Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Sinemanın İstanbul’u neler anlatır
Sevgili okurlarım Türkiye Yazarlar Sendikası ve İBB’in elbirliğiyle ilerleyen aylar içinde sinemanın, romanın, kahvelerin, hikâyelerin İstanbul’un konuşulacağı bir proje başlatıldı. Projenin başlangıcı Sinemanın İstanbul’u oldu ve görev bana ve canım Sennur Sezer’in ve başkanımız Adnan Özyalçıner’in kızı, senaryo yazarı Ayşe Bengi’ye verildi. Moderatör Ayşe yeni kuşak olduğu için hemencecik konuyla ilgili bir slayt gösterisi hazırladı. Ben de epey çalıştım. Ama içimde acayip bir korku vardı, Atatürk Kitaplığı’nda yapılacak sunuma kaç kişi gelecek? Bir kişi de gelse bu sunumu yapacağız!
Neyse korktuğumuz olmadı kütüphanenin sunum salonu genç yaşlı, kadın erkek meraklılarla doldu.
Ve ben Sinemanın İstanbul’unu aralıksız çalışırken epey şaşırdım. Çünkü İstanbul’u mekân tutmuş yüzlerce film var. Aşk hikâyeleri, komediler, gecekondulardaki yaşam, göç insanları, saflığın ve kurnazlığın çatışmasını, kadınlığın değişen tarihini, feodal yapının insanları nasıl ölüme sürüklediğini, kara sevdaları anlatan yüzlerce film. O zaman dedim ki Türk sineması bir sokak sinemasıdır. İstanbul’un ve genel olarak Türkiye’nin değişen yıllar içinde sosyolojik, ekonomik ve darbelerle hırpalanan ama inatla mücadeleden vazgeçmeyen devrimci yapısını anlatan filmler ve bu filmlerde hayat bulan karakterler bana sinemanın ne denli güçlü bir anlatım aracı ve yol gösterici olduğunu bir kez daha kanıtladı.
Buradan yola çıkarak 60/90 arası filmlerden söz etmeyi uygun buldum. Aksi takdirde dinleyicilerle sabahlayabilirdik ve ne yazık ki bize verilen saat bir saatti. Tabii ben her zamanki gibi anarşist karakterimi göstererek iki saatte çıkardım.
Önce hak yemeyelim çoğumuzun zengin oğlan fakir kız ya da zengin kız fakir oğlan diye küçümsediğimiz Yeşilçam aslında Türk sinemasını besleyen en önemli kaynaklardan biri olmuş. Ayrıca Türk sineması Türk edebiyatından fazlasıyla beslenmiş. Adeta ortak çalışmışlar. Örneğin Rıfat Ilgaz’ın kitabından uyarlanan, seyrettiğimizde masumiyeti, şefkati ve dayanışmayı yanı başımızda hissettiğimiz Tarık Akanlı Şener Şenli, Kemal Sunallı, Münir Özgüllü, kuzucuklarının annesi Adile Naşitli ve tam yedi bölüm çekilen Hababam Sınıfı hâlâ televizyon kanallarında en çok izlenen film. Çünkü biz şimdilerde en çok masumiyeti özledik.
Şimdi gelelim 60, 70, 80 yıllarında yüzlercesi çekilen taşradan, köyden artık adı taşı toprağı altın şehir olan İstanbul’a göç edenlerin hikâyelerine. Pek çok filmde göç edenler Haydarpaşa Garı’ndan trenden inerler ve önlerinde uzanan İstanbul’a bakarlar. Haydarpaşa Garı’nda başlayan göç hikâyeleri İstanbul’u ve o zamanların insan ilişkilerini, mekânlarını bize sunarlar. Bu nedenle hâlâ mücadele ediyoruz Haydarpaşa Garı bir simgedir ve haykırıyoruz: “Asla otel yapılamaz”!
Gelelim 1964 tarihinde çekilen Orman Kemal’in Gurbet Kuşları romanından uyarlanan ve Halit Refiğ’in çektiği Gurbet Kuşları filmine. Bu film Maraş’ta işleri bozulan ve daha çok para kazanmak için İstanbul’a göç eden, babanın her şeye hâkim olduğu bir ailenin İstanbul’daki hayatıdır. Aile o zamanlar kendi halinde oldukça muhafazakâr bir semt olan Fatih’te yaşamaya başlar. Baba birikmiş parasını çok güvendiği hemşerisine tamirhane açmak için verir ama hemşeri parayı iç eder. Baba oğullarıyla birlikte karısının evlenecek yaşa gelmiş kızının çeyizi için sakladığı altınları alarak bir tamirhane açar ama oğulları İstanbul’daki özgürlük havasını çok severler ve ayrı yaşta iki erkek kardeş tamirhanenin yan tarafında yaşayan bir Rum kadına âşık olurlar. Onun için kanlı bıçaklı savaşırlar. Ailenin genç kızı, baba ve ağabey baskısından bunalmıştır, evlerinin yanında oturan ve oldukça serbest bir hayat yaşayan bir kadınla arkadaş olur ve onun tanıştırdığı bir erkekle tüm feodal yapıyı göz ardı ederek birlikte olur ve hamile kalır. En küçük erkek kardeş ise tıp fakültesine girerek doktor olmaya çalışırken genç kız ağabeylerinin ve babasının baskısına dayanamaz ve intihar eder. O artık bir kurbandır!
Zamanlar ilerler ve artık göç filmleri bize feodal baskıyı kırmaya çalışan kadın karakterler anlatmaya başlar. Örneğin yaşadığımız tüm zamanları ve hızla değişen toplumu, yönettiği 114 filmle ve 37 senaryoyla anlatmaya çalışan Atıf Yılmaz’ın 1984 yılında Latife Tekin’in hikâyesinden yola çıkarak çektiği Bir Yudum Sevgi filmi böyle bir filmdir.
Filmin kadın kahramanı Aygül (Hale Soygazi) bir gecekondu mahallesinde yaşayan dört çocuklu genç bir kadındır. Kocası mahalle kahvesinden çıkmayan, oyun düşkünü, ilgisiz bir adamdır. Aygül gündelik temizlik işlerine giderek dört çocuğunu büyütmeye çalışır. İşe giderken Cemil (Yakışıklı Kadir İnanır) adlı bir fabrika işçisiyle tanışır ve Cemil onun fabrikaya işçi olarak girmesini sağlar. Bu Aygül için bir başlangıçtır ve artık sendikalaşma çalışmalarının yapıldığı fabrikada eşit işe eşit ücret isteyen bir kadındır. Dört çocuğuyla kocasını terk eder ve aynı mahallede bir eve taşınır. Cemil’le mahalle halkının baskısına rağmen birlikte yaşamaya başlar. Sonunda da evlenirler. Bu film İznik’te çekilmiştir ama hızla değişen koskoca bir Türkiye’yi anlatır.
Ah yerim bitti, öyleyse yakın zamanda ölen ve 30’dan fazla film yöneten Şerif Gören’i Yol, Endişe, Derman ve Sen Türkülerini Söyle adlı filmlerini izleyerek uğurlayalım.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
-
'Kayyum atamaları, hukuksuzluk ve kontrollü kaos'
-
AKP’de kongre öncesi hazırlığı devam ediyor: Prof. Kalay
-
Emeklilerin Gözü Bayram İkramiyesinde: Beklentiler Karşı
-
Hutbelerde Bunlara Dikkat Edin!
-
Ekonomist Atilla Özkan'dan Şok Eden Enflasyon Yorumu!
-
Trump döneminde ABD ve dünya nereye gidiyor?
-
Yurttaşın Ekonomi Çığlığı:
-
'Erken kaos bekliyorum' Fatih Ergin açıkladı!
-
Türkiye’de siyasi ve toplumsal baskı artıyor
-
'Bilirkişi' skandalı kamuoyuna açıklanmıştı:
En Çok Okunan Haberler
-
Saat verildi, avukatları belgeleri paylaşacak
-
Kutuplaştırıcı tavırdan vazgeçilmeli
-
İhaleyi kazanan yeni şirket belli oldu!
-
Özel ve Dervişoğlu'ndan ortak açıklama
-
AKP’li isim ‘ucuz ve kalitesiz’ dedi, hedef gösterdi!
-
Dikkat çeken ‘Öcalan’ ayrıntısı!
-
Yeşim Salkım'dan Sinan Akçıl'a: Oğlum seni tanırım...
-
'Bu kısmı sevindirici...'
-
'Sahte diploma' soruşturmasında yeni gelişme
-
Ümit Özdağ hakkındaki iddianamede yeni gelişme