Hikmet Çetinkaya

Korku...

24 Aralık 2016 Cumartesi

İnsanların çaresizliği, umutsuzluğu, korkusu...
İnsanlığı yok etme çabası, hazırlanan senaryolar, fotoğraf kareleri...
Şiddet dozu giderek artan bireysel, örgütsel terör eylemleri...
İstanbul Dolmabahçe’de, Kayseri’de terör eylemi, şehit düşen polislerimiz, askerlerimiz.
Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Karlov’un FETÖ’cü çevik kuvvet polisi tarafından Çağdaş Sanat Merkezi’nde katledilişi, Moskova’da düzenlenen törenle son yolculuğuna uğurlanışı...
Yağmurlu, soğuk bir günün akşam saatlerinde yazımı yazarken yüreğimdeki acı giderek büyüyor.
Nereden başlamayalım, neler yazmalıyım!
Fırat Kalkanı harekâtında El Bab’a yönelik operasyonlarda IŞİD’in saldırısında şehit olan askerlerimizin sayısı 16...
Acı haber şehitlerimizin ailelerini ve tüm Türkiye’yi yasa boğdu. Bursa, Kayseri ve Konya çifte şehit acısıyla sarsıldı. Şehitlerimizin geriye hüzünlü öyküleri kaldı.
Şehit Binbaşı Bülent Albayrak, Uzman Çavuş Burak Boz, Piyade Kıdemli Astsubay Okan Altıparmak, Komando Astsubay Göktan Özüpek ve diğerleri.
Hepsi ama hepsi IŞİD’in saldırılarıyla şehit oldu...
IŞİD, Akil Tepe’de çarşamba sabahı sisten yararlanarak önce havan toplarıyla saldırdı, sonra canlı bombalarla.
Türkiye dün sabah El Bab şehitlerini uğurladı...
Umutsuzluk, çaresizlik, hüzün, acı içinde...
Devletin kurum ve kuruluşlarında çalışan, profesyonel tetikçi olan, can güvenliğimizi emanet ettiğimiz caniler...
Yakasında koruma polisi rozeti Rus Büyükelçi Karlov’un katili çevik kuvvet polisi...

***

Yağmurlu, soğuk ve sisli akşam saatleri...
Amerikan filmlerini aratmayan bir senaryo...
Katiller Türkiye’nin yüreğine hançer saplıyorlar. Saldırgan bu eylemi yapmak için eğitim almış. Arkasında iç ve dış emperyalist güçlerin olduğu belli.
Cumhuriyet’in birinci sayfasına bakıyorum...
10 fotoğraf... 10 arkadaşımız...
“Arkadaşlarımız 49 gündür tutuklu...”
Akın Atalay, Murat Sabuncu, Kadri Gürsel, Güray Öz, Hakan Kara, Turhan Günay, Musa Kart, Önder Çelik, Bülent Utku, Mustafa Kemal Güngör...
Bir yandan şehit cenazeleri, bir yandan PKK, IŞİD, FETÖ...
Bir zaman tünelinden geçiyorum...
Berlin’deki terör saldırısı, öldürülen insanlar.
Dünyanın demokrasi, çokkültürlü yaşamda en ileri sayılabilecek uygarlık çizgisini yakalamış ülkeler geliyor aklıma.
Yugoslavya’nın, emperyal Avrupa’nın siyasal kirli çıkarlarının, paylaşım projelerinin gündeme sokulduğu yıllar.
O vahşetin, Ortadoğu ayağında sınırların yeniden çizilmesi için hazırlanan Büyük Ortadoğu Projesi ve Suriye...
Senaryo sahneye konuluyor işte.
Uyku bir ağaç gibi sarıyor Ortadoğu’nun baskıcı rejimlerindeki yoksul halkları...
Mezhepçilik öne çıkıyor, iç savaş başlıyor.
Fotoğraf karelerini çoğaltın, geride kalan yıllara bakın.
Orada sessizliği göreceksiniz, sisli havaları.
Mart 2011’de başlayan iç savaş, IŞİD gibi radikal dinci örgütlerin türemesine yol açmadı mı?
Milyonlarca Suriyeli ülkelerini terk edip, mülteci konumuna düştü. Savaşta yüz binlerce insan yaralandı, sakat kaldı.
Ortadoğu’nun simge kentleri, tarihi ve kültürü savaşla büyük hasar gördü.

***

Türkiye, büyükelçi Karlov’un katledilmesinin ardından, Suriye’nin laik, mezhepçi olmayan(!) çok sayıda etnik yapıya sahip ve bağımsız ülke olduğunu kabul eden Moskova Deklarasyonu’na imza attı...
Acaba bu iç savaş biter mi?
Sorular, sorular, sorular...
Bir yanlıştan dönüldü. Sorunlar umarım çözümlenir.
Her şey insanlık adına...
Mezhepçilik, etnik boğazlaşma tehlikesi soruları daha çoğaltıyor.
Bodrum sahilinde kıyıya vuran Aylan bebek geliyor aklıma.
Koyu bir sessizliğin içinde kısık çığlıklar...
Artık dinsin bu acı, bu ölümler bitsin...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları