Hikmet Çetinkaya

Hedef Ekmel Bey Değil, Kılıçdaroğlu!..

01 Temmuz 2014 Salı

Siz istediğiniz kadar yasaklarla yönetilen bir ülkede, demokrasi, özgürlük, sevgi, barış, kardeşlik deyin sabah akşam...
Soyguna, talana, rüşvete geçit verin!
Çaresizliği görmezden gelin!
Ölümlere alkış tutun!
Genç insanların poliste Filistin askısıyla dövülmesinin, öldürülmesinin üstünü örtüp, cumhuriyet, hukuk, adalet diye bağırın...
Günah devletini savunun!
İnsanların umutlarını hem yok edip hem oylarını alın!
Yaşamın o derin boşluğunda, cehaletin bataklığında, yangının ortasında bir gün bir göz, bir yüz ya da bir resim çıkacaktır...
Yaşamın sayfalarından gözyaşlarında ihanetin bedeli akacaktır, ölü çocuklar mezarlarında uyurken!
Hesap sorulacaktır, hesap!
O hesap sorulurken şöyle denilecektir sana, gafillere...
“İzinsiz gösteri yürüyüşü diye bir şey yoktur, hesabını ver yaktığın canların?”
Çünkü, düşünceyi açıklamak, toplanmak suç değildir, bilgiyi paylaşmak gibi.
İşte demokrasi böyle bir şeydir, bilmem anlatabildim mi?

***

Parti içi demokrasi, iç barış, Cumhurbaşkanlığı seçimleri...
Bu arada Kristal-İş’in Şişecam (Paşabahçe) fabrikasında başlattığı grev...
5 bin 800 cam işçisi..
Hükümetin, grevi 60 gün erteleme kararı...
Nazım Alpman, dün BirGün’deki yazısında soruyordu:
“Cam üretimi genel sağlığı ve kamu yönetiminin neresini bozuyor acaba?”
Bakanlar Kurulu’nun grevi erteleme gerekçesi şuydu:
“Genel sağlığı ve kamu yönetimini bozduğu için!”
Tam bir kara mizah erteleme gerekçesi!
Sendikal hak ve özgürlükler, emeğin örgütlü gücü...
Ve Başbakan aynı gün İstanbul’da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’le 45 dakika görüştü baş başa...
Gül açıklama yaptı:
“Cumhurbaşkanlığı’na aday değilim!”
RTE çok memnun olmuştu!
Sanırım buna en çok CHP içindeki muhalifler ve RTE’ye “vefa borcu”nu ödemek için kollarını sıvayıp karanlık dehlizlerde yaşayan malum kişi ve bir avuç taraftarı sevinmişti...
Atatürkçülüğü, ulusalcılığı tekeline alanlar, bundan çıkar sağlayanlar.
1930’ların özlemini çekenler, Bekaa Vadisi’ne bir zamanlar kamp kurup, Öcalan’la kardeş olanlar...
Ayrıntıya girmeye gerek yok, tanıyorsunuz!

***

SHP 1989 yılında “Güneydoğu-Kürt Sorunu Raporu”nu hazırladığında da böyle bir yaygara çıkmıştı...
CHP 1999’da yüzde 10 barajını aşamayıp Meclis dışında kalmıştı...
1970’in ilk yılında Bülent Ecevit’i komünistolarak yaftalayan göbekçilerya da lordlarCHP’den ayıklanınca, parti seçmeni kucakladı...
1974 yılında Ecevit, Erbakan’la ortak hükümet kurdu...
Bugün “Çatı aday” Ekmeleddin İhsanoğlu’na “yobaz” diye saldıranlar bir kez olsun aynaya bakıp yüzlerini gördüler mi?
Şişecam grevinden haberleri var mı?
Bunların amaçları Kemal Kılıçdaroğlu’nu devirmek, Atatürkçülüğü, laikliği kullanarak...
Malum partinin gazetesi CHP’yi karıştırıp RTE’ye Cumhurbaşkanlığı yolunu açmak, böylece Erdoğan’ın Köşk’e çıkmasını sağlamak istiyor, Atatürk’ün partisindeki milletvekilleri...
Bir yıl sonra genel seçim var!
CHP’yi çökertip Kemal Kılıçdaroğlu’ndan kurtulmak istiyorlar.
Bunlar ne demokrasiden,
ne de özgürlükten yanalar!
Sağduyulu CHP’li seçmenin bu oyuna gelmeyeceğini, Kılıçdaroğlu’nu destekleyeceklerini adım gibi biliyorum.
Halkla, CHP’li seçmenle hem yüz yüze, hem sosyal medya aracılığıyla ilişki kuruyorum...
Sözüm ona bir avuç CHP’li milletvekili, bir bardak suda fırtına koparmak istiyor ama örgütler bunlara şu yanıtı veriyor:
“Biz sizi tanıyoruz, kaptan aradığımız yok, oturun oturduğunuz yerde!”

***

Son söz:
Erdal Atabek’in dün değindiği gibi Ekmelleddin İhsanoğlu, partiler karşısında tarafsız, laik tutumunda içten, adalet duygusunda kararlı olacağı konusunda “toplumu ikna” ederse rahat desteklenecektir...
Duygusal değil mantıksal çıkarım önemlidir; RTE olmasın da “kim seçilirse seçilsin” demek değil; içtenlikle yapılacak doğru analizlerdir...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları