Hikmet Çetinkaya

İsyankârım İsyankâr!..

04 Ağustos 2013 Pazar

Masmavi bir gökyüzü, aydınlık bir sabahın ilk saatlerinde neyi anlatır size?
Dünyanın kayasının yosunlu bir yamacı üzerinde oturup düşünmek, güzel günlerin habercisi olan
kuşların kanadında yaşamı güzelleştirmek...
Belki çocukların dilini anlamak...
Yalnızlığı ötelemek!
İki çocuğuyla köyünden
Ceylanpınar’a gelen babanın sınırdan seken kör bir kurşunla orada ölmesi.
İki çocuğunun
çığlıkları...
Yanı başımızdaki savaş...
Ceylanpınar halkının
çaresizliği...
Çayınızı yudumlarken
İP, Aydınlık, Ulusal Kanal ve TGB yöneticilerinin evlerine yapılan baskınlar, YAŞ kararları...
Adı
şafak baskını mı, yoksa cadı avı mı?
Hukuk devleti mi, yoksa
polis devleti mi?
Bu kin, bu nefret neyin habercisi?
Mersin’de
Gezi eylemlerinde polisin yüzüne biber gazı sıktığı Mehmet İstif’in, ağzında oluşan yaralar sonucu dilinin dörtte birini yitirmesi.
Sabah
olanca yalnızlığını taşımıştı içime!
Hukukun üstünlüğü ilkesinin çiğnendiğini apaçık görüyorduk artık!
Faşizmin dili yoktur!
Dilsizdir!
Ezer geçer,
yakar yıkar...

\n

***

\n

Yakın tarihin sayfalarına baktığımızda bunu görürüz.
Mağdur edebiyatı yapanlar iktidar gücünü ellerine geçirdiklerinde darbeci faşistlere taş çıkartırlar.
Bu hep böyle olmuştur!
Kendi ülkelerinde hukuku çiğnerlerken,
demokrasiyi ve özgürlükleri yok ederken, gözüne kestirdikleri ülkelere demokrasi ve özgürlük getirmeye kalkarlar.
Kardeşim
Esad, kardeşim Ali, Veli, Hasan gün gelir “düşmanım” olur, yerini “Kardeşim Mursi” alır...
Ağababaları
“hizaya gel” deyince “düşmanım Sisi”, “kardeşim Sisi” olarak yer değiştirir.
Aşkın ve ölümün içinde olan halk olup bitenleri pek fark etmez...
Özgürlükler elinizden alınır...
Bir sabah öyle bir
eylem patlar ki yerinizden zıplarsınız.
Bilinçlenmediğini sandığınız
halkın uyanışını görürsünüz sandıklar açıldığında.
Ne
gözaltı dalgaları, ne baskı, şiddet halka vız gelir...
Hukukun ü
stünlüğü, demokrasi, özgürlükler öne çıkar!
Halk bilir bu saatten sonra
darbelerle, faşist baskılarla ülkenin yönetilmediğini.
Sandığa, demokrasiye,
hukuka, özgürlüğe sımsıkı sarılır ve bırakmaz.
O halk hem
devlet terörüne, hem bireysel hem de örgütsel teröre karşı demokrasi için kenetlenir.
Tek nedeni vardır:
“Bu coğrafyada din, dil, ırk, mezhep ayrımcılığı yapılmadan özgürce yaşamak!”
O zaman yitip gitmiş bir evrende
yeniden çiçeklenir hayat.
Sömürü düzeni ve
kölelik biter...
AVM inşaatlarında o
naylon çadırlarda yatan işçiler cayır cayır yanarak ölmez, ucuz emek gücü biter, taşeron varsılları ortadan kalkar.
İnsanca yaşamdır bunun adı, bir torba dolusu
mercimek, tarhana, zeytin, şeker dağıtılıp sadaka toplumu yaratmak değil.

\n

***

\n

Geçecek gülüm üstümüzdeki kara bulutlar, gün ışıyacak, şafak vakti kapılar çalınmayacak, evler basılmayacak.
Bir yol var o kadar!
Sen demokrasiye
sahip çıkacaksın, sandığa inanıp üşenmeden gidip oyunu özgürce kullanacaksın!
Demokrasi ve özgürlük mücadelesinden vazgeçmeyeceksin!
Yüreğinle
direneceksin, oyuna gelmeyeceksin!
5 Ağustos’ta Silivri’de karar günü...
3 Ağustos sabaha karşı İP, Aydınlık, Ulusal Kanal, TGB’lilerin evleri basıldı...
Son gelen haberlere göre
gözaltı sayısı 15...
Yıldırmadır,
gözdağıdır bunun adı...
Demokratik hukuk devletinde
sudan nedenlerle baskınlar olmaz...
Gözler açıldı beyler, efendiler,
paşalar, sultanlar...
Bu halk Gezi’den sonra demokrasiye, özgürlüğe, hukuka,
sandığa daha çok sahip çıkacak...
Hâlâ
farkında değilsiniz!
Ne yazık ki
“çok üzgünüm” demeyeceğim, bir hayli mutluyum, mutlu!

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları