Hikmet Çetinkaya

İçim kan ağlıyor...

08 Eylül 2015 Salı

Uçurumun kenarında, dağların kuytuluklarındaydık artık...
Umudumuzu yitirmiş, acı ve hüzün sarmalında yaşamaya çabalıyoruz...
Sözün bittiği yerdeyiz! Kan gölünün ortasındayız!
Nasıl çıkacağız, nasıl demokrasiyi bir yaşam biçimine dönüştüreceğiz?
Cumhuriyet’in dünkü manşeti aslında her şeyi tüm çıplaklığıyla özetliyordu:
“Dağlıca’da Kanlı Pazar!”
Sıcak mı sıcak bir İzmir gecesinde, Karşıyaka Bostanlı’da haberi ilk duyduğumda eski CHP milletvekili Hakkı Ülkü’yle çevre eylemlerinden söz edip milli takımımızın Hollanda’yla oynadığı maçın ikinci yarısını izliyorduk...
Haberi ilk duyduğum an telefona sarıldım, önce Erdem Gül’ü ardından Murat Sabuncu’yu aradım.
İçimdeki çığlık gecenin içinde dalga dalga yayıldı...
Dağlıca’da PKK, kalleş, kanlı tuzağını kurmuş, çok sayıda Mehmetimiz şehit düşmüştü.
Henüz TSK’den resmi bir açıklama yapılmamıştı. Büyük bir saldırıydı.
Acımasız, hain bir pusu!
Adını ister terör örgütü koyun ister, ister gerilla, bu hain, kahpece tuzaklarla hiçbir yere ulaşamaz.
PKK’nin arkasında hangi emperyal güçler ve istihbarat birimleri var?..
Hem kırsalda hem kentlerde egemenlik kurmak için silahlı güç kullanıyor...
İşin ilginç yanı bu arada özerklik ilan edip Kürt halkına gözdağı verip HDP’yi yüzde 10 barajının altına çekmeye çalışıyor...

***

Acılar içinde kıvranıyorum...
Bu memleket, yaşadığımız bu coğrafya bizim...
7 Haziran seçimlerinden sonra ve özellikle Suruç katliamı, bir gün sonra Ceylanpınar’da iki genç polisimizin evlerinde kurşunlanarak öldürülmesi...
Kim öldürdü iki polisimizi!
PKK önce, cinayeti üstlendi daha sonra “Hayır biz yapmadık” diye açıklamada bulundu...
Katiller iki PKK’liydi ve kimi istihbarat birimleriyle birlikte çalıştıkları kulaktan kulağa dolaşmaya başladı...
Derin PKK, derin devlet ve çatışma ortamı!
Kimin için?
Kürt halkı için mi?
Hayır değil...

Kandil kendi egemenliğini sürdürmek için yapıyor, yaptırıyor bu alçak eylemleri.
Barış!
Umut!
Kardeşlik!
Sevgi!
Uçurumun kıyısındayız...
Olan Türk ve Kürt analarına, babalarına, kardeşlerine oluyor...
Kana kan, intikam duyguları körükleniyor, siyasi rant peşinde olanlar “Başkan Baba” düşü kuruyor...
Ha gayret bir adım daha...
Hep birlikte aynı gemide, aynı otobüste, aynı coğrafyada.
Hayatı elimizden almak, çalıp götürmek isteyenlere ve derin güçlere karşı birlik ve beraberlik içinde olmanın zamanıdır...
Türkler ve Kürtler kardeştir!
Kan gölünden beslenenler amaçlarına ulaşamayacak, savaş isteyenlerin kurdukları hayaller yıkılacaktır.
Biz bu oyunu, tuzakları, derin güçleri, PKK’yi, Hizbullah’ı yakılan köyleri, ormanları, büyük göçü yaşadık...
Kin ve nefret tohumları ekerek Türkleri ve Kürtleri kışkırtmak kimseye yaramayacak, yaşanan ölümler hepimizin acısı olacaktır...

***

Dağlıca’daki saldırı Doski Vadisi’nde yaşandı...
Aynı bölge geçmişte yine pek çok kanlı eyleme tanıklık etti...
2007’de 12, 2012’de 8 asker şehit düşmüştü...
Yine yoksul ailelerin çocukları şehit düşüyor, yoksul ailelerin çocukları etkisiz hale getiriliyor...
Polis, asker...
Hepsi ama hepsi yoksul ailelerin çocukları...
Esnaf, üretici, memur...
Bu ülkeyi ayrıştırarak, etnik kimlik üzerinden siyaset yapmak derin milliyetçilik çukuruna batmak, iç savaş çıkartmaktır...
Etnik çatışma çok tehlikelidir...
Eğer böylesine tehlikeli, ayrıştırıcı tuzağa düşersek, uçurumdan aşağı yuvarlanırız...
Onun için teröre karşıyız; barışı, kardeşliği yaşam biçimi olarak görüyoruz.
İçim yanıyor, içimiz yanıyor!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları