Hikmet Çetinkaya

Otoriter İslamcılık ve demokrasi...

07 Mayıs 2016 Cumartesi

Biat kültürü işte böyle bir şey...
Tek adamlık, “ben karar veririm, sen otur bakalım” demek.
Atacağın adımın sayısını bile ona soracaksın, çünkü tek adam verir kararı.
Onun amacı ülkeyi tek başına yönetmektir...
Onun buyruklarını, sözünü dinleyeceksin, çizdiği yol haritasında yürüyeceksin.
Sözün özü: Liderin her sözünü, buyruğunu anında yerine getireceksin.
Özgürlükler, sendikal haklar, hukuk devletinin getirdiği örgütlü toplum “biat kültürü”nde yoktur.
Türkiye’nin son 40 yılına bir bakın; neler yaşadık, nereden nereye geldik!
Demokrasinin bir amaç değil araç olduğunu söyleyenleri baş tacı edip 2010’da yapılan halkoylamasında “yetmez ama evet” diyenlerin yıllar sonra “kandırıldık” dediklerine tanık olduk.
14 yıldır ülkeyi yönetenler topluma ne sözler vermişlerdi?
Temel hak ve özgürlüklerin hayata geçeceğini!
O zaman biz onlara şöyle seslenmiştik:
Sakın bu oyuna gelmeyin, bu iktidar demokrasiyi amaç değil araç olarak kullanıyor.
Gülüp geçmişlerdi...
AKP’de yaşananlar, 22 Mayıs’ta yapılacak kongre...
Ahmet Davutoğlu’nun “biat etme” süreci doldu, 22 Mayıs’ta yapılacak AKP kongresinde Saray’ın istediği kişi genel başkan, başbakan seçilecek...
Bakanları başbakan değil yine Saray belirleyecek...
Sakın bana “Böyle demokrasi olur mu” falan demeyin... Çünkü bu süreci başlatanların kimler olduğunu herkes biliyor...
Ha askeri vesayet ha sivil vesayet, ne fark eder!
Çözüm süreci için yollara dökülen, akil adamlar, sanatçılar, bilim insanları, gazeteciler.
Alın size ileri demokrasi, özgürlük!

***

Cumhuriyet Ankara Temsilcisi Erdem Gül, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun, yetkilerinin elinden alındığı MKYK toplantısının ardından parti içinde destek arayışına girdiğini yazdı.
Sonuç ne oldu?
Tam tersi bir tavırla karşılaştı!
MKYK’de genel hava şuydu:
Bu partinin tek bir lideri var, o da Recep Tayyip Erdoğan... AKP’de siyaset böyle yürür, beğenmeyen çekip gider...
Açık açık şöyle denildi Davutoğlu’na:
Sen AKP genel başkanı ve başbakansın ama bu partinin lideri Erdoğan’dır. AKP’de öteki partiler gibi bir yapılanma olmaz, karar verici Erdoğan’dır.
Her şey ortada, fotoğraf çok net:
Saray darbesi sonucu olmuştur bu değişiklik...”
Darbeyi hep askerler yapmaz...
Murat Sabuncu gibi ironi yapayım:
“Postmodern değil, dost modern!
Ahmet Davutoğlu, kendisine MKYK’de darbe yapıldığını açıkladı zaten:
Benim tercihim değil, zaruret...
Davutoğlu bu açıklamayı niçin yapmıştı?
Erdoğan’ın şu açıklamasından ötürü:
Kendi kararıdır...
Bir başbakan durduk yere partisinin genel başkanlığından ayrılır mı, Başbakanlık koltuğunu bırakır mı?
Kimi AKP milletvekillerini ekranlarda izlerken hiç şaşırmıyorum...
Otoriter İslamcı bir siyasal oluşumun gereğini yapıp Davutoğlu’na saldırıyorlar.
Davutoğlu’nun savunulacak bir yönü yok...
Bir bilim insanı olarak Türkiye’yi hem ekonomik hem de siyasal bunalıma sürükledi, terör belasını sonlandıramadı, temel hak ve özgürlükleri yaşam biçimine geçiremedi.
Kendisine sorarsanız gece gündüz çalışmış...
Terörde can veren güvenlik güçlerimiz, çocuklarımız, emekçilerimiz, kadınlarımız, yaşlılarımız...
Emanetçi başbakan olmadığını söylese de bal gibi emanetçiydi. Halkın oylarıyla geldi ama Saray’ın buyruğuyla gitti.

***

Erdoğan için “yarı başkanlık” yolu açılmıştır...
Son söz: Otoriter İslamcılık demokrasiyi sevmez...
Davutoğlu’na “bırak görevi” deniliyor, o da “benim tercihim değil, zaruret” deyip çekiliyor...
Bunun adına ister “zaruret” ister “vesayet” ister “darbe” deyin, hiç fark etmez...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları