Hikmet Çetinkaya

İnadına laiklik, inadına özgürlük!...

09 Temmuz 2015 Perşembe

Cumhuriyet’in kaptanı Can Dündar, MİT TIR’ları haberlerini peş peşe patlatınca, muhterem ne kadar öfkelenmişti anımsadınız mı?
Birden yaşamsal gündelik sorunları unutup AKP’nin izleyeceği politikaları, yeni ortak hükümetin ne zaman kurulacağını bir kıyıya ittim.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın haber nedeniyle Cumhuriyet’e ve Can Dündar’a ‘yüce milletimizin, devletimizin başı olarak’ nasıl seslendiğini yeniden duyar gibi oldum:
“Gününü görecek!”
Havuz medyasının yazarları Can’ımıza yüklenmiş, Türkiye Cumhuriyeti’yle yaşıt Cumhuriyet’in, devletin güvenliğini zedelemek, casusluk, terör örgütü suçlamalarıyla üzerine yürümüştü.
Başta devletin başı, arkasında ak troller...
Uygun adım yürüyüp “devlet ve millet güvenliği” dersleri veriyorlardı...
Henüz 7 Haziran seçimleri yapılmamıştı. Umutları tek başına iktidar olmak, 400 milletvekilini Meclis’e sokup anayasayı değiştirip başkanlık sistemine geçmek...
Halkımız, uyur gibi gözükür kimi zaman...
Öyle gözüktü, HDP yüzde 10 barajını aşıp yüzde 13’ü vurdu, Ak Saray’ın evde yaptığı hesap seçim sandığına uymadı.
Ve dün Cumhuriyet gazetesinin kaptanına “Kişi Dalı”nda “2015 Basın Özgürlüğü Ödülü” verildi Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin oluşturduğu seçici kurulca...
Gazetecilik gerçekleri arama mücadelesidir...
Gerçek gazeteciler baskıyla, şiddetle susturulamaz...

***

Devlet ve halkın güvenliği baskıyla, şiddetle, gözdağı vermekle sağlanamaz...
Kıyıcı, vahşi, halkını ezen iktidarların başlarına gelenleri Suriye, Mısır, Irak, Libya örneğinde görüyoruz.
Sanırım laik devletin ne olduğunu bazı aklı evveller anlamıştır artık...
Demokrasi ve özgürlükler laiklik temelinde yükselir. Bir başka deyişle sanayi kapitalizmi laikliği türetmiştir. İnsan Hakları Bildirgesi’nin yayımlanması ancak 18. yüzyılda gerçekleşmiştir...
Tarih baba der ki:
“Önce kiliseyle hesaplaşılmış, daha sonra İnsan Hakları Bildirgesi yayımlanmıştır!”
Demokrasi ve özgürlükler öyle altın tepsiyle ne gökten iner, ne saraylardan...
Temelinde laiklik olmayan hiçbir kavram, o ülkenin insanını özgürleştirmez.
Biat toplumu yaratılır, köle düzeni sömürünün çarklarında boy verir...
Şimdi şu soruyu soralım:
Padişahın tebası mı olmak istersin, yoksa yurttaş mı?
Birkaç gün önce değinmiştim, yineleyeyim....
Laiklik, bilimin dinden, aklın inançtan bağımsızlaşmasıdır...
Oysa günümüz Türkiyesi’nde halkımızın çoğunluğu bu gerçeği görmek istemez ya da görmez.
Türk-İslam ve Kürt-İslam Sentezi’ni hayat tarzı yapan siyasetçilerin peşine takılır. Sermaye- emek çelişkisine sırtını döner; hırsızlara, talancılara kucak açar.

***

Tüm dinlere, etnik kimliklere, inançlara, mezheplere elbet saygılı olacağız...
Kör inanç peşinde koşanlara ise karşı duracağız, laik devlet yapısını yıkmaya çalışanlara geçit vermeyeceğiz...
Bağnazlığa hayır!
Demokrasiye, temel hak ve özgürlüklere evet diye haykıracağız...
Yaşam süreci birbirine geçmiş eklemlerden oluşur; her bir aşaması daha öncesini içerir ve hayatın devingenliğini artırır.
Zaman yaşlanmaz, insan yaşlanır!
Yaşam bir bütündür, yaşam özgürlük, yaşam kör inanç bataklığından çıkmayı öngörür...
Anadolu’da ne Türk ilkelleşmeli ne Kürt... Anadolu’da ne Türk bağnazlığın batağına düşmeli ne Kürt...
Onun için inadına laikliklik, inadına demokrasi, inadına özgürlük...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları