Hikmet Çetinkaya

İnsanları korkutma Sultan!

20 Mayıs 2015 Çarşamba

Demokratik toplumlarda ülkeyi yönetenler insanlara gözdağı vermez, onları korku tüneline sokmaz...
Korku ve demokrasi!
Acı ama gerçek, bu iki kavram günümüz Türkiyesi’nde yan yana geliyor, 7 Haziran seçimlerine 17 gün kala yasaların ve anayasanın koruması altında olan siyasi partilerin adaylarına, araçlarına, seçim bürolarına, il ve ilçe örgütlerinin binalarına saldırılar oluyor.
Saldırılar kimi zaman bomba, kimi saman taş ve sopalarla...
Toplumu ayrıştıran, ötekileştirenler bu arada yalakalık değil gazetecilik yapmak isteyen medyaya saldırıyor alanlarda...
Yok paralel yapı, yok CHP, HDP, MHP, PKK işbirliği, terörist yaftalaması, muhalif ve yansız basını susturma çabası...
Bunlar olurken HDP’nin Adana ve Mersin’deki parti binalarının bombalanması...
Cumhuriyet, yine örnek alınacak bir gazetecilik yaptı, neredeyse yangın yerine dönen il binasının bir bölümünün fotoğrafını birinci sayfadan “alın size demokrasi” dercesine okuruna gösterdi...
Patlamanın olduğu saatlerde Cumhurbaşkanı RTE, Samsun’da “terör örgütü güdümünde siyasi örgüt” diyerek HDP’ye yükleniyordu...
Sanki İmralı’da Abdullah Öcalan’la masaya oturan salt HDP heyetiydi.
Milleti enayi sananların iktidarı tepetaklak giderken oluyordu bunlar...
Halkımızda balık hafızası vardı ya, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın o masada oturduğu unutulmuştu ya!

***

Yazı masama oturduğumda aklıma geldi...
2006’da gazetemiz Cumhuriyet’in bahçesine üç kez el bombası atıldı.
Birincisi 5 Mayıs’ta gece yarısı, ikincisi 10 Mayıs’ta yine gece yarısı...
İki bomba da bahçeye atıldı ama patlamadı!
Üçüncüsü 11 Mayıs’ta akşamüstü atıldı ve patladı...
Cumhuriyet’in birinci ve ikinci katının camları patladı, araçlar hasar gördü...
Dönemin Başbakanı RTE yurtdışından dönerken bir gazeteci olay hakkında bir soru sordu:
“Cumhuriyet’e bomba atıldı, düşünceleriniz nedir?”
RTE’nin yanıtı kısaydı:
“Bizim de İstanbul il binamıza saldırı oldu!”
HDP’nin Adana ve Mersin il binaları bombalandı... Bombalar kargo paketi ve çiçek saksısı içinde HDP’ye getirildi...
Bomba alt odada patladı... Eğer yukarıda patlasaydı felaket olurdu...
Bakın, Başbakan Yandımcısı Yalçın Akdoğan ne dedi:
“Saldırıyı kınıyoruz. Bizim de araçlarımız tahrip edildi, pek çok yerde saldırı oldu...”
Terör bir insanlık suçudur, nereden ve kimlere gelirse gelsin...
Devlet bu saldırganları, teröristleri bulamıyorsa o ülkede demokrasiden, özgürlükten, hukuktan, yaşam hakkından söz edilebilir mi?

***

Cumhuriyet’e atılan üçücü bombanın ardından 17 Mayıs 2006’da kanlı Danıştay baskını yapıldı...
Her iki olayın altından Alparslan Arslan çıktı. Eğer devlet Cumhuriyet’e atılan bombaların peşine düşseydi kanlı Danıştay baskını olmaz, insanlar ölmezdi...
Dedim ya iki hafta sonra genel seçimler var!
Seçimlere güle oynaya gitmek gerekirken, toplumu ötekileştirmek, insanları ve medyayı korkutmak, baskı kurmak niye?
Sadece siz misiniz askeri darbelere karşı çıkan!
Yaşamımız boyunca hem teröre karşı çıktık, hem de darbelere...
Biz demokrasiden, özgürlüklerden, bağımsızlıktan, hukukun üstünlüğünden, adalette eşitlikten yanayız...
Emeğin örgütlü gücünü savunmak, terörün nereden gelirse gelsin bir insanlık suçu olduğunu haykırmak suçsa suç işliyoruz!
Paralel, haşhaşi dediklerinizle birlikte “darbeyi düşünen”, 2005 yılında emekli olan iki komutanı yanınıza alarak yüzlerce masum insanı, askeri, gazeteciyi zindanlara atmadınız mı?
7 Haziran’da yapılacak seçime güle oynaya gitmeliyiz...
Kışkırtmaların tuzağına hiçbir partinin seçmeni, yöneticisi düşmemeli...
Teröristler bulunmalı!
Devletin birincil görevi bu!

***

Daha düne kadar İmralı’da masaya oturulup “barış” deniliyordu; şimdi ise “dağda savaş” diye çığlık atılıyor...
Vallahi benim kafam karıştı 7 Haziran’a iki adım kala...
Ya sizin?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları