Hikmet Çetinkaya

Laiklik olmadan demokrasi olur mu?..

27 Eylül 2016 Salı

Yaşadıklarımızı algılayamadığımız oluyor çoğu kez...
Umutlarımız, sevdalarımız, yaşama direncimiz.
Belki fotoğraf karelerinde, belki de düşler ormanında yaşanan acılar ve hüzünler bizi kendi yalnızlığımızın sarmalına alıyor.
Aylan bebeği anımsayabiliriz adını unutsak bile.
Aylan bebeğin Bodrum’da deniz kıyısına vurmuş ölü bedeni çoğumuzun gözlerinin önünden gitmiyordur hâlâ.
Kimi yaşanmışlıklar, tutkunun, o zaman dilimi içinde yoksulluğun, kimsesizliğin fotoğraf karelerini oluşturur.

***

Aylan bebekten sonra Suriye’de bombalanmış evlerin yıkıntılarından çıkan Ümran bebek...
Nice Aylan ve Ümran bebekler var Suriye’de, Irak’ta, Libya’da, Afganistan’da, Pakistan’da.
Yaşam ve ölüm...
Darbe girişimi ve şehitlerimiz...
12 yaşında bir çocuğu canlı bomba yapan bir zihniyet, kurulan mayınlı tuzaklar, Kilis’e atılan roketatar mermileri, ölümler.
15/16 Temmuz’da Fethullahçı darbeciler, demokrasimizi yok etmek, köprüden atarak boğmak istedi.
İnsanlarımızı tankla ezmek, Meclis’i bombalamak.
Tankla ezdi, savaş uçaklarıyla Meclis’i bombaladı...
Demokrasimizi köprüden denize atıp boğamadı.
Aradan iki ayı aşkın bir süre geçmesine karşın hâlâ akıl erdiremiyorum bu denli bir aymazlığa...
Asker kılığındaki o hainler nasıl kıydılar onca insanımıza?
OHAL girdi yaşamımıza...
Demokrasimiz büyük yara aldı, şehitlerimiz oldu, gazilerimiz.
Darbeciler demokrasiyi köprüden atmak isteyebilir istemesine de biz, iktidarıyla, muhalefetiyle demokrasimizin aldığı bu yarayı, işleri sadece haber yazmak olan gazetecileri ya da simgesel olarak nöbetçi yönetmenlik yapan Aslı Erdoğan’ı, Necmiye Alpay’ı zindana atarak mı saracağız?
Yoksa Meclis’te grubu bulunan beş milyon seçmenin oyunu alan HDP’yi dışlayarak mı?

***

Sahile vuran ölü çocuk bedenleri, canlı bomba olarak Gaziantep’te kına gecesine götürülen çocuk...
Ölen Kürt çocuklarımız, insanlarımız.
İnsanlık salt fotoğraf karelerine sıkışmamış, cenderede şu sıralar...
Kürt düğününde ölüm kusan IŞİD, mayınlı tuzaklar kuran, polis merkezlerine saldıran PKK, şehit cenazelerimiz...
Suriye’de yaşanan dramı biliyoruz ama Afganistan ve Libya’da neler yaşandığını pek bilmiyoruz.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bir bütün olduğunu söyleyenler bir yana, kendi askerini, komutanını rehin alan bir düşünce yapısının TSK’yi nasıl böldüğüne 15/16 Temmuz’da tanık olduk...
Dokunulmazlıklarla kuşatılmış TBMM çatısı altında CHP, MHP, HDP’nin nasıl dik duruş sergilediğine de...
Darbeyi atlattık...
Elbet FETÖ’cüler büyük darbe aldı, devleti ele geçirme lokması Fethullah Gülen’in boğazında düğümlendi.
Acı ama gerçek olan şu:
Fethullahçı yapı içinde darbe planının içinde yer alanların çoğu yurtdışına çoktan kaçtı...
Asıl sorun önceleri yazdığım at izinin it izine karışmaması, masum insanların özellikle kamu çalışanlarının “muhbir yurttaşlar” tarafından yaftalanıp işlerinden güçlerinden olmamaları.

***

Hükümetin ve “havuz medyası”nın düşman olarak gördüğü, yaftaladığı muhalif gazetelerin, televizyonların, sitelerin Fethullahçı darbe girişiminde nasıl tavır koyduklarını görmezden gelenlere sesleniyorum.
Darbe ve terör nereden gelirse gelsin bir insanlık suçudur...
Tüm darbelere ve teröre karşıyız!
Bir daha yazıyorum:
Laiklik olmadan demokrasi olur mu?
Demokrasi laiklik temelinde yükselir. O yüzden laikliği savunuyoruz.
İstanbul, Ankara ve başka kentlerde laiklik için bildiri dağıtan “Haziran Hareketi” üyelerine yapılan saldırıyı, onların polisçe gözaltına alınmalarını doğru bulmuyoruz.
Baskıyı, şiddeti, otoriteyi değil, temel hak ve özgürlükleri, laikliği, demokrasiyi önemsiyoruz...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları