Hikmet Çetinkaya

Kıymayın koylara...

05 Temmuz 2015 Pazar

Güzel ülkemin üç bir yanı denizlerle çevrili. Dağların doruklarından yeşil fışkırır, denizlerinden mavi...
O zaman sormak gerekmez mi:
Bu yağma, talan niye, kimin için?
Nedenini bilmeyen yok...
Soygun ve vurgunun yaşam biçimi olarak göründüğü günümüzde çalmayana, yağmalamayana “enayi” diyorlar.
Çünkü devlet bastırıyor:
Yağmala, çal, hırsızlık yap, bu memleket sizin!
Bodrum ve çevresinde 61 koy ve bük yağmalanmış. 18’i yapılaşma nedeniyle yok olmuş. Sıra Çökertme Koyu’na gelmiş.
Ege ve Akdeniz’de 239 koy ve bük yapılaşma tehlikesi altında...
Cennet koylar, bükler, o mavi derinlik hayatın kendisidir.
O hayatı elimizden almak istiyor sömürü düzeninin soyguncuları.
Tek amaçları ceplerini doldurmak, ağaçları katletmek, koylara moloz dökerek oteller yapmak.
Onlar için doğa, havada kanat çırpan kuşlar, koylar, bükler, dağlar, ovalar hiç önemli değil...
70’li yıllarda koylar, bükler değil ormanlar yağmalanıyordu Ege’de. O güzelim karaçamlar, gürgen ve palamutlar...
Oralara satsuma fidanı diken orman genel müdürünü tanıyorum...
Yer İzmir’in Gümüldür yöresi...
Orman genel müdürü çam ağaçlarını kesip yerine satsuma fidanı dikerken, köylüler ormandan kurumuş ağaç dallarını alıp götürmek istediğinde yakalanıyordu zaman zaman.

***

Köylüler o yıllar yürürlükteki yasalara göre ölüm cezası istemiyle yargılanıyordu orman memurlarınca yakalandıklarında...
Karaçam, gürgen, palamut gibi ağaçları katleden orman genel müdürünün mirasçıları, şimdilerde sökmüşlerdir belki satsuma bahçelerini. Oraları konut yapıp satmışlardır belki...
Bilemem!
Türkiye’de çevre bilinci her geçen gün gelişirken, yüce devletimiz şimdilerde nükleer canavarını Akkuyu’ya soktu....
Unutmayın, sırada Sinop var!
Ege ve Akdeniz’in bilinçli insanları, Karadeniz’in çevrecileri, avukatlar, yerel gazeteler HES’lere karşı savaş açtı:
Derelerimiz bizim!
Bu eylemler Köyceğiz’den Kaçkarlar’a, Erzurum’dan Artvin’e dek uzandı.
Oralarda bir hukuk mücadelesi veriyor insanlar...
Her türlü baskıya direniyorlar...
Türkiye’de çevre, ekoloji eylemleri giderek ivme kazanıyor.
Bir acının, hüznün, mücadelenin sarmalında yaşamı kucaklamaya çalışan genç, yaşlı, kadın, erkek insanlar aydınlık günler için, çocuklarımızın geleceği için yapıyor tüm bunları....
Cevat Şakir, Azra Erhat, Bedri Rahmi, Sabahattin Eyüboğlu’nun yolunda yürürken Sadun Bora’yı, Metin Şekerci’yi selamlarken...
Berkin Elvan’ı, Ali İsmail’i, Ethem’i, Ahmet’i yıldızlarla buluştururken...
Gezi ruhunu selamlarken!
Çukurova’nın sarı sıcağından Yaşar Kemal’e kocaman “merhaba” derken...

***

İztuzu, Kalkan, Kargıca, Dalyan, Kissebükü, Aliağa, Foça, Karaburun derken, bir de baktık dünya markası Fethiye Ölüdeniz, Kumburnu ve Belceğiz çıktı karşımıza...
Siyasal iktidarın yağma düzeninde devletin kurum ve kuruluşları “resmi aracı” oluvermiş ihalelerde...
Yeme de yanında yat!
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tabiat Varlıkları Genel Müdürlüğü tarafından örneğin Muğla Valiliği bünyesinde buralar MUÇEV’e verilmiş...
Oyun içinde oyun bunun adı...
Şimdi sırada Datça Yarımadası var. Yörede kapatılan arsaların, arazilerin arkasında büyük sermaye gruplarının olduğu öne sürülüyor.
Sözün özü Datça Yarımadası imara açılacak, o arsaları ve arazileri kapatan parababaları her zaman olduğu gibi köşeyi dönecek...
Kıymayın Datça’ya, Sinop’a; kıymayın kuş cennetlerine, ormanlara, derelere, koylara ve büklere!
Kıymayın!..  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları