Hikmet Çetinkaya

Katliamlar günlüğü...

10 Temmuz 2016 Pazar

Sağır, eski bir pişmanlık, anlamsız ayıp gibi boş sözlerin arkasına sığınıyor, kesik çığlıklar çaresizliği inatçılığa dönüştürüyor...
Ölümlerle yatıyor, ölümlerle kalkıyoruz.
Bu acı, bu kin, bu hüzün, bu nefret!
Güneşin güzel ezgisinden, iki çekiç gibi bedenini döven günleri anımsamak istemiyorum.
Geniş bir zaman dilimi içinde bir haykırış, bir çığlık geliyor aklıma:
“Güzellik bir başka geceye saklar köklerini ve bir başka günde yeniden doğar!”
Tam bu sırada kendimle yüzleşmek istiyorum...
Biz kendimizle ne zaman barışıp art arda gelen ölümlere, katliamlara karşı çıkacağız?
Biz ne zaman IŞİD için “eli kanlı katiller” diyerek alanları doldurup “terör nereden gelirse gelsin bir insanlık suçudur” diyerek tüm terör örgütleri lanetleyeceğiz?
Biz ne zaman PKK’ye karşı Kürt, Türk, Laz, Çerkez, Süryani...
Etnik, mezhepsel kimliğimiz ne olursa olsun, “yeter artık akan kan dursun” diye yeri göğü inleteceğiz?
Biz ne zaman her Kürt yurttaşımızı “potansiyel terörist” olarak görüp kentleri kuşatıp evleri harabeye çevirmekten vazgeçip vicdanımızın sesini dinleyeceğiz?
Hiçbir dönem yapmadık bunları...
1980 öncesi de yapmadık, 90 sonrası da.
Faili meçhul cinayetler, aydınlarımızın, yazarlarımızın, gençlerimizin katledilmesi...
Madımak, Kahramanmaraş, Suruç, Diyarbakır, Gaziantep, Reyhanlı, Ankara, İstanbul katliamları.
Evet, biz ne zaman yüzleşeceğiz, ne zaman düşünmeye başlayacağız?
Bunca kayıp, bunca şehit, bunca ölüm...
Bu denli vicdansız mı olduk söyleyin!

***

Denizyıldızının parladığı bir yerde eski zaman masallarıyla avunan bir şehidimizin çocuğu, gözyaşlarını tutamıyor...
Yalnızlık ve ölüm sarmalı iç içe girmiş.
Biriken acılar, kin, nefret, intikam duygularının alevleri kuşatmış dört bir yanımızı.
Sanki zaman durmuş!
Binlerce yıllık tarihin ve kültürün boy verdiği topraklar kanla sulanır olmuş.
Rusya Dışişleri Bakanı diyorki:
“IŞİD ve öteki terör örgütleri Türkiye topraklarını kullanıyor. Türkiye bu terör örgütlerinin kendi topraklarını kullanmasının önünü kesmelidir.”
Bu açıklamayı okuyunca aklıma gelen sorular çoğalıyor.
7 Haziran 2015 seçiminden önce IŞİD, Kobani’yi, Diyarbakır’ı bombalayarak terörü Türkiye’ye taşırken ardından Suruç’u bombalarken katledilenler bu kadim toprakların çocukları değil miydi?
O insanlar, Kobani için toplanmamışlar mıydı?
Suruç’tan sonra onlarca kişinin öldüğü Ankara Gar’ı katliamı ve diğer terör eylemleri...
Bir süre sonra PKK, TAK ve yine IŞİD...
İşte bu sıralarda İncirlik Hava Üssü’nün Kobani’ye havadan destek için ABD ve koalisyonun savaş uçaklarına açılması.
Amaç Kobani’ye, PYD’ye destek vermek, IŞİD’i işgal ettiği topraklardan çıkarmak.
İşin şaşırtıcı yanı PKK, Kobani’yi bizim topraklara taşımak çabasındayken, devletimizde Kobani’yi içeride çözmek istiyordu...
Rastlantıya bakın, peşmergeler Türkiye topraklarından geçiyorlardı tam bu sırada, Kobani’yi IŞİD’in elinden kurtarmak için.
ABD bastırınca Türkiye de İncirlik Hava Üssü’nü açmıştı, istemese bile...

***

Bu olup bitenleri yurdum insanının çoğu bilmez, “kahve ahalisi” umursamaz...
IŞİD, Ankara’nın ve İstanbul’un kalbinden vurdu birkaç kez...
Ne oldu?
IŞİD, Türkiye topraklarını yolgeçen hanına çevirdi, hücre evleri kurdu.
Sağımızda IŞİD, solumuzda PKK...
Bir zamanlar şöyle diyenler vardı:
“IŞİD Türkiye’de turistleri, Alevileri ve Kürtleri vuruyor!”
Onlar insan değil mi, ey vicdanı cüzdan sananlar!
Gerçeklerle, ölümlerle, katliamlarla, kıyımlarla yüzleşin...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları