7 Haziran seçimleri öncesi AKP’nin “telaş” içinde olduğu bir gerçek. CHP’nin ekonomik ağırlıklı seçim bildirgesi AKP’yi oldukça rahatsız etmiş.
Giderek yoksullaşan bir toplum yaratıldı 12 yıllık süreç içinde...
Bunun adına “sadaka toplumu” dediğimiz yıllarda AKP hükümetini “canı gönülden” seven, destekleyen, 2010’daki anayasa oylamasında “yetmez ama evet” diyen kimileri, AKP’nin ekonomik alanda, dış ve iç politikada izlediği yolu tehlikeli görüyor ve sert bir dille eleştiriyor.
Bir ülkeye demokrasi ve özgürlük getirmek için yola çıkan, “Milli Görüş” gömleğini değiştiren parti, 7 Haziran’da yapılacak seçimlerde CHP’yi “Başkanlık Sistemi” tartışmalarına çekip, yeni bir “sandık zaferi” kazanma sevdasının düşlerini kurmuştu bir ay öncesine dek.
Bu kez evdeki hesap çarşıya uymadı, özellikle CHP önseçim yapıp, kadın adayları birinci sıralara yerleştirip öteki partilere fark atınca, “Yaşanacak Türkiye” sloganıyla AKP’nin tüm hesaplarını bozdu.
İnsandan yana bir siyaset!
Sevgi, barış, kardeşlik!
Emeğin örgütlü gücü!
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Davutoğlu, Saray’ın bakanları panik içinde...
Kemal Kılıçdaroğlu’nu “ucuz seçim kandırmacaları”yla suçlayan siyasal iktidar, oy oranının yüzde 40-41 olduğunu her yaptırdığı kamuoyu araştırmalarından öğreniyor.
Değirmenin suyunu “babasının malı” gibi harcayan, dinsel temelde politika yapan, dış politikası iflas eden bir iktidar sıkılmasın da ne yapsın?

***

Mısır’da “kardeşim Mursi”nin 20 yıl hapis cezası alması, düşmanım Sisi’ye ABD’nin tam destek vermesi...
Ortadoğu’da yalnızlaşan bir Türkiye, ekonominin salt yol, metro, konut yatırımları sayılması.
Ortadoğu’ya ve Afrika ülkelerine yapılan ihracatın zorlaşması...
Türkiye yaşanası bir ülke olmaktan çıkmış, yaşanamayan bir Türkiye olmuş...
Evrensel hukuk, yargı bağımsızlığı, adalette eşitlik ve dürüstlük “rafa” kaldırılmıştı. İç Güvenlik Yasası yaşama sokularak, temel hak ve özgürlükler elimizden alınmıştı.
2002’de yüzde 35 oy oranıyla iktidara gelen AKP, dört yılda bir oylarını artırarak yüzde 50’lere gelince dizginlenemeyen, demokrasiyi ve özgürlükleri hiçe sayan bir iktidar olmuştu...
Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, eğer HDP yüzde 10 engelini aşıp Meclis’e parti olarak girerse olası bir koalisyon hükümeti oluşacak, Erdoğan’ın “Başkan Baba” düşü gerçekleşmeyecek...
AKP durumun farkında olduğu için CHP lideri Kılıçdaroğlu’na vuruyor, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’a yükleniyor.
Tek umudu kaldı, o da HDP yüzde 10 barajını geçemesin, Güneydoğu’yu “silme” alsın!..

***

AKP iktidarları 12 yıl içinde 1 trilyon 90 milyar dolar harcadı Türkiye için.
Bu sayı Türkiye Cumhuriyeti iktidarlarının 79 yılda harcadığı paraya eşit...
Kamu kaynakları özelleştirildi, elde edilen gelir çok rahat biçimde harcandı...
Piyasa düzeni ekseninde “ekonomik büyüme” olarak yansıyan inşaat ve kalıcı olmayan yatırımlar...
Peki sanayi ve üretime yönelik yatırım var mıydı?
Hayır!
Taşeronlaştırma, kayıt dışı, vurgun, ihale, yeni zengin, yağma, talan...
Canım ülkemin köyleri, dağları, ovaları “Çokuluslu Altın Avcıları”na peşkeş çekildi...
Gelir dağılımında eşitlik değil büyük bir uçurum oldu, çarpık bir ekonomik düzen yaratıldı.
Asıl sorun elbet para değil, kaynağın kimler için nerelerde kullanıldığı...

***

CHP dört yıl içinde yoksulluğu sıfırlayabilir mi? Tek başına iktidara gelebilirse evet ama gelmesi çok zor!..
Unutmayın, CHP sosyal demokrat kimliğe sahip bir parti olamadı daha!
Oy oranı ise yüzde 26-27...
Neden?
Ufukta koalisyon hükümeti mi görünüyor!..