş var. Koşamıyor, ikili mücadeleleri kaybediyor, şutları cılız... Bilindiği gibi Olimpiyat Stadı’nda İstanbul Büyükşehir Belediye’ye karşı bir penaltı atışından da yararlanamamıştı. Yine aynı maçta daha oyunun ilk bölümündeyken kenara gelerek “Çıkmak istiyorum” diye işarette bulunmuştu. Sordum, soruşturdum. Öğrendim ki Senegalli’nin performansındaki düşüşün altında yoğun maç ve idman temposu değil ‘gece’ hayatına olan düşkünlüğü yatıyormuş. Bu hemen hemen her yabancı futbolcu için geçerlidir. Paraları alıyorlar, takım kazanmış kaybetmiş umurlarında bile olmaz. Maç sonraları eğlenceleri sabahın ilk ışıklarına kadar sürer. Bunun önlemini ne yazık ki alamıyoruz. Çünkü geneli ‘kaliteli’ olduklarından kimselerin sesi çıkmıyor. Bunu bizim çocuklardan biri yapsa kim bilir neler olur? Hemen ipini çekeriz. Öyle değil mi? Niang’ın akıl arkadaşının Kâzım Kâzım olduğunu söylediler. Villalarda ‘alemler’ çoğalmış. Kâzım’a F.Bahçe çok büyük şanslar verdi ama o uslanmadı. Sahada değil, gece hayatında hep ön plana çıktı. Gazetelerde bayan arkadaşlarıyla boy boy fotoğrafları yer aldı. Kadro dışı kaldı, bir süre sonra Aykut Kocaman affetti, ne değişti? Yine Kâzım bildiklerinden şaşmadı, gece hayatına devam etti, sahaya çıktığında yürüdü. Arkadaşlarının tepkisini aldı. Hatta bir maçta çok iyi hatırlıyorum isteksiz oynaması nedeniyle Emre Belözoğlu üzerine yürümüştü. Kâzım’ın F.Bahçe’de top oynama gibi bir şansı artık kalmadı. Zaten haftalardır kadroya da giremiyor, Aykut hoca kendisini silmiş. Yöneticiler Niang’ı Kâzım’dan uzak tutmak durumundalar. Niang ve Dia büyük umutlarla alındı. Niang’ın erkenden pes etmesi hiç hoş değil. F.Bahçe taraftarı bu durumları sevmez. Bir bakarsınız alkışlanıyorsunuz, bir bakarsınız hiç beklemediğiniz anda ıslıklanıyorsunuz. Örnek mi; Kâzım’a yaptıklarını gösterebilirim.